Sayın Cumhurbaşkanımıza ve Maliye Bakanımıza arzımızdır.
"Parasının değerini düşük tutarak ihracatı ve üretimi artırma politikası" na Çin modeli diyebilmek için ayrıca DÜŞÜK ÜCRET, köle işçilik politikasını da ilave etmek gerekir.
Türkiye'de Çin modelinden ziyade benzetmek gerekirse; İsrail modeli hatta Japonya modeli de denilebilir. Ancak oradaki durum ekonominin kendi seyri içinde çözüm üretilirken Türkiye'de EKONOMİK SAVAŞ karşısında tedbirler ve duruş sergilenmekte politikalar üretilmeye çalışılmaktadır. Çin modeli benzetmesi yapılması doğru değil? Çin modelinde İNSAN EMEĞİNİN SÖMÜRÜLMESİ VAR. Oysa; TÜRKİYE DE ŞUANDA uygulanmak İSTENEN MODEL DE İNSAN EMEĞİ GÖZARDI EDİLMEMİŞ OLDUĞU ASGARİ ÜCRET TESBİTİNDE GÖRÜLMÜŞTÜR!
İsrail yüksek kur düşük faiz uyguladığı sıralarda enflasyonda yüzde 500'leri yaşamış şimdi ise faiz yüzde ikilerdedir.
"Faiz; fakirden alıp zengine vermektir."
Malesef Faizsiz ekonomik model geliştirilemediği için dünyada cari olan ekonomik sistem de para faiz üzerine inşa edilmiştir. Türkiye faizin ezici etkisinden kurtulmak için DÜŞÜK FAİZ uygulamasını hayata geçirmek istiyor.
Karşısına FAİZ LOBİLERİ VE DOLAR BARONLARI ÇIKIYOR!
Bunu fırsat bilenler astronomik fiyat artışları ve STOKÇULUK yapıyorlar. Bu durumun tabiki dini karşılığı HARAM olduğudur. Herkes tiyniyetine ve cibilliyetine göre gareket ediyor. Bunu bir kenara bırakalım.
Devrimci politika için Erbakan ne yapardı diye sorup ne yapacaklarını özet olarak yazma ihtiyacı duydum.
Uygulanmak istenilen politikayı desteklemek için daha başka tedbirler neler olabilir? Bunun cevabını aramalıyız.
Milli çözüm, Adil Düzen yani Erbakan modeli;
1-Dolar hegemonyasından kurtulmak için; Merhum Erbakan'ın kurduğu D-8 ülkeleri modeli çalıştırılmalıdır. Ülkeler birbirleri ile DOLAR PARA BİRİMİ DEĞERİ ÜZERİNDEN TAKAS YOLUYLA kendi paraları ile alışveriş yapsınlar. Aralarında yapacağı ticarette dolara ihtiyaç duymasınlar.
Vatandaşlar için de DOLARA ENDEKSLİ TÜRK LİRASI BASIN: 100 ABD doları=100 Türk Lirası (Erbakan'ın hedeflerinden idi). Vatandaş ABD doları yerine kendi parasını alsın, küçük tasarruf sahibi kendi parasını yastık altı yapıp parasını korusun. Parasının değerini korumak için ABD dolarına ihtiyaç duymasın. Parasını bozdurduğunda 100 ABD doları kaç Türk lirası yapıyorsa 100 dolara endeksli para da o değerden bozulabilsin.
2-Dolar hegemonyasından kurtulmak isteyen başta Rusya ile ticareti Dolara endeksli kendi paraları üzerinden yapar, işin bitimi sonunda dolar değeri üzerinden ÖDEŞME sistemi ile mahsuplaşılır. Böylece ne Rusya ne de Türkiye aralarındaki ticarette dolara ihtiyaç duymazlar. Böyle bir uygulama dünyaya örnek olur. Doların tahtı sarsılır. Dünyayı vurdukları silah olmaktan çıkarırsınız.
3-Gıda STOKÇULUĞUNUN önüne geçmek için de; önce üretimi, çiftçinin Ekim yapmasını teşvik etmek gerekir.
Merhum Erbakan tarım ürünlerinin fiyatlarını çiftçi Ekim yapmadan açıklamıştı.
Yurtdışından dolar ile ithal ettiğimiz tarım ürünlerine çiftçimiz ekim yapmadan taban fiyatı açıklar ve çiftçiyi ekim için teşvik etmiş olursunuz. Örneğin şu anda köylüden buğdayı yuvarlak hesapla 250 TL ile alıyorsunuz buna mukabil 500 TL ile ithal ediyorsunuz! Kendi çiftçimize vermediğimiz parayı hem de dolar olarak yabancıya veriyoruz. Ha şöyle itiraz edecek olanlar olacaktır; "Efendim hem ithal ediyoruz hem de makarna olarak ihraç ediyoruz!" Ekmeklik un ihtiyacı ve tarım ürünleri mercimek nohut fasülye ithal edilmektedir. Akıl bunun neresinde. Bu işte ya ihmal ya da istismar var demek değil midir! Yeterli üretim olsa stokçuluk yapılabilir mi? Kaldı ki sen devletsin, denetlersin. Stokçuluk yapanın ceza olarak stokladığı mala el koyulması halinde birdaha stoklama olabilir mi?
