Doğu Türkistan Yalnız değildir! Yalnız olmamalıdır.
Türkiye URUMÇİ'de KONSOLOSLUK açmalı, Doğu Türkistan'da yaşananları gözlemleme ve durdurma imkanı sağlamalıdır. Urumçi gözden ırak ve sahipsiz olmamalıdır.
Çin ile imzalanma aşamasında olan "Suçluların iadesi" anlaşması içinde tehlikeler barındırmaktadır. Meclisimizin bu konuda gerekeni yapacağına inanmaktayız. Anlaşmanın onaylanması Uygur kardeşlerimizi, dolayısı ile Türkiye'yi sıkıntıya sokacaktır. Ayrıca ülkemizde vatandaşlık bekleyen Uygur kardeşlerimizin vatandaşlık işlemleri hızlandırılmalıdır. Unutulmamalıdır ki pek çok ülke Türkiye'nin bu konudaki tavrını beklemektedirler.
Medeniyetin ve uygarlığın beşiği Doğu Türkistan işgalde kardeşlerimiz esaret altındadır.
Bağımsız pek çok insan hakları kuruluşunun raporlarına göre Müslüman kardeşlerimiz kamplara alınmakta, işgencelerden geçirilmekte, çocukları asimile edilmekte, evlerine Çinliler girdirilmekte, harimi izzetimiz yok edilmektedir. Ayrıca tarihi eserlerin bir bir yok edilmekte olduğu bilinmektedir.
Doğu Türkistanlı kardeşlerimizin karşısında Çin zulmüne duyarsız İslam coğrafyası, dahası ikiyüzlü tarihi ve geçmişi zulüm ve sömürü ile dolu batı dünyasının cılız desteğinin dışında neredeyse destek bulunmamaktadır. Üzülerek müşahade ediyoruz ki İsrail zulmünde olduğu gibi Filistin’i işgal edip Müslümanların mallarına canlarına tasallut edilmesine başta İslam dünyası hem kör hem sağırdır.
Önceleri Afrika ülkelerini şimdi ise Irak'ta, Suriye'de, Yemen'de, Libya'da taşı taşın üstünde koymamış; şehirleri, okulları, evleri yerle yeksan etmiş; ülkelerin petrol ve gelirlerini ellerinden almıştır. KUVVETİ HAK SEBEBİ SAYAN zihniyetin kimisi terörle suçlayarak, kimisi DEMOKRASİ GETİRME (!) Operasyonlarıyla zulümlerine gerekçe bulmaktalar.
Yılmayacağız!.. Dünyada doğulusu, batılısı tüm devlet ve milletlerin vicdanlarını harekete geçirmeliyiz ve Doğu Türkistan'da yaşanan soykırıma karşı kamuoyunun daha etkin ve yaygın desteğini sağlamalıyız.
'Milletler hürriyetlerini, devletlerini başkalarının himmetinden ve merhametinden bekleyemezler.'
ABD ve batı devletlerini, insan hakları örgütlerini, Çin devleti içindeki sanatçı ve akademisyenleri ve vicdan sahibi insanları bilgilendirmeli ve harekete geçirmeliyiz. Bu gün iletişim alanındaki teknolojiyi kullanmalıyız. Halkı müslüman olan ülkeleri ve halkları da bilgilendirmeli, harekete geçirilmeliyiz.
Doğu Türkistan'da yaşanan insanlık dramına son verilmelidir.
Doğu Türkistan davasına gönül veren gayretli önder bu kuruluşlarımız, fedakar insanlarımız tabii ki var.
Ama yetmez!.. Destek olmalı ve dünyayı harekete geçirmeliyiz.
Unutmayınız ki her birimiz bizzat kendimizi BEN VATANIM ve MİLLETİM İÇİN ne YAPTIM ne YAPIYORUM diyerek hesaba çekmeliyiz.
Doğu Türkistan’dan başta Türkiye olmak üzere dünyanın pek çok ülkesine dağılmış iş adamları, akademisyenler, bilim insanları ve öğrenciler var. Çoğunlukla bayan olan GENÇ ÖĞRENCİlerin verdiği destansı mücadeleye hep birlikte destek olmalıyız.
Böyle gitmez!
Üzülerek ifade ediyorum verilen mücadele yetersizdir. Demokratik ve yasal mücadelenin daha geniş desteğe ihtiyacı vardır.
İstanbul'da Çin konsolosluğu önündeki demokratik eylem bütün dünyaya yayılmalıdır. Bir insanın bir yakınının akıbetini sormasından, yakınına yapılan zulme itiraz etmesinden daha doğal birşey olamaz.
Toplama kamplarında yakını olmayanlar da haksızlığa sessiz kalmamalıdır.
"Susma sustukça sıra sana gelecek". Suskunluk zulmün yayılmasına sebebiyet verir unutulmamalıdır.
Ayrıca yakınlarınızın toplama kampı ya da hapisten kurtulmuş olması zulmün sona erdiği anlamına gelmez. Mücadele zulüm sona erene kadar sürdürülmelidir.
