Şu işe bakın!
Türkiye Akdeniz’de destan yazıyor, Libya’daki oyunu bozuyor.
İsrail, Fransa, ABD, Rusya şaşkınlıkla izliyor.
BAE, Mısır ve Suudi yönetimi dizlerini dövüyor.
Bir de bizde CHP dizlerini dövüyor.
Anlaşılır gibi değil!
Türkiye’nin Libya‘da ne işi var mış! Siz kimin sözcülüğünü yapıyorsunuz?
“Mustafa Kemal’in partisiyiz” diyeceksiniz sonra Libya’da ne işimiz var diyeceksiniz.
Hadi CHP yöneticileri böyle bir tavır içindeler de; CHP’li olduğunu söyleyen emekli askerler, hukukçular, yurtseverler neden sessizler aslında merak edilen bir husus.
Yoksa Mustafa Kemal de böyle düşünürdü (!) diye mi düşünüyor bu zat-ı muhteremler. Oysa “Mustafa Kemal ayağa kalksa bunları sopa ile Akdeniz’e döker” diyenleri CHP’li yöneticiler hiç mi duymuyorlar!
CHP’yi ve “CHP dediyse doğrudur” diyenleri bir kenara bırakalım.
Akdeniz’de tarih yazıyoruz.
Ama nasıl bir tarih yazılıyor?
Yunanistan neden eli yüreğinde mızıkçı çocuk rolü yapıyor?
Emekli Deniz Generali Dr. Cihat Yaycı yazmış olduğu belge niteliğindeki “Libya Türkiye’nin Denizden Komşusudur – Doğu Akdeniz’de Deniz alanlarının sınıflandırılmasında Libya’nın Rolü” kitabında; Doğu Akdeniz’de karşılıklı kıyıları bulunan ve derin tarihsel ilişkilere sahip Türkiye ve Libya‘nın, denizlerde yaşanan paylaşım mücadelesindeki meşru haklarını korumak ve bölgede oyun kurucu aktör olduklarını bir kez daha hatırlatmak için bir an önce deniz yetki alanlarına yönelik sınırlandırma yapması zaruriyetinden bahsetmektedir.
Cihat Paşa’nın açıklamaları gösteriyor ki Türkiye açısından Libya yönetimi hayati öneme haizdir.
Devletler arası anlaşmalar yönetimlerle yapılmaktadır.
“ABD Jeolojik Araştırmalar Merkezi tarafından Nil Delta havzasında ise yaklaşık 1.8 milyar varil petrol; 6.3 trilyon metreküp (223 trilyon kübik fert) doğalgaz ve 6 milyar varil sıvı doğalgaz rezervi olduğunun tahmin edildiği, Kıbrıs Adası’nın çevresinde ise 8 milyar varil olduğu söylenen petrol rezervinin yaklaşık değerinin 400 milyar dolar civarında olduğu açıklanmıştır. Ayrıca “Heredot” olarak adlandırılan Girit’in güney ve güneydoğusundaki alanda biri 1.5 diğer 2 trilyon metreküp olmak üzere toplam 3.5 trilyon metreküplük doğalgaz bulunduğu ifade edilmektedir.
Bu bağlamda; Doğu Akdeniz’de yaklaşık olarak toplam değeri 1.5 trilyon dolar olan 30 milyar varil petrole eş değer hidrokarbon yatakları bulunduğu değerlendirilmektedir. … hidrokarbon rezervinin Türkiye’nin yaklaşık 572 yıllık, Avrupa’nın ise; 30 yıllık doğalgaz ihtiyacını karşılayabilecek seviyede olduğu anlaşılmaktadır.”
Türkiye neden Libya’da imiş ve Türkiye’nin Libya’da olmasına neden karşı çıkılıyormuş şimdi anlaşıldı mı?
Yetmez!
Türkiye Libya ile vardığı “Mavi Vatan” anlaşması ile Akdeniz’i ortadan ikiye ayırmıştır.
Bu anlaşma uluslararası deniz kıta sahanlığı anlaşmalarına uygun bir anlaşmadır.
Peki Yunanistan neden tepiniyor?
Çünkü Libya ile Akdeniz’de varılan anlaşmanın devamı Ege ve Marmara için de geçerlidir.
Ege ve Marmara’da burnunuzun dibindeki üç bin iki yüzün üzerinde ada ve adacıklar Yunanistan’ın olmaktan çıkacak ve Türkiye’nin olacaktır.
Peki bizim muhalefetimizin tavrının sebebi nedir?
Anlayan beri gelsin!
Korkunun ecele faydası yoktur.
Türkiye uluslararası hukuktan ve anlaşmalardan doğan haklarını bundan böyle koruyacaktır.
Türkiye’nin kararlılığı ABD ve diğerleri tarafından anlaşılmıştır. Umudumuz şimdi muhalefet tarafından da anlaşılmasıdır.
Mavi Vatan projesinin mimarlarından ve emektarlarından olan Dr. Cihat Yaycı Paşa’nın istifası kamuoyunda büyük üzüntü ile karşılanmıştır.
Değerli paşamızın ülkeye hizmeti için devletin başka kademelerinde görevlendirileceğini umuyoruz. Cihat Paşa gibi paşalarımız yaşları ve birikimleri itibarıyla en verimli çağlarındadırlar.
Türkiye bundan böyle denizlerde bir damla suya karada bir avuç toprağa sahip çıkacak irade ve güçtedir.
Böyle zamanlarda dahili ve harici ihanet şebekeleri tüm hücreleri ile harekete geçmekteler onun için birlik beraberliğimize kimsenin gölge düşürmesine müsaade etmemeliyiz.
Muhalefet de Türkiye’nin menfaatlerinin dışında bir yaklaşımı muhalefet etmek saiki ile yapmamalıdır.
Tarih yazıyoruz!
Tarihin altın sahifelerine nasıl gireriz, nasıl katkımız olur demektir esas olan.
Birlikten kuvvet doğar.
Biz birlikte güçlüyüz.
Vesselam.