Şu dünyada kadın olmak, çocuk olmak çok zor çok!
Modernizmin, geleneklerin ve gücün ezdiği kadın olmak,
Cinsel meta olarak görülen kadın olmak,
Bir takım mihraklarca sistemli olarak yütütülen ifsat hareketlerinin muhatabı kadın olmak,
Aynı yastığı paylaştığı, en sevgilisinin ezdiği, en sevgilisinin üzdüğü, evinde köyünde ezilen, istendiğinde dövülen kadın olmak.
“Sırtından sopayı, karnından sıpayı eksik etmeyeceksin!” denilen, utanmadan dillendirilen böylelikle sapkınlığını adamlık sayan adam (!) olmak.
Kadını hayatın hatta sosyal düzenlemenin en etkili en fonksiyonel tatbikatını çağlar önce yaptığı Hz. Hatice, Hz. Aişe ve diğerlerinin ve Hz Peygamberin evinde nasıl yaşadıkları ballandıra ballandıra anlatılmasına ve bilinmesine rağmen; İslam coğrafyasında durumu ortada!
"Ayağının altına cennet serilen kadın"
"Ve insanlığın, insan olmanın adam olmanın sınandığı kadın.."
Kadın olmak zor şu kısacık dünya hayatında.
Modanın baskısı, modernizmin ezikliği yetmezmiş gibi şöyle örtüneceksin denerek şekil verilen kadın,
Kimi yerlerde İslam’da olmamasına karşı sanki İslam’ın emriymiş gibi gözleri dahi kavurucu sıcaklarda kapalıdır. Neden? Madem kadın güya korunmak için kapatılıyor kimden koruyorsunuz? Kendinizden, erkekten, erkeğin gözlerinden korumak için öyle mi?
Kavurucu sıcakta kadını sarıp sarmalayana kadar siz neden gözlerinizi korumuyorsunuz?
"Neden kendi gözlerinize peçe takmıyorsunuz" ha neden!
Neden; çünkü siz egemensiniz güçlüsünüz öyle mi? Böyle bir yaklaşıma iffet diyebileceksiniz öyle mi?
Keyfi ve şekli dayatmalar ile hizmette kusur etmeyeceksin hem evin işlerini yapacak hem de şayet işiniz varsa işinizi yapacak evinize geldiğinizde de ütü temizlik yemek çocukların hizmeti say say bitmez.
Bitmez bitmesine de bununla kalsa eminim çilekeş kadınlarımız buna da peki der ama öyle olmaz sert sözlerle muhatap olur sözü kaale alınmaz “eksik etek” ve “saçı uzun aklı kısa” denilerek aşağılanan kadın.
İslam toplumlarında pek çok konu da olduğu gibi kadın ilişkileri konusunda da İslam kültür ve öğretisi yerine Arap kültürü hakim olmasının malesef menfi etkileri olmaktadır.
Yeryüzünde gerek İslam toplumlarında gerekse batı toplumlarında kadınların yüzlerine bakınız gözlerine bakınız
Allah aşkına söyleyiniz kaç kadını gözlerinin içi gülmekte yüzlerinden mutluluğu görülebilmektedir?
Her yıl onlarca kadın ve çocuk cinayeti işlenmektedir.
Batı toplumunda zarar gören kadın, istismara uğrayan çocuk!
Batı toplumu ise önce kadını cinsel ticaret meta-ı haline getirmiş soymuş soğana çevirmiş güya kadına haklar vermiş ve kadın erkek eşittir demiş, madem eşittir o halde erkek ne yapıyorsa kadın da yapsın demiş ve adeta kadına köle muamelesi yapmış.
Kadına kaldıramayacağı yükü yüklemiş ve ezdikçe ezmiş ezdikçe ezmiş.
Kadın cinayetinde, kadın ve çocuk istismarına daima en önde gitmişler kadın cinayeti çocuk cinayet ve istismarlarını önlemek, önleyebilmek için kendi kültür inanç ve sosyal dokusuna uygun düzenleme yapmış, düzenlemeyi İslam toplumu örf ve geleneklerini dikkate almadıkları gibi “cinsiyet eşitliği” gibi, aile yapısını toptan yıkacak formül geliştirmiş;
Kadın ve çocuk cinayetlerinin önüne geçebileceği zehabı ile "İstanbul Sözleşmesi" gibi bir "hilkat garibesi"ni hayata geçirmişlerdir.
Kadın meselesine öyle bir yaklaşmışlarki adeta kadınla erkek birbirinin hasmı.
Böyle bir yaklaşımdam mutluluk, aile huzuru doğar mı?
