Daha önce Merhum Muhsin Yazıcıoğlu‘nun akıncıları davetini yazmıştım.
Millî Gençlik Vakfı, kuruluşundan itibaren Türkiye’de Millî Manevî değerlerine bağlı gençlik yetişmesinde çok önemli hizmetler vermiştir; zorunlu olarak isim değişiklikleri yaparak da olsa hizmetlerine devam etmektedir.
Millî Gençlik Vakfı'nın kuruluşu ve Türkiye genelinde teşkilatlanmasının bilinmeyen, anlatılmayan hikâyesini tarihe not düşmek için yazdım.
Merhum Erbakan Hocamız Millî Gençlik Vakfı'nın Türkiye genelinde teşkilatlanmasını istiyordu.
Mamak Askerî Tutuk Evi'nden tahliye edilmemizin üzerinden çok geçmeden Erbakan Hoca bizleri Ankara’ya davet etti.
12 Eylül 1980 İhtilali sonrası tutuklu bulunduğumuz Askerî Tutuk Evi'nden tahliye edildikten sonra ben ve aynı durumdaki arkadaşlarım uzun süre işsiz kaldığımızı ve beş parasız olduğumuzu daha önce örnekler üzerinden anlatmıştım.
Esasen bu durumla sadece bizler karşılaşmadık; 12 Eylül Askerî Darbesinin sonuçlarından “sağcı“, “solcu” ayırmadan gençlerin hemen hemen tamamı işsiz, aşsız, okullarından, işlerinden atılmış oldukları için aynı sıkıntıları yaşadılar.
Ayrıca tutuksuz yargılanan arkadaşlarımızın da çoğu işlerini kaybetmişlerdi.
Tevfik Rıza Çavuş’un tutuklanması bizden sonra olması ve kendisine de askerî mahkemece bizden fazla ceza verilmesi sebebiyle bizlerden birkaç ay sonra tahliye oldu. Muhtemelen bizlerin içinde bulunduğumuz şartları bilmediği için olsa gerek Merhum Erbakan Ankara’da görüşmek üzere bizleri davetiyle Tevfik Rıza Çavuş, Mehmet Kartın, Ali Çelik, ben ve iki arkadaşımız toplantıya iştirak ettik.
Toplantı Ankara Yenimahalle‘de bir öğrenci evinde gerçekleşti. Toplantı öncesi yere serilmiş bir yaygı üzerinde çorba, pilav, zeytin ve peynirden oluşan oldukça mütevazı yani bir öğrenci evinde bulunabilecek bir akşam yemeği yenildi.
Erbakan Hoca hoşbeşten sonra bizleri davet sebebini şöylece ifade ederek sözlerine başladı: “Somun civataya denk (Toplantıya sekiz kişi katılmıştı onun için bu tabiri kullanmış olacağını düşünüyorum.), şimdi görüşmek için davet sebebimiz ise bildiğiniz gibi sıkıyönetim tarafından dernekler kapatıldı ve yeni dernek kurmak yasak. Ancak vakıfların çalışmasına müsaade ediyorlar. Onun için Millî Gençlik Vakfının şubelerini Türkiye sathında açarak cihat faaliyetlerimizi vakıf üzerinden yürütmek zorundayız, sizi bunun için davet ettim. En kısa zamanda harekete geçip vakfın şubelerini açmalısınız.”
Millî Gençkil Vakfı o sırada Ankara’da Cebeci semtinde bir Yüksek Öğrenci Yurdu açmış, maddî imkanı olmayan öğrencilere de öğrenci bursu vermekte olan lokal bir vakıftı.
Erbakan Hocanın verdiği görev gereği MGV‘yi Türkiye genelinde nasıl teşkilatlandıracaktık?
Nasıl yapacaktık?
Tevfik Rıza Çavuş tutuk evinden yeni çıkmış olmasına rağmen hemen kabul etti.
Ancak nasıl yapacaktık, gerçekten ben yol parasını zor denkleştirmiştim. Diğer arkadaşlar da aynı durumdaydılar.
Hoca'nın yanından ayrıldıktan sonra hep birlikte Tevfik Rıza Çavuş’a "hangi parayla Türkiye’yi gezip teşkilat kuracağız" diye sorduk.
