AMERİKAN YERLİLERİ ve İSPANYOLLAR
Olayların öncesine baktığımızda Amerika kıtasının, İspanya kralı Ferdinand ve kraliçesi Isabella'nın himayesinde, kendiside bir İspanyol olan Kristof Kolomb tarafından, Avrupalıların deyişiyle ilk defa 1492 yılında keşfedilmesi ile birlikte, Avrupa kıtasında yer alan ülkelerdeki iktidarlar bu yeni keşfedilen kıtadaki Karayipler, Meksika daha sonra tüm Güney Amerika'yı ve Kuzey Amerika'yı sömürgeleştirmek ve işgal etmek kendi siyasi askeri kültürel ve ekonomik coğrafyalarını oluşturmak amacıyla işgal etme sürecini başlattılar. Yeni sömürgeleri edinmek ve Avrupa'da dönemin var olan ekonomik ve siyasi krizlerinden çıkmak için İngilizler, İspanyollar, Portekizliler; İskandinavlar, Hollandalılar ve Fransızlar birbirlerine karşı rekabet içerisinde Amerika kıtasını sömürgeleştirmeye başladılar [1].
1492-1504’te Kristof Kolomb, Yeni Kıta’ya geziler yapmaya başlar. 1497’de tüccar ve denizci Amerigo Vespucci, Kuzey Amerika Kıtası’na ulaşır. Nihayet, 1498’de Kolomb’un Yeni Dünya’ya yaptığı 3. sefer sırasında, bugünkü Venezuella’daki Orinoco Irmağı ağzında karaya çıkmasıyla, Kıtanın Avrupalılarca istilası başlangıcıdır. İspanyol İşgali (1526): 1400’lü yıllara gelindiğinde Maya uygarlığının önemli bir bölümü varlığını sürdürmektedir ve Mayapán kenti, Yucatán’ın (Bir Maya Devleti) başkenti ilan edilmiştir. 1441 yılında başkentte çıkan bir ayaklanmadan sonra bu şehir de, halk tarafından boşaltıldı. Buna rağmen 1500’lü yılların ortalarına kadar bazı Maya şehirleri, hayatlarını sürdürmeye devam ettiler. 16. yüzyılın ilk çeyreğinde Yucatán’a yerleşmeye başlayan İspanyollarla birlikte, kıtada daha önce hiç görülmemiş bulaşıcı hastalıklar da Mayalar arasında yayılmaya başlardı [2] .
Kristof Kolomb, 1492 yılında Amerika kıtasında Hispaniaola adasına (bugünkü Haiti ve Dominik Cumhuriyeti'nin bulunduğu ada) 50 kişi ile ayak bastığı zaman adada toplam nüfusu 8 milyon (bazı verilerde ise 5 milyon) olan Arawaks (Tanios) yerlisi yaşıyordu. Kristof Kolomb kendi anılarında “Ben 50 kişiyle bu insanları fethettim ve canımın istediği şekilde de yönettim” diyebiliyordu. Kolomb kendi kendisini vali olarak tayin ettiği Hispaniaola adasındaki Arawaks halkının yaşam şeklini ve kendisine karşı tavırlarını da anılarında şu şekilde özetliyor: “bu insanlara herhangi bir konuda ellerinde olan bir şeyi sorduğunuz zaman size hiçbir zaman yok demezlerdi elindeki maddi varlığıyla kalbini sizinle misafirperverlikle ve severek paylaşırlardı”. Eldeki araştırmalarda ve belgelerde yer alan bilgilere göre adada hüküm süren 22 yıllık İspanyol egemenliği sonunda önceleri 8 milyon Arawaks yerlisinin yaşadığı adada geride kalan nüfus sayısı ise sadece 28.000’di. Kristof Kolomb'un Karayiplere 17 gemi ile tekrar geri dönüşü olan 1493 yılından sonra ise Karayiplerde yaşayan 8 milyon Arawaks yerlisi 50 yıllık İspanyol egemenliği sonrasında 200 kişi kadar çok cüzi bir nüfuslarının dışında çeşitli metotların kullanıldığı soykırımla, adalardan fiziki olarak tamamen silindiler. Bu yok etmede yerliler alışkın olmadıkları sömürgeciler tarafından bilinçli olarak yayılan hastalıktan kırıldılar ucuz iş gücü için oluşturulan soykırımcı yerli köle ticaretinden dolayı bir kısmı adadan uzak diyarlara tehcir edildiler [3].
