Müdahale, ilk Yardım ve Kurtarma Aşaması
- Müdahale aşamasında görev alacak personelin belirlenmesi.
Halkın uyarılması ve güvenli yerlere tahliye edilmesi, barındırılması. Yerlerine biran önce geri döndürülmeleri hazırlıkları. Halkın sürekli bilgilendirilmesi, arama kurtarma çalışmaları, tıbbi yardım sağlanması, hasar tespiti ve bölge dışından talep edilecek yardımlar "müdahale" aşaması kapsamındaki çalışmaların önemli bir kısmını oluşturmaktadır.
Bu aşamada yapılan faaliyetler arasında:
Haber alma, iletişim ve ulaşım hizmetlerin sağlaması ve koordine edilmesi
Arama kurtarma çalışmaları
İlk Yardım
Teknik danışmanlık
Yaşam alanlarının iyileştirilmesi (alt yapı ihtiyaçları)
Afet sonrası kullanımı planlanmış sığınakların ya da merkezlerin yönetimi, halkın güvenli yerlere tahliye edilmesi
Geçici iskân
Gıda, giyinme, tıbbi ve yakacak gibi temel ihtiyaç malzemelerin belirli merkezlerde depolanması ve dağıtılması
Güvenlik ve çevre sağlığı ile ilgili önlemlerin alınması, hekimlik ve psikolojik destek hizmetlerin sunulması
Basın ve halkla ilişkiler Hasar tespiti, tehlikeli yıkıntıların ve enkazın kaldırılması, gibi faaliyetler ve çalışmalar sıralanabilir.
İyileştirme ve Yeniden Yapılandırma Aşaması
İyileştirme aşaması, yıkılan ve hasara uğrayan konutların yeniden inşası, kamusal hizmetlerin, ticaretin ve üretimin başlaması, altyapının yeniden inşa edilmesine yönelik kararların hızla alınması ve uygulanması çalışmalarını kapsar. İyileştirme, sadece afet sonrası enkazın kaldırılması, oluşan kirliliğin temizlenmesi ile sınırlı değildir. İyileştirme tüm insani ve fiziksel unsurların yeniden yapılandırılarak, afet öncesi durumlarına göre daha iyi bir düzeye getirilmesi için atılması gereken tüm adımları kapsayan uzun bir süreçtir.
Afet sonrası iyileştirme ve yeniden yapılanma aşaması, afete maruz kalmış yerin sadece fiziksel ve ekonomik olarak yeniden yapılanmasını içermiyor. Özellikle afet zedelerin uzun yıllar yaşadıkları yerlerden başka yerlere yerleşmek zorunda kalmalarının, o kişilerde birtakım sosyal ve psikolojik sorunlar oluşturduğu göz önünde bulundurulduğunda, afet yönetiminin bu aşaması aynı zamanda sosyal ve psikolojik açıdan yeniden yapılanmayı içeren geniş kapsamlı bir süreçtir.
Çünkü afetler öncelikle insanların bir yere olan fiziksel bağlılıklarının yıkımına yol açmaktadır Bu yerlerin yıkımı sonrası yer değiştirmek zorunda kalmaları ise yalnızca fiziksel çevreden kopmayı değil, aynı zamanda o ana kadar toplumsal düzeyde oluşmuş bütün sosyal bağların ve iletişimin de sona ermesi anlamına geliyor. Ayrıca afet sonrası eski çevreden geçici barınma yerlerine oradan da kalıcı konutlara geçiş süreci uzun bir zaman alabilmektedir. Afetzedelerin yer değiştirme sonrası süreçte yeni yerleştikleri yerlere sosyal ve çevresel açıdan bağlılık düzeylerinin oluşmadığı ya da uzun bir zaman aldığı görülmektedir. Sonuç olarak afet sonrası iyileştirme ve yeniden yapılanma çalışmalarının merkezinde kişinin insan olduğu için değerli varlık olduğu ve bu varlıksal yapısından dolayı insana yaraşır bir yaşam sürdürebilmesinin koşullarının bir an önce sağlanması gerektiği anlayışı yer almalıdır.
