Mehmet Emin Yurdakul, “Bırak Beni Haykırayım” adlı şiirinin bir bölümünde şöyle der:
Unutma ki şairleri haykırmayan bir millet,
Sevenleri toprak olmuş öksüz çocuk gibidir.
Sonra da şöyle devam eder:
Zaman ona kan damlayan dişlerini gösterir,
Bu zavallı sürü için ne merhamet ne hukuk;
Yalnız bir sert bakışlı göz, yalnız ağır bir yumruk!
“Şairleri haykırmayan bir millet, sevenleri toprak olmuş öksüz çocuk gibidir” de, çeşitli sebeplerle şairlerinin, yazarlarının “haykırdıklarını” okumayan milletler nedir?
İtiraf edelim ki düşünce değil inanç toplumuyuz.
Bunu değiştirmek için çıktığımız yolculuk her türlü engebeye, fırtınaya rağmen devam ediyor. İnanç deyince herkesin aklına “din” gelebilir ama ideolojiler de bizim gibi toplumlarda dine dönüşebiliyor.
Kanaatler ve düşünceler değişebilir ama inançlar değişmez.
“Önyargıları kırmak atom çekirdeğini parçalamaktan daha zordur.” demiş Einstein.
Bu da ayrı bir gerçek.
Bu noktada yukarıdaki soruya farklı bir boyut katalım.
Peki ya şairlerini, yazarlarını kendi kamplarının, klanlarının “tapulu varlığı” olarak görenler? Farklı cenahta ya da “bağlantısız” gördüklerini hiç okumamış olanlar?
En belirgin örnekler…
Türkçe’nin iki büyük şairi Nazım Hikmet komünist, Necip Fazıl siyasal İslamcı olmasaydı belki de hiç okunmayacaklardı, bilinmeyeceklerdi ya…
Orhan Kemal, Yaşar Kemal, Kemal Tahir, Aziz Nesin, Sabahattin Ali, Hüseyin Nihal Atsız, Arif Nihat Asya, Emine Işınsu, Cengiz Dağcı ve Türkçe’nin enginliğinde dolaşan niceleri…
Orası da ayrı bir durum.
Herhangi bir ideolojiye bağlı olmayanların durumları daha da acı…
Ziya Osman Saba, Munis Faik Ozansoy, Orhan Seyfi Orhon, Ahmet Muhip Dıranas ve yine niceleri…
Herkes kendi inançsal ve ideolojik gettolarında kendi putlarına tapınırken…
Türkiye’de kaç kişi “gönlünü Bingöl çobanlarına yayla yapan” Kemalettin Kamu’dan haberdar?
Attila İlhan… Ah Attila İlhan…
Sen hem sosyalizmden hem de Türk’ten yana düşünceler ortaya koy, ‘’Batılı ülkelerde işçiler, sosyalistler iktidara geçseler dahi durum değişmeyecektir. Onlar Doğulu halkları sömürmeye devam edeceklerdir” diyen Sultan Galiyev’i, “Cumhuriyet, Orta çağ güçlerinin köklerini kazımazsa, bu güçler ilk fırsatta emperyalizme dayanarak cumhuriyetle hesaplaşacaktır.” diyen Yusuf Akçura’yı anlat, poetikanda Türk’ün binlerce yıllık şiir sesinden bahset, ülkeye hâkim tüm inanç ve ideoloji kliklerine ciddi ve akılcı eleştiriler getir, laik, sosyal, hukuk devleti Türkiye Cumhuriyeti’nden kısaca ulus devletten yana ol. “Türkiye’de sağın da solun da Mustafa Kemal’e bakış açısı, nesnel gerçeklere, tarihsel verilere dayanmıyor, ‘kuyruk acılarına’ dayanıyor." de. Bu şartlarda bu kadar okunman, bilinmen bile mucize(!)
Peki Cemil Meriç?
“İzm’ler idraklerimize giydirilmiş deli gömlekleridir” dersen “Türkiye’de sağ ve sol aynı madalyonun iki farklı yüzüdür” diye eleştirirsen tabi ki İsa’ya da Musa’ya da yaranamazsın(!)
İroni yapsam da sonuç ortada…
Oktay Sinanoğlu vefatına kadar haykırmıştı.
“Türkçe giderse Türkiye gider!”
Ne olacağını ömrümüz oldukça göreceğiz.
Haftanın Notu:
22 yıl önce yazmıştım bu şiirimi… Sanıyorum ki halen uyumaya devam ediyoruz.
Ölüm Uykusu
Vatan duygum vardı benim; attılar.
“Yetmiş sent”e koca yurdu sattılar.
Hiçbir şey üretmeden bize “çağ atlattılar.”
Uyuduk, uyanmadık yıllarca uykumuzdan.
..
Borç alınır dışarıdan bağımsızlıkla ödenir,
Sömürgeye ne denirse bize artık o denir.
Çoluk çocuk, topluca yabancıya özenir,
Uyuduk, uyanmadık yıllarca uykumuzdan.
..
“Türk” demek ırkçılıkmış, başka dersen değilmiş!
“Ulus-devlet” kavramı hasıraltı edilmiş.
Milletin kültür ufku karanlığa gömülmüş,
Uyuduk, uyanmadık yıllarca uykumuzdan.
..
Üretim boş verildi, ticaret aşılandı.
Cumhuriyet düşmanı içerde yapılandı.
Basın-yayın, siyasetçi dışarı kapılandı,
Uyuduk, uyanmadık yıllarca uykumuzdan.
..
Tam bağımsız Türkiye, yüreklerde ukdedir.
Güç kendimizdeyken hep kahraman beklenir.
Memleketi gördükçe kalbimiz ateşlenir,
Uyuduk, uyanmadık yıllarca uykumuzdan.
..
Bütün bunlar “küresel kraliyet” icabı,
İyice azıp kudurdu, bilmediler hicabı.
Bozulur belki bir gün onların da hesabı,
Olur da uyanırsak mezarca uykumuzdan.