Tevfik Rıza Çavuş “Daha ölmedik benim Almanya’da çalışan abim var ondan emanet araba isterim. Kayseri’deki abimden de arabanın mazot ve yol masraflarını isterim.” dedi.
Öyle de yaptı. Almanya’daki abisinden aracını aldı, yol masraflarını da diğer abisinden...
Bazı illere birlikte gittik, bazı illere diğer arkadaşlarla gitti.
Bir müddet sonra toplandık ve “Arkadaşlar, vakfın şubelerini hemen her vilayette kurmuş olduk sadece Malatya’da itirazlar oldu orada zorlandık. Onlar partiye çok kızgınlar ama orada da kurduk elhamdulillah. Şimdiye kadar otuz dört bin km yol yaptım.” diye sözlerini sürdürdü.
Yokluklar içinde, askerî müdahalenin insanlar üzerindeki tahakkümünün devam ettiği şartlar altında, MGV Türkiye genelinde kurulmuş ve teşkilatlanmış oldu.
Bu gençlik Türkiye’nin şekillenmesinde fonksiyoner olmuş, MGV‘den yetişen gençlerin bazıları iktidar partisi saflarında yer almış çoğunluğu ise millî görüş yapısı içinde kalmayı tercih etmişlerdir.
O günlerin zor şartlarında verdikleri hizmet ve ifa ettikleri fonksiyonu bugün tam olarak idrak zordur.
Çünkü ihtilal yıllarının akıl almaz şartları bugün insanlar tarafından tam olarak bilinmemekte, dolayısı ile anlaşılmamaktadır.
Çok zor şartlarda doğmuş, çok zor şartlarda hizmet vermiş bir kuruluştur.
MGV‘nin kuruluşunda verilen emekler, Allah (cc) nezdinde makbuldür inşallah.
Millî Gençlik Vakfı'nın kurulmamış olduğunu bir tahayyül ediniz! Önemi işte o zaman daha iyi anlaşılmış olacaktır.
2010 yılı idi MGV Genel Başkanı İlyas Töngüş, Ankara’da İl Başkanlarına konuşma yapmam için beni davet etti.
Daveti kabul ettim, salona giderken yolda Nazım Karaman Beyle karşılaştık.
Nazım Bey’i de ben davet etmiştim.
Konuşmamı yapmak üzere beni mikrofona davet ettiler.
Salona hitaben selam kelamdan sonra "MGV’nin ilk genel başkanı kim" diye sordum.
Salonda yüzlerde tebessüm var cevap yok, tekrar sordum gene cevap yok. Bu defa “Bu bir vefasızlık değil midir?” diyerek serzenişte bulundum…
“MGV’yi kuran Nazım Karaman Bey’dir ve ilk Genel Başkandır.” diyerek Nazım Bey’i işaret ettim ve şu isimlerden oluşan kurucuları saydım.
"Milli Gençlik Vakfı Kurucuları: Ertan Yülek Reşat Aksoy (Merhum) Ali Güzelsoy (Merhum) Mustafa Aksoy (Merhum) Enver Ergün
Cengiz Acar
Ali Tandoğan
Yılmaz Bölükbaş
Nevzat Laleli
Peki Türkiye sathında kimler teşkilatlandırdı bunu bari biliyorsunuzdur!” dedim.
Gene cevap yok.
MGV’nin Türkiye sathında teşkilatlanmasını anlattım.
“Arkadaşlar emektar insanları siz bilmiyorsunuz ya, sizi de sizden sonrakiler bilmeyecekler.” dedim ve onlara yukarıda bahsettiğim olayı anlattım.
Emektar ve önder insanlara vefa göstermek gerekir.
Kökleri ve geçmişi ile irtibatta böylelikle sağlanmış olur.
Bu aziz hizmet kervanında emeği geçenlerden Allah razı olsun.
İçlerinde ahirete göçmüş olanlara Allah’tan rahmet ve mağfiret dileriz.
Hayatta olanlara sağlık afiyet ile uzun ömür temenni eder şükranlarımızı ifade ederiz.
İyi ki vardınız,
iyi ki varsınız.
Vesselam.