Özelleştirme ve Bankalarda yabancı hakimiyetinin vahim sonuçları ile karşı karşıyayız;
Özelleştirmeler de Şeker, Çimento, Yem fabrikaları ve buna benzer alanlarda yapılan hatalar bankacılık sektöründe de yapılmamışmıdır?
Ziraat Bankası, Vakıflar Bankası, Halk Bankası dışında yerli banka kaldı mı? Spekülatörlerden şikayetin anlamı var mı? Para onların sahası olmuş! Ülkemize adeta Ekonomik saldırının zemini hazırlanmamış mıdır?
Alışılmış israf ve partilere hazine yardımı garabeti
İSRAF lardan derhal vazgeçilmelidir. İsraf nerede ve kim tarafından yapılırsa yapılsın bereketi giderir. Ülkemizde ALIŞILMIŞ LÜKS VE İSRAF VAR bürokratlar adeta KRALLARA LAYIK KONFOR İÇİNDE BÜROLAR VE MAKAM ARAÇLARI kullanıyorlar! Artık yeter milletin kaynaklarını beton binalara harcamayınız!
HDP dahil hazineden partilere verilen MİLYONLARCA parayı partiler derhal geri vermeli. Vermeli ki samimiyetlerini anlayalım! Türkiye'nin sıkıntılı döneminde partilerin bu paraları almaları doğru değil. Bu durumda adaletten söz etmek mümkün müdür sizce?
Öte yandan örnek gösterilmek istenilen Kominist Çin'in modeli; Halkını KAPİTALİZMİN SÖMÜRÜ düzenine KÖLE İŞÇİ olarak vermektir. Doğu Türkistan'da Müslüman kardeşlerimizin kan ve göz yaşları demek; KÖLE İŞÇİ PAZARLARINDA SATILMALARI demektir.
Komünist ÇİN modeli; İNSANLIK DEĞERLERİNDEN nasiplenmemek demektir. Batılı siyonist kapitalistler fabrikalarını, üretimlerini Çin'e taşıyarak yıllardır Çin halkını ve Çin'de yaşayan diğer halkları sömürmüş, zenginliklerine zenginlik katmışlar, sonuçta KOMÜNİST ÇIN EJDERHASINI yaratmışlardır.
Komünist Çin modeli demek bir avuç KOMÜNİST PARTİ YÖNETİCİLERİNİN ZENGİNLİK içinde yaşarken MİLYARLIK ÇİN HALKININ YOKSULLUK içinde yaşaması demektir.
İslam medeniyetinde önemli yeri olan Müslüman Türk milletinin tarihinde SÖMÜRÜ ve baskı yoktur.Kominist Çin modeli önerilemez!
Türk milleti Kapitalist Batı'nın kalkınma ve zenginliğinin İSLAM DÜNYASINDAN ÇALDIKLARINDAN ibaret olduğunu bilmektedir.
Kapitalist Batı halen işbirlikçi yöneticilerin kendi ülkelerine ve vatandaşlarına ihanetleri sonucunda Afrika ülkelerinin ve Asya ülkelerinin yeraltı ve yer üstü zenginliklerini çaldıklarını biliyoruz.
Öte yandan SSCB Rusya yönetimi tarafından MÜSLÜMAN HALKLARA, ÇERKESLERE, TATARLARA SOYKIRIM yaptıklarını, yaşadıkları topraklardan nasıl sürüldüklerini ve yeraltı yer üstü zenginliklerinin nasıl ellerinden aldıklarını biliyoruz.
Çare arıyorsanız çare ne kominizmde ne kapitalizmde ve ne de sosyalizmdedir.
Erbakan yaşıyor olsaydı Çin modeli öneren sözüm ona ekonomistlere; "Hadi ordan bre gafiller sizi" diyeceğinden şüpheniz olmasın.
Görelim mevla neyler neylerse güzel eyler.
Üzülerek ifade ediyorum ki şimdiye kadar uygulanan politikalar devleti borca ve sıcak paraya mahkum etmiş politikalardır. BORCU BORÇLA KAPATMA SÜRDÜRÜLEBİLİR değildir.
Türkiye makas değiştiriyor.
Devletimize güvenin.
Zengin ülkede vatandaşlar fakirlik yaşamamalıdır.
Üretimi ihracatı artırıp işsizliğin önüne geçerek kendine yeter ülke olma yolunda doğum sancıları çekilmektedir.
Sayın Cumhurbaşkanımız Erdoğan çok büyük risk alarak LİDERLİK göstermektedir.
Desteğimizi esirgemeyelim.
Bu yazıyı okuyanlar lütfen maliyenin ve devletin politikalarını belirleyenlere ulaştırınız.
Vesselam