Unutulmamalı ki zulme karşı haksızlığa karşı mücadele insanlık görevidir.
Doğu Türkistan beni ilgilendirmez demek ya da mücadeleyi başkalarından beklemek sorumsuzluk örneğidir. "Haksızlık karşısında susan bizden değildir." hadisi şerifini duyan kayıtsız kalamaz.
Türkiye'nin şanlı tarihi ibretamiz can yakıcı örneklerle doludur. Türkiye nasıl ayakta duruyor? Çok ileriye gitmeden 15 Temmuz Fetö ihanet girişimine bakınız. Kadınlarımız, gençlerimiz hatta yaşlılarımız kurşunların önüne kendilerini attılar.
ÇANAKKALE SAVAŞIMIZI , İSTİKLAL SAVAŞI destanımızı şanlı mücadelemizi şayet okumamışsanız lütfen okuyunuz, bilmemek büyük eksikliktir.
Türkiye Çanakkale'de bütün dünyaya karşı savaştı ve yokluk içinde ne canlar verildi. ÇANAKKALE’DE CEPHEYE GİDİP ŞEHİT olan LİSE ÖĞRENCİLERİ?! Kendilerini konforlu bir hayat için kurşunların önüne atmadılar.
Onlar milletlerine vatan bırakmak ve şehitlik mertebesine ulaşmak istediler Ve şehitlerin bıraktığı bu vatanda bugün yurtları yıkılan Suriyeliler, birbirleri ile savaşmaktan bitap düşen Afganlılar ve ülkeleri yakılıp yıkılan Iraklılar, Yemenliler, vatanlarına alınmayan Doğu Türkistanlılar, ülkelerinde yaşama hakkı tanınmayan Mısırlılar yaşamakta mazlum insanlara ev sahipliği yapmakta aşını işini ekmeğini paylaşmaktadır.
Doğu Türkistan'lı kardeşlerimiz hakkında, Türkiye'nin kardeşlerimizi iade edeceği gibi asılsız ve moral bozucu propagandalar yapılmaktadır.Türkiye yetkilileri Türkiye'nin şimdiye kadar kimseyi iade etmediği gibi şimdi de iade etmeyeceğini açıklamıştır.
Türkiye dünyadaki mazlumların sığınağı barınma, hayatta kalma yeridir, öyle de olmalıdır ve Türk milleti ekmeğini aşını paylaşmaktan hiçbir zaman geri durmamıştır. Bu konu da dünyada Türkiye ile kimse boy ölçüşemez. Türkiye şuanda yaklaşık on milyon sığınmacı ve mültecinin ev sahipliğini sorumluluk duyarak yapmaktadır. Biliniz ve inanınız ki Türkiye Cumhuriyeti devleti ve milleti Doğu Türkistan'lı kardeşlerimiz ve bütün mazlumların yanındadır. Ve devletimiz milletimiz de üzerine düşeni bi hakkın yerine getirecektir. Getirmelidir.
Millet olmak ancak böyle olur.
Devlet ancak böyle saklanır korunur.
Mücadele önce inanmakla yapılır.
Birlik ve beraberliğin sağlanması çok önemlidir. 1870'li yıllarda Doğu Türkistan kendi aralarındaki ihtilaf ve bölünmeler sebebi ile Çin tarafından işgal edilmiş ve o günkü tefrika bugün yaşanılanların bir bakıma sebebi olmuşken halen birliğin sağlanamaması ve bunun sonucu olarak; en azından bizim bildiğimiz kadarıyla beş adet "Sürgündeki Hükümetin Başbakanı" nasıl oluyor! Tarihten ibret alınmazsa tarih tekerrür eder. Biran önce birlik ve beraberlik sağlanmalıdır. Birlik beraberliği bozanları tarih affetmez. Kardeşlerimize karşı yapılan zulme kimse nemelazımcılık yapamaz. Ayrıca bir insan KENDİNİN YAPMADIĞI FEDAKARLIĞI BAŞKALARINDAN BEKLEYEMEZ.
Ümidimizi yitirmemeliyiz. Milletlerin tarihinde inkıtalar ve beklenmedik işler olabilir. Zafer buna dayanan ve mücadele edip çalışanların olmuştur.
Böyle devam ederse Çin'in dağılması mukadderdir. "Zulm ile abat olunmaz" Çin Doğu Türkistan müslüman Türk halkına yaptığı soykırımdan vaz geçmesi kendi geleceği ve dünyanın geleceğine ve barışa hizmet edecektir. Aksi halde dünyada huzur ve sükun sağlanamayacaktır.
Doğu Türkistan yalnız değildir. Türkiye ve Türk milleti de Türkiye'den ibaret değildir.
Ben inanıyorum ki silkinip ben üzerime düşeni yapmalıyım diyerek ayağa kalktığımızda zafer kendiliğinden gelecektir.
"Zafer inananlarındır ve zafer yakındır."
Vesselam..