Afet öncesinde;
Meydana gelebilecek olaylardan toplumun en az zararla ve fiziksel kayıplarla kurtulabilmesi için gereken teknik, idari ve yasal tüm önlemleri olaylar olmadan önce almak, Mümkün olan hallerde olayları önlemek, mümkün olmayan hallerde ise kurtarma, ilk yardım ve iyileştirme çalışmalarının zamanında, hızlı, verimli ve etkili bir şekilde yapılmasını sağlamak, Afet zararlarının azaltılması çalışmalarını kalkınmanın her aşamasına dâhil etmek; böylelikle mevcut riskin artmasını önlemek ve sürdürülebilir bir kalkınma sağlamak, Toplumun her kesiminin olayların etkilerinden en az zararla kurtulabilmesi için gerekli bilgilerle donatılmasını sağlayacak eğitim programları uygulamak ve toplumda bir zarar azaltma kültürü oluşturmak.Afet sırasında;
Haber alma ve ulaşım olanaklarını tekrar sağlamak, Arama - kurtarma ve ilk yardım çalışmalarının başlatmak, Her türlü boşaltma ve tahliye işlerinin yapılması, insanların hasarlı konutlardan uzaklaştırılması ve bu konutların insanlara daha fazla zarar vermesini önlemek, Geçici iskân alanları oluşturarak insanların yiyecek, içecek, giyecek, yakacak teminini sağlamak, Her türlü güvenlik önlemini almak, Çevre sağlığı ile ilgili önlemler almak, Hasar tespiti çalışmalarını başlatmak, Yangınlar, patlamalar, bulaşıcı hastalıklar vb. ikincil afetleri önlemektir.Bu safhada yapılacak bütün faaliyetler, devletin tüm güç ve kaynaklarının en hızlı şekilde ve etkili yöntemlerle afet bölgesinde kullanılmasını amaçladığından çok iyi bir koordinasyonu gerektirmekte ve olağanüstü koşullarda uygulanması zorunluluğu, olağanüstü hazırlık, yetki ve sorumluluklara ihtiyaç duyulmaktadır.
Afet sonrasında;
Mümkün olan en fazla sayıdaki insanı kurtarmak ve sağlıklarına kavuşmalarını sağlamak, Afetlerin doğurabileceği ek tehlike ve risklerinden insan canını ve malını korumak, Afetten etkilenen toplulukların yaşamsal gereksinimlerini mümkün olan en kısa zamanda ve en akıcı yöntemlerle karşılamak ve hayatın bir an önce normal hale getirilmesini sağlamak, Afetin doğurabileceği ekonomik ve sosyal kayıpların en düşük düzeyde kalmasını veya yaraların bir an önce sarılmasını sağlamak, Afetten etkilenen topluluklar için güvenli ve gelişmiş yeni bir yaşam çevresi oluşturmak.Başka bir deyişle, “Çağdaş Afet Yönetimi” afetlerin önlenmesi ve zararlarının azaltılabilmesi için, afete yol açabilecek tehlike ve risklerin iyi bilinmesini, bu tehlike ve risklerin olaylar olmadan önce önlemlerinin alınması, en akılcı yol ve yöntemlerle ortadan kaldırılmasını veya yol açabilecekleri olumsuz etkilerin azaltılmasını gerektiren top yekûn bir mücadeledir. Bu mücadele içerisinde, en sade bireyden en yetkili makamlara kadar, herkese görev ve sorumluluk düşmektedir.
Yapılan her türlü çalışma, her şeyden önce insan hayatını kurtarmak içindir. Bu amaçla afet yönetimine dair yapılan çalışmaların bu üç aşamayı içine alan bütüncül bir yaklaşım içinde düşünülmesi ve ona göre önlemlerin alınması gerekmektedir.
Afet Potansiyel Risklerini Anlama
Türkiye, tarih boyunca çok sayıda büyük ölçekli depreme neden olan oldukça aktif bir Avrasya Jeolojik Plakası üzerinde yer almaktadır. Türkiye'nin mevcut resmi deprem tehlikesi imar haritasına dayanarak, toplam yüzey alanının% 92'si ve toplam nüfusun% 95'i değişen derecelerde sismik riskli bölgelerde bulunmaktadır; Sanayi merkezlerinin% 75'i maalesef bu deprem eğilimli bölgelerde yapılmıştır. Ayrıca, arazinin% 53'ü, nüfusun% 50'si ve sanayinin% 15'i her zaman şiddetli bir depremden sorumlu birinci ve ikinci derece riskli alanlarda bulunmaktadır. Tablo 1'de Türkiye'de nüfus, yüzey, yüzey alanı, büyük sanayi merkezleri ve risk altındaki barajlar gibi unsurlar sunulmaktadır.
