Afganistan konusu nereden icabetti diyebilirsiniz. Ancak durum konuşulup yazılmaya değerdir. İki ayrı örnek ile meseleyi yazmak istedim. Kim görmezden gelirse gelsin kim elini ovuşturursa ovuştursun biz seyirci olamayız. Sorumluluklarımız var.
1993 Yılında Özbekistan Yazarlar Birliği’nin daveti ile Özbekistan'a gitmiştim. Dönemin sağlık bakanı bazı ziyaretler için araç tahsis etmiş yanımıza da refakat etmek üzere birisini görevlendirmişti. Görevlendirdiği şahıs benden yanımda Kur'an'ı Kerim olup olmadığını sordu, varsa kendisine hediye etmemi istedi maalesef yanımda Kur'an'ı Kerim olmadığı için talebini yerine getiremedim. Kendisine "Kur'an'ı Kerim okuyabiliyor musunuz?.." diye sordum çünkü komunist yönetimden geliyorlardı. "Hayır okuyamıyorum ancak bir hatıram var size anlatmak isterim" dedi ve anlatmaya başladı. Anlattıkları pek çok bakımdan ibretamiz olaylardı onun için sizinle paylaşmak istedim.
Özetle; "Afganistan savaşı sırasında ben tıp fakültesi son sınıf öğrencisi idim bizleri okullardan aldılar ve Afganistan'da Afganlılara karşı savaşa cepheye sürdüler. Bizim bölükte ve diğer bölüklerde Afganlara karşı savaşa sürülenlerin hemen hepsi Müslüman askerlerdi. Çoğu asker gibi ben de asker olmadığım halde üniversite son sınıftan alınıp cepheye sürüldüm. Sadece komutanlar Rus idiler. Biz Afganlara ateş etmiyorduk karavana atıyorduk. Afgan mücahitleri gece hareket ediyorlar insanların yürüyemeyeceği yerleri yol olarak kullanıyorlardı. Bir gün bir dağda tek başına kayaların üzerinden seke seke koşarak giden bir mücahit gördük komutan bütün bölüğe ateş emri verdi hepimiz mücahide doğru ateş ediyor ama vuramıyorduk sonra bir ara Mücahit yere birşey düşürdü ve arkasından Mücahit de vuruldu (şehit oldu). Yanına gittiğimizde yere düşenin kitap olduğunu içini açtığımızda ise kitabın Kur'an'ı Kerim olduğunu gördük ve orada şok olduk. Mücahidin yanında bir tüfeği birkaç kurşun bir de bir parça kuru ekmek vardı. O günden bu güne bir Kur'anı Kerim'im olsun istiyorum."
Hatıranın içinde ders, dersin içinde ders, ders içinde gene ibret var!
Afgan Müslümanlarına karşı Rusya'da yaşayan diğer müslümanlar savaştırılıyor bir taşla iki kuş vuruluyordu hangi taraftan ölürse ölsün ölen Müslüman oluyordu! Rusya kârda! Bugün Yemen'de, Libya'da ve diğer İslam coğrafyasında! Ölen müslüman öldüren Müslüman! Peki ahiret inancı hesap vermek inancı nerede kaldı bunlara birbirini öldürme emrini veren güya sözüm ona Müslüman devlet adamları?
Afganistan'da bugün geride kalan Afganlılar birbirlerini kırıp geçiriyor.
Afgan toprakları tıpkı Doğu Türkistan’da olduğu gibi yeraltı zenginlikleri açısından çok zengin. Allah bütün nimeti zenginliği vermiş üstünde yaşayan Afganlılar birbirlerini kırıyor; çocukları kerpiç elektriksiz susuz kurak yerlerde sefalet içinde yaşıyorlar.
1980’li yıllarda savaş sürecinde Afganistan'da cephe hattından komutan ya da görevliler gelir. Türk milleti ise hamiyetperverlik içinde Afganlıların İstiklal Savaşı'nda Türkiye'ye yaptığı yardımı unutmadan kadınlarımız, gelinlerimiz (bende yeni evlenmiştim benim eşim de bir bileziğini çıkarıp vermişti) kollarındaki bileziklerini çıkarıp vererek Afgan direnişine destek olmaya çalışırlardı. Afgan halkı Ruslara karşı cephede galip geldiler ancak ne var ki devlet yönetmeye, devletlerine karşı yapılacak hileli saldırılara karşı hazırlıklı olmadıkları, bilinçli olmadıkları için bugün geldikleri ortam bu. Açlık, sefalet ve birbirlerini yok etmek!
Azerbaycan toprakları Dağlık Karabağ Rusya'nın önderliğinde Ermenistan tarafından işgal edilirken daha önce yazdığım bir makalemde anlattığım gibi: o tarihlerdeki Azerbaycan Meclis Başkanı ve Milletvekilleri Vakfı Başkanı Vagıf Bey’in bana anlatması ile muttali olduğum bir durumdur. Erbakan Hoca’nın Avrupa Milli Görüş Teşkilatı vasıtası ile Bosna'ya, Çeçenistan'a Afganistan'a olduğu gibi Azerbaycan'a Erbakan'ın emri ile yapılan yardımların dışında maalesef Türkiye Azerbaycan'a destek olamadı. O günün yönetim anlayışını o günün Türkiye'sinin hangi etkilerle dış politika yürüttüğü irdelenmeli ve ibret alınmalıdır. Rusya'nın Ermenistan'a silah mühimmat ve siyasi destek verdiği ortamda Türkiye'nin ve diğer Türk ve Müslüman ülkelerin ilgisizliği sonucu binlerce Azerbaycanlı kardeşimiz hayatını kaybetti yurdundan yuvasından oldu.
Bugün Türkiye Azerbaycan'a gerekli desteği verdi arkasında çelik irade gösterdi ve semeresi görülmüş oldu. Azerbaycan toprakları kurtarıldı. Onunla da kalınmadı, Türkiye'nin duruşu dostlara umut ve güven verdi ayrıca dayanışmanın önemini de göstermiş oldu.
Demem o ki Türkiye liderlik önderlik yapmalı bunu sadece askeri dayanışma olarak değil, siyasi ve sosyal danışman olarak da yapmalı. Afganistan'daki durumun düzeltilmesi, Afrika'da bazı ülkelere yol göstererek içinde bulundukları çıkmazdan kurtulmaları, kurda kuşa yem olmamaları Türkiye'nin aktif rol alması ile mümkündür.
Türkiye'nin sorumlulukları vardır.
Türkiye'nin sorumluluklarını yerine getirme çabası Türkiye'yi güçlü kılar. Türkiye'nin önünü açar. Milli duruş, milli şuur bu demektir.
Vesselam..