Gözden kaçan daha doğrusu kaçırılan ise; kadın cinayetleri, çocuk istismarları, boşanmalar ve yuvaların yıkılması İstanbul Sözleşmesi ve buna bağlı düzenlemelerin hayata geçmesinden sonra artarak sürmüştür.
Bugün malesef bütün dünyada kadına ve çocuğa zulüm artmıştır
Bugün ne İslam toplumunda ne de batı toplumunda kadın güvende değildir.
Kadının saygınlığı sözde kalmıştır.
Münferit iyilikler genel toplum yapısını ve gidişatı düzeltmede yeterli gelmemektedir.
Kul hakkını, İnsan hakkını ve insan olduğumuzu unutmadan silkinmeli
Dünyayı içine düştüğü açmazdan kurtarmalıyız.
Kadın; Anadır, kadın kızınızdır, kadın gelininizdir, kadın yaşamak için dünyaya gelmek vesilenizdir.
Kadın olmasaydı, kadın zerafeti, kadın merhameti, kadın fedakarlığı olmasaydı dünya nasıl bir yer olurdu hiç düşündünüz mü?!
Kadın olmasaydı: SEN olmazdın!
Kadın senin annen iken de kadındır başkasının annesi ve kardeşiyken de kadındır.
Şu işe bakın ki
Kadının adı var kendi yok.
Bir dostum;
“Senin de benim de haklı olarak beğenmediğiniz İstanbul Sözleşmesi var ya gün gelecek işte bu sözleşmeyi arar olacağız kadını, anamızı kızımızı ve çocuğu korumak için demişti de ben de hayretimi gizlememiştim. Ve durum o kadar mı kötü olacak diyebilmiştim.”
Sahi sizce durum ne kadar kötüdür?
Senin olduğunda ana, başkasının olduğunda da ana olduğu bilinmeli.
Ticaret ya da cinsel meta değil.
Ah kadınlar ah!
İyi ki cennet var ve sizin ayaklarınızın altına serilmiş.
Kendilerin kadın hakları savunucusu rolü biçmiş FEMİNİST yaklaşımlar, kadınla erkeği karşı karşıya getiren birbirinin rakibi haline getiren ailenin köküne dinamit koyan yaklaşımlardır.
Unutulmamalıdır ki, kadın evinin direği, evinin hanımı, evinin anası, evinin yuvasının dişi kuşu, hayatın varlık sebebi, kocası ile iki elmanın iki yarısı ve bir bütünü tamamlayandır. Ne kadınsız bir dünya söz konusu olur ve ne de erkeksiz bir dünyan olur. Kadın şefkatiyle, merhametiyle yuvayı koruduğu ana olduğu, babanın türlü sıkıntı ve çilelerle evinin ihtiyaçlarını karşılamak için hayatta çetin mücadeler veren kişi olduğu unutulmamalıdır.
Karşılıklı saygı, sevgi ve şefkatle muamele fani alemde olduğumuz, elbet bir gün göçüp gidileceği bilinciyle ihmal edilmemelidir.
Ve biliniz ki İslanbul Sözleşmesi derde deva olmamıştır onun için yeniden genel ahlak ve medeniyetimiz ıskalanmadan aileyi ve aile bireylerini çocuk kadın ve erkeğin birlikteliğini mutluluk kaynağı haline getirecek birbirlerini tehdit ve şantaj sarmalında çıkaracak düzenlemelere ve EĞİTİM seferberliğine ihtiyacımız var ve bunun için çalışmak gerekir.
Bu sorun babanın sorunu, bu sorun ananın sorunu bu sorun ailenin sorunu bu sorun gelecek insanımızın sorunudur ve çözülmelidir.
ÜSTÜN AHLAK SAHİBİ BİREYLER YETİŞTİRMEYECEKSENİZ!.. Sözleşmeler işe yaramaz!
Önce Ahlak ve Maneviyat!
Ey kadın iyi ki varsın. Sen olmasaydın ana olmazdı sen olmasaydın nezaket, letafet, şefkat, fedakarlık nasıl olur, belki de bilinmeyecekti.
Merhum babam kadın ve erkek davranışında ölçüyü çok veciz ve adil bir şekilde şöyle ifade etmişti; "İnsan kendi kızına nasıl davranılmasını istiyorsa karısına öyle davranmalı, oğluna nasıl davranılmasını istiyorsa kocasına öyle davranmalıdır.”
Kadın, çocuk öldüren cinayet işleyen KISAS ile cezalandırılmalıdır.
Bakın bir daha kadın çocuk ya da rast gele cinayet işleniyor mu?
Kadının adının olacağı kadın olmanın şu dünyada zor olmayacağı günlere kavuşmak dileği ile.
Vesselam..