Deprem Bölgesi
Nüfus (%)
Yüzey alanı (%)
Büyük Sanayi Merkezleri (%)
Barajlar (%)
I. riskli Kuşak
22
14.8
24.7
10.4
II. riskli Kuşak
39
28.4
48.8
20.8
III. riskli Kuşak
24
28.8
12.0
33.3
IV. riskli Kuşak
20
19.4
12.6
27.1
V. riskli Kuşak
5
8.6
1.7
8.4
Tablo 1. Başlıca risk bölgeleri ve Türkiye'nin toplam alanındaki yüzdesi (2009). (M E Baris: 1391).
Türkiye'nin Deprem Bölgesi Haritası (Mehmet Emin Baris, 2009: 1391).
Türkiye’nin yüzey alanının yaklaşık yarısının yüksek deprem riski altında olduğunu ve nüfusun yaklaşık yarısının en yüksek veya yüksek riskli bölgelerde yaşadığını bilinmektedir. Türkiye'nin uzun yazılı tarihi, son bin yıl içinde birçok yıkıcı depremin tanımlarını içermektedir. En erken deprem kayıtları M.Ö. 411 yılına dayanıyor. Türkiye'de Büyüklükleri olan 7.0 veya üstü 100'e yakın deprem oldu. Ayrıca M.S. 342'den bu yana 10.000'den fazla can kaybı olan 14 deprem meydana gelmiştir. Sonuç olarak Türkiye, deprem nedeniyle önemli can ve mal kaybı yaşayan ülkeler arasında üst sıralarda yer almaktadır. Geçen yüzyılda Türkiye'de meydana gelen 80 büyük deprem sonucunda 80.000'den fazla insan hayatını kaybetti. En önemli olaylar 17 Ağustos 1999 ve 12 Kasım 1999 tarihlerinde, sırasıyla 7.4 ve 7.2 büyüklüğündeki depremlerdi. Resmi verilere göre, depremler 18 373 ölüm ve 48 901 yaralanmaya neden oldu ve resmi rakamlara göre 311 693 konut birimi ve 46 538 iş birimi çöktü ya da sekiz şehir de dâhil olmak üzere yaklaşık ülkenin sanayi ve ekonomi merkezi 30.000 km2'lik bir alanda ağır hasar gördü.
DEPREMLERDE KORUNMA YÖNTEMİ
Arabadaysanız, kenara çekin ve durun. Park freninizi ayarlayın. Yataktaysanız, yüzünüzü aşağı çevirin ve başınızı ve boynunuzu bir yastıkla örtün. Dışarıdaysanız, binalardan uzak durun.
İçerideyseniz, kalın ve dışarı çıkmayın ve kapılardan kaçının.
1. ÇÖK
Nerede olursanız olun, ellerinize ve dizlerinize eğilin ve sağlam bir şeye tutun. Oturaklı bir tekerlekli sandalye veya yürüteç kullanıyorsanız, tekerleklerinizin kilitli olduğundan ve sallanma durana kadar yerlerinde kaldığından emin olun.
2. KAPAN
Başınızı ve boynunuzu kollarınızla kapatın. Yakınlarda sağlam bir masa veya masa varsa, yaşam üçgeni oluşturmak ve sığınmak için yanına sürünün. Yakınlarda sığınmak için yaşam üçgeni oluşturulacak korunaklı bir alan yoksa bir iç duvarın yanından (pencerelerden uzağa) sürünün. Yalnızca daha fazla moloz içeren bir alandan geçmeden daha iyi bir örtüye ulaşabilirseniz sarının. Hayati organları korumak için dizleriniz üzerinde durun veya eğilin.
3. TUTUN
Bir masanın yahut koltuğun yanında iseniz, bir elinizle tutunun ve hareket ederse hareket etmeye hazır olun. Oturursanız ve yere düşemezseniz öne doğru eğilin, başınızı kollarınızla örtün ve iki elinizle boynunuzu tutun. Sonra Güvende Kalın.
Uyarı işareti
Bir depremden sonra, binada hasar, sızan gaz ve su hatları veya devrilmiş elektrik hatları gibi ciddi tehlikeler olabilir. Artçı sarsıntıların bir depremin ana şokunu takip etmesini bekleyin. Artçı bir sarsıntı hissederseniz çök-kapan-tutuna hazır olun.
