NİHAİ KAYGI ÖLÜM!
İNSANi BİR DUYGU
HAYATIN GERÇEĞİ; HER DOĞAN ÖLÜR!
Bu duygu her insanın zihnini işgal eden kaçınılması da mümkün olmayan hayatın gerçeğidir.
Madem öyleyse, insanın insana ettiğini, insanın insana hayatı zehir ettiğini nereye koyabilir, nereye yerleştirebiliriz!
Nasıl olmakta? İnsan diğer insana neden hayat hakkı tanımak istemez? Bu insan nasıl bir şeydir böyle.
Ve insan kendisine yapılan en küçük yanlışlık olarak düşündüğünü unutmaz da kendine yapılan iyiliği hatırlamak istemez!
Halbüyse “insanın insanla ilişkisi ne ise yaradanla da ilişkisi odur”
Yani insanın yaradanla ilişkisi insanlarla ilişkisi gibi ise, ki öyledir, o halde insanın yaradanla arası hiç de iyi gözükmemektedir.
Yaradanı ile ilişkisi kötü olandan ne hayır beklenir ki!
Beklenmez beklenmesine de vay ki vay insanın haline.
Peki değer mi “nihai kaygı” ile yaşayan insanın sonu madem ölümdür ve kaçınılmazdır o halde yaradanla arayı bozmaya değer mi? Değmez değmesine de ne yaman çelişkidir bu böyle!
İnsan “insan” dır. İnsan için çok değerler yakıştırılır, değerlendirmeler yapılır, felsefenin dibine varılır. Ne edebiyatlar, ne sözler söylenir, bazen şiir olur insana söylenen bazen şarkı bazen roman olur. Sığmaz satırlara, sığmaz sazın teline, sığmaz hikayelerin girift sokaklarına, sığmaz bir yere. Sonunda “insan” insandır. “Çiğ süt emmiştir” denilir onun için. “Vefasızdır” denilir. Denilir de denilir bazen yerin dibine, bazen gökyüzüne çıkarılır. Ama gene insandır. Onun için ne söylense yeridir.
Oysa yaradan insan için; Tin Suresinde “ahsen-i takvim” yani en güzel en mükemmel yarattık,
Bakara’da; İnsan yaratılanların en şereflisidir buyurmakta.
Isra suresinde; “Biz ademoğullarını mükerrem kıldık” demekte yaradan!
Nasıl oluyor da “en şereflisi, en mükerremi” yani "ala-yı illiyyin"den insan; "esfel-i safilin’e" (en yüksekten en aşağıya) düşebilmektedir.
Dedik ya “insan çiğ süt emmiş” diye
Yasaklanmış meyveyi yemekle, emre uymamakla başladı insanın “insanlık” hikayesi!
Emre uymamak, yasak olanı yapmak!
Meselenin özü ve özeti de bu olsa gerek!
Emre uymamak, yasak olanı yapmak!
Haram yemek
İftira atmak
Haksızlık yapmak
Yalan söylemek
Haksız kazanç
Faiz almak, vermek
Adaletsiz davranmak
Güçlünün zayıfı ezmesi
Rüşvet almak vermek
Saymakla bitmez!
Dedik ya!
Emre uymamak, yasak olanı yapmak!
Sonra da,
Amentü;
Ben Allâh-ü Te'âlâ'ya, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe, kadere, hayır ve şerrin Allâh-ü Te'âlâ'nın yaratmasıyla olduğuna inandım.
Öldükten sonra dirilmek de haktır. Ben şehadet ederim ki, Allâh-ü Te'âlâ'dan başka ilâh yoktur.
Ve yine şehadet ederim ki, Muhammed (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) O'nun kulu ve peygamberidir.
Tekrar diriltileceğimize, hesap vereceğimize inandık, iman ettik der dururuz (da!)
Gerçek iman edenlerden olmak duasıyla...
Vesselam...