Peki partisinden ayrılıp parti kuranlar "hain mi?" hep birlikte bakalım ve birlikte karar verelim. Olanlar hainlik midir, ihanet midir, vefasızlık mıdır? Adını birlikte koyalım.
1980 öncesine gidersek merhum Menderes'in Demokrat Parti'sinin CHP'den ayrılanlar tarafından kurulduğunu göreceksiniz. Ama dönem tek partiden çok partili siyasi hayata geçiş dönemi olduğu için diğerlerinin dışında tutalım.
Daha ötesine gitmeden partilerde bölünmelere bakalım.
CHP'den önce merhum Ecevit'in DSP'si, sonra; Cumhurbaşkanı adayı yapılan Muharrem İnce'nin Memleket Partisi, Mustafa Sarıgül'ün Türkiye Değişim Partisi, Öztürk Yılmaz'ın Yenilik Partisi doğmuştur.
Refah Partisi'nden sayın Erdoğan'ın Ak Parti'si, Saadet Partisi'nden Numan Kurtulmuş'un HAS Parti'si, Fatih Erbakan'ın Yeniden Refah Partisi, Ak Parti'den Abdüllatif Şener'in Türkiye Partisi, sonrasında Ahmet Davutoğlu'nun Gelecek Partisi, Ali Babacan'ın Deva Partisi doğmuştur.
MHP'den; önce merhum Muhsin Yazıcıoğlu'nun BBP'si, Meral Akşener'in kurduğu İYİ Parti, İYİ Parti'den Ümit Özdağ'ın kurduğu Zafer Partisi doğmuştur.
Buyrun şimdi istediğiniz ithamı yapın.
Mesela partisinden ayrılıp yeni parti kuran Merhum Ecevit'e, Sayın Muharrem İnce'ye, Sayın Öztürk Yılmaz'a, Sayın Mustafa Sarıgül'e, Sayın Erdoğan'a, Sayın Numan Kurtulmuş'a Sayın Fatih Erbakan'a, Merhum Muhsin Yazıcıoğlu'na, Sayın Meral Akşener'e, Sayın Ümit Özdağ'a, Sayın Abdüllatif Şener'e, Sayın Ahmet Davutoğlu'na, Sayın Ali Babacan'a partinden neden ayrıldın, neden parti kurma ihtiyacı hissettin diye soran oldu mu? Muhtemelen sorulmadı. Sorulacağını da sanmam!
Siyaset kurumumuz, siyasi partiler yasamız ve siyaset geleneğimiz "sorunlu"!
Peki bu sorun çözülür mü? Çözüleceğine dair umudum yok.
"Lider demokrasisi" bize uygun demokrasi biçimi, onun için kimse kimseyi parti kurduğu için hainlikle suçlamamalı! Suçlayanlar önce kendi geçmişlerine ve gerekçelerine bakmalı.
Bilindiği gibi bir sözümüz var; "Etme Bulma dünyası "(!) belki bunu söylemek daha uygun görünüyor. Mesela partilerinden ayrılıp parti kuranların ne yapmak istedikleri anlatılmalıdır. Altı doldurulmamış gerekçesi açıklanmamış hain ithamı, itham edilenin işine yaramaktan başka işe yaramaz.
Şimdi gelelim İttifak meselesine.
CHP beş parti ile parlementer sistem konusunda toplantı yaptı. Yıllarca CHP'ye emek vermiş ve dünya görüşleri hemen hemen aynı olan fakat CHP'den ayrılan partiler toplantıda yok!
Öte yandan Başkanlık sistemi kurulurken Ak Parti'de bulunan sayın Ahmet Davutoğlu ve sayın Ali Babacan millete ne söyleyecekler! Daha doğrusu millet kendilerine siz Ak Parti hükümetlerinde en önemli görevlerde ve Parti'nin en kıdemlilerinden olarak bulunmadınız mı? Başkanlık sistemi partinizce referanduma sunulduğunda sizler nerdeydiniz diye sorulduğunda ne diyecekler merak ediyorum. Ne diyeceklerinden de öte verdikleri cevaplardan millet tatmin olacak mı? Sanmam.
