Bir Ramazan'ı daha yaşadık. Sonsuz şükürler olsun.
Ama hemen herkesin ağzından "ne çabuk geçti" sözlerini duymayanımız yoktur. Ama aslında "ne çabuk geçti" dediğimiz ömrümüzün ta kendisidir. Ömür işte böyle hızla geçiyor da maalesef gündelik telaş içinde idrak edemiyoruz!
Bayramlarımız vardı bizim!
Bayramlarımız vardı günler öncesinden mahalle fırınlarında çöreklerin pişirildiği.
Bayramlarımız vardı annelerimizin bayram ikramlıkları hazırlamak için nasıl da uykularından feragat edip sarmalar, helvalar, sulu köfteler pişirip hazırladıkları, kalan zamanlarında dip köşe temizlik yaptıkları.
Bayramlarımız vardı mahalledeki çocuklarla, akraba ve komşulara bayramlaşmaya gittiğimiz. Hele bayramlık ayakkabı alınmışsa nasıl da özenle sakınırdık sonra yere basmayacakmış gibi.
Bayramlarımız vardı büyüklerimizin başımızı okşadığı, bizden bahsederken gururlandığımız methiyeleri vardı! "Ooo maşallah yav tanıyamadım sen ne ara büyüdün? Kaça gidiyorsun bakalım? Aha buraya yazıyorum annesi aha bu çocuk var ya büyük adam olacak!" demeleri…Kulaklarımızda çınlar.
Onlar gittiler..
Allah rahmet eylesin
Bizler yaşlandık..
Ama demeden, hayıflanmadan yapamıyoruz!
"Yaşlılar hatıralarıyla, gençler hayalleri ile yaşarmış" dedikleri işte tam da bu olsa gerek! Yıllar önce yaşanılanlara özlem duymak, hatıraları hatırlamaktan büyük keyif almak.
Ya şimdi bayramlarımız!
Geçtiğimiz iki yılı evlerimizde adeta hapsedildiğimizi yok sayarsak, bu gün bayramlarımız nasıl! Çocuklarımız bizim bayramlarımızı bizim coşku ve heyecanımızı yaşayamıyorlar!
Nasıl yaşasınlar ki?
Emekli ve dar gelirli bırakın pazar market pahalılığını huzur buldukları yuvaları, kirada oturdukları evleri kira artışları karşısında adeta kendilerine zindan olmuşken. Hem nasıl bayram coşkusu yaşabiliriz ki!
Doğu Türkistan'da Müslüman kardeşlerimize namaz kılmak ramazan orucu tutmak yasakken.
Nasıl bayramımız olur ki?
Uygur Müslümanlarının çocukları ellerinden alınıp komünist olarak yetiştirilirken! Toplama kamplarında kadınların ırzına geçilirken. Erkekleri köle işçi yapılırken. Müslüman kardeşlerimize soykırım yapılırken,
Nasıl bayram yapabiliriz?
Arakan'da Müslümanlar yerlerinden yurtlarından kovulup açlığa sefalete terk edilirken! Yemen'de çocuklar yemek için ot bulamazken! Annesine "cennette yemek varsa anne o zaman ölelim" derken! Suriye'de enkaz altından çıkarılan çocuk müslümanlara hitaben sizi Allah'a şikayet edeceğim derken! Libya'da insanlar birbirine kırdırılırken! Filistin'de nerede Müslümanlar diyen çocukların feryadı arşı inletirken.
Bayram cokusunu nasıl yaşayabiliriz!
Söz bulamadım. Bu bayramda böyle oldu,
Sizlere müjdeler vermeyi ne çok isterdim!
Ama nasıl olacak ki! Evet olacak!
Silkindiğimiz, gücümüzün farkına vardığımız Müslümanın Müslümandan Türk'ün Türk’ten başka dostunun olmadığını anladığı, zulme rıza göstermediği, birlik ve beraberliğini, kardeşliğini pekiştirdiği, ülkelerimizin çağdaş teknoloji ile donandığı zaman, kalkındığı zaman. Ataleti üzerlerimizden attığımız zaman;
Doğu Türkistan'da, Yemen'de, Arakan'da, Afrika'da, Afganistan'da ve nerede mazlum varsa orada bayramlarımız bayram gibi kutlanacaktır.
Bayramımız kutlu olsun!
Vesselam..