Kolomb'un kraliyet üyesi mali destekçilerine, "Hispaniola, siz yenilmez majestelerine gereken tüm altınları sağlayacaktır" demiştir. İspanyol yerleşimciler o yöredeki Kızılderilileri köle işgücü olarak kullanıp inanılmaz miktarlarda altın çıkarmayı gerçekten de başarmışlardı: Yirmi yıldan kısa bir süre içinde İspanyol hazinesine Hispaniola'dan 500.000 düka değerinde altın akmıştı. Sonradan anlaşılacağı gibi Hispaniola'daki İspanyol deneyimi uçsuz bucaksız bir kıta boyunca kendini tekrar tekrar yineleyecekti. Yirmi yıllık bu kısa süre içinde yerliler ya öldüler ya da kaçtılar ve altın damarları tükenmeye yüz tuttukça İspanyolların coşkusu hayal kırıklığı ve umutsuzluğa dönüştü ve servet arayışı uğruna hiç bilinmeyen kıyılara çıkma konusunda giderek daha cüretkar oldular. İlk hedeflerden biri Yucatan yarımadasıydı. Oraya 1511 'de çıkan ilk İspanyollar batan bir gemiden kurtulanlardı ama 1517'de Kordoba'lı Francisco Hernandez komutası altındaki üç gemiden oluşan ve köle işgücü toplama amaçlı bir konvoy Küba'dan yelken açıp Yucatan'a doğru yola koyuldu. Karaya çıktıklarında taş binalar, tapınaklar ve tanrıça idolleriyle karşılaştıklarında çok şaşırdılar; yörede yaşayanların (İspanyolların anladığına göre bunlar kendilerine "Maya" diyorlardı) talihsizliği olsa gerek, İspanyollar ayrıca "belirli altın eşyalar buldular ve aldılar [4] ." Bir yıl sonra başka bir keşif seferi Yucatan'a gitmek üzere Küba'dan yola çıktı. Bunlar Cozumel adasına çıkıp Yeni İspanya, Panuco ve Tabasco eyaletini (yeni yerlere bu adları vererek) keşfettiler. Yalnızca silahla değil değiş tokuş yapmak üzere çeşitli mallarla da yüklenmiş olan İspanyollar bu kez hem düşmanca hem dostça davranan yerlilerle karşılaştılar. Taştan yapılma çok sayıda büyük yapı ve anıtlar gördüler, keskin obsidiyen taşından uçları olan okların ve kamaların nasıl can yaktığını hissettiler ve sanatkarane yapılmış cisimleri incelediler. Bunların çoğu sıradan ve yarı değerli taştan yapılmaydı, bazıları altın gibi parlamaktaydı ama yakından incelendiğinde bakırdan yapılma oldukları anlaşıldı. Beklentilerin tersine pek az altın nesne bulunmuştu. Ayrıca bu topraklarda kesinlikle hiçbir altın veya başka bir metalin madeni veya kaynağı yoktu. Peki ama az da olsa bulunan altın nereden gelmişti? Mayalar, ticaret yoluyla elde ettiklerini anlattılar. Altın kuzeybatıdan, yani bolca bulunabildiği Aztek topraklarından geliyordu [5].
İşte bu altın İspanyolları çılgına çevirecek ve yüzyıllık bir süre içinde Orta Amerika’nın yerli nüfusunun yüzde 90’ı, kızamık ve grip gibi hastalıkların yayılması nedeniyle yok olacaktır. İlk kez 1517’de Hernandez de Cordoba, Maya topraklarına gelir. Ancak Cordoba, girdiği savaşta, Champoton’un Maya savaşçıları tarafından, vücudunda açılan yaralar sebebiyle can verir. Akabinde, 1518’de Grijalva’nın keşif heyeti gelir, onu 1519’da Hernan Cortes izler. 1526-28 yıllarında Francisco de Montejo, İspanya Krallığının verdiği ‘Adelantado’ unvanıyla gelir. Bu geliş, İspanyollarca Maya topraklarının resmi işgalinin başlangıcı olur [6] .
HERNANDO CORTES AZTEK’LERİN MEHDİSİ/KATİLİ
Meksika'nın yüksek yaylalarının tam ortasındaki Aztek diyarının keşfi ve işgali tarihsel açıdan Hernan Cortes (Hernando Cortez) adıyla bağlantılıdır. Hernan Cortes (Hernando Cortez) 1519'da Küba'dan on bir gemiden oluşan bir donanmayla, altı yüz adam ve hayli yüksek sayıda çok aranan ve nadir atlardan oluşan bir mürettebatla yelken açtı. Hernan Cortes’i Karayip denizindeki Española adasında (Küçük İspanya) siyasi nedenlerle çevresine ters düşünce 18 Kasım 1518’de burayı tek etti. Hernan Cortes yelken açtığında gemiler kıyıdan birkaç on metre uzaktayken, Hernan Cortes kıyıda insan silüetleri gördü, bu yüzden hemen teknenin indirilmesini emretti ve kendisi bindi. Kıyıya bir atış mesafesinde yaklaştı ve kıyıya çıktı . Hernan Cortes’in bu çıkışı Güney Amerika uygarlıklarının da yıkılışının başlangıcını getiriyordu: Avrupalılar için bir fatih, bir kâşif idi fakat bir sömürgeci olarak tarihe geçecekti. Durup karaya çıkarak ve tekrar yelken açarak Yucatan'ın körfez kıyısı boyunca yavaş yavaş yol aldı. Maya etkisinin azalıp da Aztek hakimiyetinin başladığı bölgede bir ordugah kurup buraya Veracruz adını verdi; burası hâlâ aynı adla anılır.
(Devamına aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz)
https://www.bursaarena.com.tr/eskatolojik-yalan-mesih-ve-mehdi-2-makale,9471.html
__________________________________
[1] Sefa M. Yürükel, Soykırımlar Tarihi I, Batının İnsanlık Suçları, Near East Publishing, 2005, Ankara, s. 21.
[2] İsmail Doğan, Mayalar ve Türklük, Ahmet Yesevi Üniversitesi Yayınları, Ankara. S. 28.
[3] Sefa M. Yürükel, Soykırımlar Tarihi I, s. 22.
[4] Zecharia Sitchin, Kayıp Diyarlar, Dünya Tarihçesi, IV. Kitap, Çeviren: Yasemin Tokatlı, Ruh ve Madde Yayınları, İstanbul, 2005, S. 10.
[5] Zecharia Sitchin, a. g.e., S.15.
[6] İsmail Doğan, a. g.e., s. 28.
Oleksandr Kiktenko, The Person Of Hernan Cortes In The “History Of The Indies” By Las Casas, Розділ III. Всесвітня Історія, Удк 94(46+72) “[7]15” 2021, 136-144.