Hasarlı bir binadaysanız, dışarı çıkın ve hızla binadan uzaklaşın. Hasarlı binalara girmeyin. Kapana kısılırsanız ağzınızı, burnunuzu ve gözlerinizi tozdan koruyun. Kurtarıcıların sizi bulmasına yardımcı olmak için bağırmak yerine bir mesaj gönderin, boruya veya duvara vurun veya ıslık çalın. Yaralanma olup olmadığınızı kontrol edin ve eğitiminiz varsa başkalarına yardım edin. Yardım gelene kadar nasıl yardımcı olacağınızı öğrenin. Güvende olduğunuzda, acil durum bilgileri ve pille çalışan radyo, TV, sosyal medya veya cep telefonu metin uyarıları yoluyla talimatlar için yerel haber raporlarına dikkat edin. Telefon görüşmelerinden daha güvenilir olabilecek iletişim için metin mesajlarını kullanın. Temizlerken dikkatli olun. Uzun kollu gömlek, uzun pantolon, iş eldivenleri ve sağlam, kalın tabanlı ayakkabılar gibi koruyucu giysiler giyin. Deprem sonrası ağır yıkıntıları kendi başınıza çıkarmaya çalışmayın.
Mikdat Kadıoğlu (2006), “Afetler Konusunda Kamuoyunun Bilinçlendirilmesi ve Eğitimi” başlıklı çalışmasında benzer tavsiyelerde bulunur:
Binalarımızın yüzde olarak büyük bir kısmının yassı kadayıf gibi olmayacağı ve yapısal olmayan risklerden korunmanın evrensel olarak kabul edilen tek davranış şeklinin de (hedef küçültmeyi amaçlayan) “Çök-Kapan-Tutun” olduğunu dikkate almalıyız. Bu gün artık “Çök-Kapan-Tutun” öğretisi, ABD’deki FEMA (Federal Afet/Acil Durum Yönetim Merkezi), Red Cross (Kızıl Haç) ve NWS (Ulusal Meteoroloji Servisi) gibi afetlerle ilgili belli başlı 40 değişik kurum tarafından başta deprem, hortum, yıldırım olmak üzere birçok afetten korunmak için halka tavsiye edilmekte ve halka yoğun bir şekilde de öğretilmektedir. Deprem anında kendimizi nasıl koruyacağımızı bilmek önemlidir. Ailece, sınıfça veya çalışma arkadaşlarımızla deprem olunca ne yapacağımızın provalarını yaparsak deprem başladığında reflekslerimiz otomatik olarak bizi doğru davranışlarda bulunmaya yöneltecektir. Çök-Kapan-Tutun öğretisi, sadece çocuklar için değil; herkes için gereklidir. Deprem anında kendimizi nasıl koruyacağımızı bilmek önemlidir. Ailece, sınıfça veya çalışma arkadaşlarımızla deprem olunca ne yapacağımızın provalarını yaparsak deprem başladığında reflekslerimiz otomatik olarak bizi doğru davranışlarda bulunmaya yöneltecektir. Çök-Kapan-Tutun öğretisi, sadece çocuklar için değil; herkes için gereklidir. Bu nedenle, yetişkinlerin de mutlaka bu güvenlik hareketini öğrenip deprem anında doğru bir şekilde uygulaması gerekir. Hatta yetişkinler bu egzersizi yaparak çocuklara örnek olmak zorundadır. Öğretmen, vb. yetişkinlerin öncelikle kendilerini koruması çocukların afet sonrası bakımı için büyük önem taşımaktadır. Gerçek bir depremde insanların paniğe kapılmadan doğru hareket etme şansı, her Çök-Kapan-Tutun egzersizini çalışıldığında iki kat arttığı bilimsel olarak ispatlanmıştır.
İLK YARDIM
İlk yardım, “Sağlık Bakanlığı” “Temel İlkyardım Uygulamaları Eğitim Kitabı” ndaki tanıma göre; herhangi bir kaza veya yaşamı tehlikeye düşüren bir durumda, sağlık görevlilerinin yardımı sağlanıncaya kadar, hayatın kurtarılması ya da durumun kötüye gitmesini önleyebilmek amacı ile olay yerinde, tıbbi araç gereç aranmaksızın, mevcut araç ve gereçlerle yapılan ilaçsız uygulamalardır.
