Okula, işe gitmek, çalışmak, üretmek, özetle hayatın içinde olmak temel haklardandır.
Bunun da ötesinde…
İstediğiniz zaman kapıyı çekip çıkabileceğinizi bilmek, bir yere davet edildiğinizde mekânın erişilebilirliğini sorgulamadan, refakat edecek birini bulur muyum diye düşünmeden “geliyorum” diyebilmek ne büyük bir özgürlüktür.
Erişilebilirliğin önemini defalarca yazdık, yazmaya da devam edeceğiz.
Engellinin istediği zaman istediği yere gidebilmesi erişilebilirlik kadar önemli, hatta erişilebilirliğin içinde önemli bir konudur.
Türkiye’de nüfusun yaklaşık %6,9’u engelli. Bu vatandaşların birçoğu kişisel desteğe ihtiyaç duyan engel gruplarında yer almakta. Sosyal yapısı dahilinde bu destek engellinin aile bireyleri tarafından verilse de süreç her iki tarafı da yormakta ve gelecek kaygısı gibi negatif duygularla yıpratmaktadır.
Bu konuda üretilen çözümlerden biri bağımsız yaşamanın en önemli araçlarından olan “kişisel asistanlıktır.”
Kişisel asistanların yapacakları işler ve verecekleri hizmet, bireysel ihtiyaçları konusunda tecrübeli engellilerin bizzat kendileri tarafından belirlenir.
Bu hizmette engelliler, ihtiyaç duydukları desteği kimden ne şekilde ve ne sıklıkta alacaklarını kendileri seçer.
Günümüzde Türkiye’de engellilere sunulan bakım ve destek hizmetlerini içeren mevcut kısıtlı sistemde engelli kişilerin kendi ihtiyaçlarına göre hizmet almaları mümkün olmadığından verilen hizmetler, kişisel asistanlık kapsamına girmemektedir.
Çünkü kişisel asistanlıkta, engelliyle kişisel asistanın birebir kurdukları ilişki esastır.
Kimi aileler “Ben çocuğuma, kardeşime ya da anneme babama bakamıyor muyum? Aman canım ne gerek var?” diye düşüncelere kapılsa da bu konunun “bakmak” ile ilgisi olmadığı da bir gerçekliktir.
Bu noktada kişisel asistanlık ile bakıcı hizmeti arasındaki farkı da ortaya koymak gerek.
Kişisel asistanlar, genellikle engelli ve yaşlı hizmetlerinde onlara refakat eden, engelli ve yaşlının ihtiyaçlarını karşılayan kişilerdir. Yani asistanlar engelli ve yaşlının belirleyeceği alanlarda, onların istediği şekilde ve zamanda hizmet vermekteler.
Bakıcılık hizmetiyle en önemli farkı da burada…
Bakıcılık hizmetinde talep edilen hizmet ve zamanlarını genellikle bakan kişiler belirler. Mesela bir bebeğin mama, uyku saati gibi durumları bakıcı kişilerin belirlemesini örnekleyebiliriz.
Oysa asistanlıkta hizmetin zaman ve şeklini engelli ya da yaşlı belirliyor. Kişisel asistan sadece destek ve yardımcı oluyor.
Bu farkı ortaya koyduktan sonra devam edelim.
Türkiye’de bu hizmeti veren kimi özel kurumlar var.
Ama bunların ücretleri günümüzde ne yazık ki döviz üzerinden ve asgari ücretin çok üstünde tutarlarda olmakta. Bu tutarların ülkemizin ekonomik şartlarında karşılanması hayli güç.
Karşılansa dahi…
Kişisel asistanın o veya bu sebeple işi bırakmasıyla yeni birinin verilmesi arasında geçen zaman, engelliyi mağdur etmekte…
Peki çözüm? Oraya gelmeden şunları da ifade etmemiz gerek.
Bağımsız yaşamak, engelli bireylerin herkes kadar seçim imkânı ve kendi hayatları üzerinde kontrol sahibi olması gerekliliğini vurgulayan temel bir haktır.
Engelli bireylerin eğitim, istihdam, sağlık, sosyal ve kültürel hayata katılım, yasa önünde eşit tanınma gibi temel haklarından tam ve eşit bir şekilde faydalanabilmeleri, bağımsız yaşam hakkının gerektiği şekilde sunulmasıyla mümkündür.
Türkiye, BM Engelli Hakları Sözleşmesi’nin (EHS) imzacılarından olarak, bu hakkın gerekliliklerinin Türkiye’de sağlanacağı konusunda vatandaşlarına güvence vermiştir.
Bağımsız yaşam, engellinin ihtiyaç duyduğu desteği alarak kendi kararlarını vermesini ve bu kararları hayata geçirmesini sağlar.
Bu destek, kişisel bakımın sağlanması, market alışverişinin yapılması gibi fiziksel bir destek olabileceği gibi, erişilebilirlik düzenlemelerinin yapılması, engellinin otomobilinin kullanılması, gideceği yerde kendisine refakat edilmesi ve bağımsız hareketi sağlayan cihazların temin edilmesi gibi destekler de olabilir.
Hizmetin çeşitliliği kişisel ihtiyaçlarla belirlenir.
Bu arada ENG-KAD Engelli Kadın Derneği’nin bu konuda bir projesi olduğunu derneğin bir üyesi olan gazeteci ve hukukçu Elif Gamze Bozo’dan öğrendim.
Girişimleri için ENG-KAD’a, paylaştığı bilgiler için Elif Hanım’a çok teşekkür ediyorum.
Gelelim çözümün adımlarına.
Bağımsız hayatın gerçekleşebilmesi için gerekenler ENG-KAD Engelli Kadın Derneği’nin yayımladığı kitapçıkta detaylı olarak anlatılmış. Buradan göz atabilirsiniz.
Bunlarla birlikte…
Kişisel asistanlık hizmetinin sosyal hizmet şemsiyesi altında SGK tarafından karşılanması Hizmetin sistemsel bir süreklilik içerecek şekilde düzenlenmesi Bu ve benzeri hizmetler kapsamında hemşire ve / veya özel eğitim bölümü bitirmiş kişilerin işi küçümsemeden hak odaklı bir bakış açısıyla Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı tarafından istihdam edilmelerinin sağlanması Belirli hizmet alanlarında asker gibi, üniversite öğrencisi gibi farklı gruplardan istihdam şartlarıyla faydalanılması…gibi çözüm önerilerine de kulak kabartılması gerekiyor.
Son olarak…
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Anayasamızın 2.Maddesinde belirtildiği üzere sosyal devlet olduğunu ülkeyi yönetme iddiasındakilere bir defa daha hatırlatmak isterim.
Haftanın Notu:
10-16 Mayıs Engelliler Haftası… Engelliliğin kutlanacak bir şey olmadığı bilinciyle bu haftanın yönetenler açısından gösteri değil icraat, toplum içinse hak temelli farkındalık haftası olmasını diliyorum.
12 Mayıs Anneler Günü… Bu vesileyle başta kendi annem Rağbet Şirvan olmak üzere tüm annelerin anneler gününü kutluyor, sözleri bana, bestesi müzik öğretmeni Oya İlkbahar’a ait şarkıyı sizlerle paylaşıyorum. Buradan dinleyebilirsiniz!