Partiden ayrılıp parti kurmak "vefasızlık" olarak ifade edilebilir belki ama "hainlikle" suçlamayı doğru bulmuyorum. Partilerinden ayrılanların bazılarında intikam hırsı olabilir, insanlık halidir!
Suçlayanlar kendileri de aynı şekilde yapmadılar mı? Partilerinden ayrılıp parti kurmadılar mı? Refah Partisi'nden Belediye Başkanı, Milletvekili seçilip merhum Erbakan'ı orta yerde bırakıp gitmediler mi?
Parti kuranların öncelikle ülkeye hizmet etme gayesi güttüklerini varsaymamızın yanında, kimlerle iş tutuyorlar, kimlerle yol yürüyorlar, dış bağlantı ve destek var mı sorgulamadan ihanetle suçlamak haksızlık olmaz mı? Hainliğin yegane ölçüsü partisinden ayrılmak olmamalı. Öyle kabul edilmesi halinde bu yaftadan kimler azade tutulabilir? Ayrıca bir insanın hainlik yapması veya hain olması tamamen başka bir durumdur. Hainlik yapan partisinden ayrılmadan da hainlik yapabilir. Hainliği isbat edilen hakkında hamaset değil, gereği yapılmadır.
Bunları söyledim diye partiden ayrılıp parti kurmayı mazur görüyor değilim. Birlikte güç vardır. Nifakta bereket yoktur!
İnsan kolay yetişmiyor. Hele devlet adamı hiç kolay yetişmiyor, keşke ayrılmak yerine birbirlerini dinleyip ortak akıl yürütseler, daha verimli olmazlar mı? Hem insanları daha fazla ayrıştırmamış olurlar hem de insanların enerjilerini boşa harcamamış olurlar. Partisinden ayrılarak kurulan partilerin çok azının başarılı olabildiği de ortada iken!
İttifak meselesine gelince;
Öncelikle masanın altılı olması yedili olması vatandaş açısından bir şey ifade etmiyor. Derde deva sadra şifa şimdiye kadar herhangi bir çözüm önerisi malesef duymadık. Sayın Karamollaoğlu'nun tamamına katılmasam da öneri ve tenkitleri oldu, onlar da "karşı cephe"den olması sebebi ile maalesef anlaşılamadı!
Alternatifiz diyorsanız çözüm önerileriniz olmalı.
Millet İttifakı bir bakıma CHP dışında "Eski Partilerine Muhalefet Cephesi" gibi duruyor! Bu birliktelikten ne bereket ve ne de hayır gelecek gibi durmuyor. Ayrıca altılı masadan aday çıkar mı? Bilinmez ama bir gerçek var ki seçilip seçilememesi bir yana Cumhurbaşkanı adayı olarak milletin değerleri ile bağdaşmayan bir aday çıkarılmasının önce sayın Temel Karamollaoğlu'na, Sayın Ahmet Davutoğlu'na, Sayın Ali Babacan'a ve Sayın Meral Akşener'e siyasi tarihleri içinde hep önlerinde duracak bir sorumluluk yükleyeceği, siyasi sicillerine geçeceği unutulmamalıdır.
Bu millet ve devlet milletin değerlerini hor gören ve milletin değerleri ile çelişen insanlardan çok çekti!
Liderlere hatırlatmak isterim ki bu ülkeden çok siyasetçi geçti, sadece birkaçı rahmet ve şükranla anılıyor.
Bu günler gelir geçer. Ama tarih kimin ne yaptığını, ne yapmak istediğini, kimlerle birlikte hareket ettiğini yazar!
Seçim sonuçlarının milletin hayrına tezahür etmesi temennimizdir.
Görelim mevla neyler, neylerse güzel eyler.
Vesselam..