Acil tedavi nedir?
Acil tedavi ünitelerinde, hasta/yaralılara doktor ve sağlık personeli tarafından yapılan tıbbi müdahalelerdir.
İlkyardım ve acil tedavi arasındaki fark nedir?
Acil tedavi bu konuda ehliyetli kişilerce gerekli donanımla yapılan müdahale olmasına karşın, ilkyardım bu konuda eğitim almış herkesin olayın olduğu yerde bulabildiği malzemeleri kullanarak yaptığı hayat kurtarıcı müdahaledir. Bu yazımızda gönüllülerin eğitimi ile sağlanacak olan ilk yardım uygulamaları özet olarak anlatılacaktır.
İlk Yardım Eğitimi ise ihtiyaç duyulan, ilk yardım ve acil tıp üzerine uluslararası bir halk eğitimi programı ve insanlara mağdurlarsa ne yapacaklarını ve çeşitli arazi türlerinde arama ve kurtarma yapmanın doğru yollarını ve yapacakları diğer birçok teknik meseleyi öğreten programlardır. Güvenliklerini ve kurbanları kurtarma şanslarını artırmaları gerekir. Bununla bağlantılı olarak, uygun olanı kolayca erişilebilir kılmak için hükümet programları oluşturmaya acil ihtiyacı vardır. Deprem gibi doğal afetler sırasında kurtarma faaliyetlerini yürütmek için eğitimlere katılmış farkındalığı ve bilinç düzeyi yüksek gönüllülerin yardımına ihtiyaç vardır. Ayrıca, felaketlerin ardından gönüllülerinin katkı sağlayacağı yeni ortaya çıkan sosyal organizasyonlara daha fazla dikkat ve destek vermek için dünya çapında acil çalışmalara her geçen gün ihtiyaçlar artmaktadır. Acil durumlardaki eğitimli gönüllüler devlet kurumlarının çalışmalarına ek olarak katkı sağlamaktadırlar.
Afetlerde İlk Yardım ve Temel İlkeler
Doğal afetlerin başında gelen depremler ya da çok çeşitli yaralanmalar, tıbbi girişim ve ilk yardım uygulamalarının gerçekleştirilmesini gerekli kılmaktadır. Bu gibi durumlarda “ilk 60 dakika” içinde doğru ve etkili yöntemle yapılan ve “altın saat” olarak adlandırılan girişimler, yaralıların yaşamının kurtarılmasında birincil öneme sahiptir. Özellikle acil havayolu açılması ve solunum uygulaması gerektiren yaralılara uygulanacak girişimlerde ise bu süre, birkaç dakika ile sınırlıdır. Bu nedenle, sağlık bakım profesyonelleri dışında kalan toplumun büyük bir kısmının da ilk yardım konusunda bilgilendirilmesi önem taşımaktadır. Gerçekte her birey, bilgi ve yetenekleri doğrultusunda “Afetlerde İlk yardım Gönüllüsü”dür. İnsan yaşamını kurtarıcı rol üstlenirken önemli olan, yaşamın sonlanmasına ya da sakatlığa yol açmamaktır. Bu nedenle, ilk yardım temel ilke ve uygulamaları konusunda bilgi sahibi olmayan bireylerin, sağlık çalışanı olsun olmasın, herhangi bir girişimde bulunmaması yaşamsaldır.
İlkyardımın öncelikli amaçları nelerdir?Hayati tehlikenin ortadan kaldırılması,
Yaşamsal fonksiyonların sürdürülmesinin sağlanması,
Hasta/yaralının durumunun kötüleşmesinin önlenmesi,
İyileşmenin kolaylaştırılması.
Bu amaçlara ulaşırken hedef girişimler;
Havayolunu açmak ve rahat solunum yapılmasını sağlamak,
Kalp atımının olmadığı durumda, kalp masajı yapmak,
Kanamayı durdurmak,
Yaralının şoka girmesini önlemek,
Yaraları sarmak,
Kırık ve çıkıkları hareketsiz hâle getirmek,
Yaralıyı uygun pozisyona getirmek,
Beden sıcaklığını korumak,
Haberleşmeyi sağlayarak yaralının hızla sağlık kuruluşuna sevk edilmesini sağlamaktır.
(Yarın son bölüm)