Cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimlerinin ikisinden de yenilgiyle çıkan CHP’de genel merkez ile muhalifler arasındaki ayrışma, hafta sonu art arda yapılan iki toplantıda iyice gün yüzüne çıktı.
Kılıçdaroğlu’nun başkanlığında yapılan belediye başkanları toplantısı ile Parti Meclisi’nden dışarı yansıyanlar, partide iki kampın da belirgin bir şekilde biçimlendiğine işaret ediyor.
Kamuoyuna sızan ayrıntılara göre, Cumartesi günü Kılıçdaroğlu’nun belediye başkanlarına önümüzdeki dönemde izlenecek yol haritasına yönelik uyarılarda bulunduğu toplantıda, değişim konusu da açıldı.
İmamoğlu, bir mülakatında Zoom toplantısının etik olmadığını öne süren Kılıçdaroğlu’na "toplantının etik dışı olmadığı" yanıtını verdi.
İmamoğlu ayrıca değişimin olmaması durumunda yerel seçimleri kaybetme riskinin bulunduğunu belirtti.
Kılıçdaroğlu’nun ise “CHP’yi bilen ve bagajı olmayan birini getirin, hemen istifa ederim” dediği ileri sürülüyor.
PM’deki oylama neyi gösteriyor?
Pazar günü yapılan PM’de (Parti Meclisi) ise parti örgütlerinde görevden almalara karşı itirazlar gündemi oluşturdu.
Muş, Ağrı, Mardin, Kayseri il başkanları ile Beykoz ilçe başkanının görevden alınmalarına karşı yapılan itirazlar oylandı.
Ayrı ayrı oylanan her bir itirazın kabul edilmesi için 60 oydan en az 40’ı gerekiyordu.
Parti kaynaklarına göre, ret oyları 28 ile 35 arasında değişti.
Sonuç, PM üyelerinin yaklaşık yarısının genel merkezin karşısında konumlandığını ortaya koyuyor.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Eren Erdem ise Pazartesi günü yaptığı açıklamada, genel başkan adayı olması için kurultayda Kılıçdaroğlu’na teklif götüreceklerini söyledi.
Peki bu ortadaki ayrışma, CHP’deki güç mücadelesi açısından nasıl bir tabloya işaret ediyor?
BBC Türkçe’nin sorularını yanıtlayan siyaset bilimci Prof. Dr. Gülgün Erdoğan Tosun, toplantıları, “Parti Meclisi üyeleriyle en son Kılıçdaroğlu tarafından atanan MYK üyeleri arasında tam bir görüş birliği olmadığını gördük. Değişim taraftarlarının da parti içinde yeterince güçlü olmadığını ve bu görevden alınan il ve ilçe başkanlarının göreve iadelerinin gerçekleşmediğini de gördük” sözleriyle yorumluyor.
Prof. Dr. Tosun, değişim talebinin artık muhalif tabanda önemli bir ihtiyaç olduğunu savunuyor:
“Toplumdaki muhalif seçmende yabancılaşma ve moral kaybı var. Muhalefetin seçmen nezdindeki inandırıcılığının büyük ölçüde kaybolduğunu söyleyebiliriz. Değişimin kendisi neredeyse bir mecburiyet halini almıştır diyebilirim ama burada değişimin içeriğine dair, değişim talep eden kesimlerin de yeni bir hikaye yazması gerekiyor.”
CHP içindeki değişim tartışmalarında ise nasıl bir değişim istendiğinin açıklanmamasını ve sürecin tabana yayılmamasını eksiklik olarak görüyor Prof. Dr. Tosun:
“Zoom toplantılarını kendi aralarında yapıyorlar ama değişimin yönteminin ve içeriğinin ne olacağıyla ilgili net bir bilgi yok. Bu süreçte partinin siyasi kimliği de yenilenecek mi? Peki yeni bir lider gelecekse yeni lideri önceki liderden ayırıcı özelliği ne olacak?”
Kılıçdaroğlu, partisinin 13 Haziran’daki grup toplantısında, “Gemiyi limana sağlam götürmek yine kaptanın görevidir, kaptan olarak gemiyi limana sağlam götüreceğimi herkes bilsin” diye konuşmuştu.
Bu açıklamayı hatırlatan Prof. Dr. Tosun, “Değişim taraftarlarının da bu partiyi hangi limana götüreceği, o limanda nasıl bir CHP’nin bizi bekleyeceği konusunda toplumsal grupları işin içine dahil eden bir çalışma yapmaları gerektiğini düşünüyorum” diyor.
Prof. Dr. Tosun, partinin geniş toplumsal kesimlerle bir güven ilişkisi kurması gerektiğini savunuyor:
“CHP’nin üye oranlarıyla partinin aldığı oy oranlarını karşılaştırdığımız, Türkiye genelinde karşılaştırdığımız bir çalışmada elde ettiğimiz bulgulara göre, partinin üye yapısının nispeten zayıf olduğu il, ilçe ve bölgelerde partinin oy oranlarının da nispeten düşük olduğunu gördük. Partinin buradaki geniş toplum kesimleriyle güven ilişkisini yeniden inşa etmesi gerekiyor.”
Prof. Tosun bu tespitten sonra ekliyor: “Değişime öncülük yapan liderlerin kendi aralarında yapacakları görüşmeler tabii olacaktır. Ama benim kanaatimce hem üye hem delege hem de seçmen bazında katılımcılığı öne alan ve şeffaf yürütülen süreçlerle yeni bir hikâye yazmayı becerebilirlerse, bu değişimle ilgili talepler de CHP’yi belli bir yöne getirebilir.”
Prof. Dr. Tosun: ‘CHP’nin tarihi aynı genel başkanın yeniden seçilebildiğinin örnekleriyle dolu’
Prof. Dr. Tosun değişim tartışmaları konusunda önümüzdeki dönemde yaşanabilecekler ile ilgili ise, “CHP önümüze her gün yeni bir durum, yeni bir açıklamayla, yeni bir konu getiriyor” dedikten sonra ekliyor:
“Bu süreçte bizi nelerin beklediğini doğrusu şu anda tam olarak kestirmek zor. Ama büyük ihtimalle kurultayda delegelerin alacağı kararlar Genel Başkan’ın devam edip etmeyeceği yönünde belirleyici olacak gibi görünüyor.”
CHP’de mahalle delege seçimleri devam ediyor.
Partide, 5 Ağustos – 10 Eylül tarihleri arasında ilçe kongreleri, 16 Eylül – 15 Ekim arasında ise il kongrelerinin yapılması bekleniyor.
İl kongrelerinin bitiminin ardından Parti Meclisi’nin kararına bağlı olarak Büyük Kurultay yapılabilecek.
Prof. Dr. Tosun’a göre mevcut delege sisteminde çeşitli sorunlar var.
Bu sorunlara işaret ederek, “Bu sistemde parti üst yönetiminin yani merkezi yönetimin etkili olduğu bir sürecin yürüdüğünü söyleyebiliriz” diyen Prof. Dr. Tosun devam ediyor:
“Kurultay delegelerinin Sayın Kılıçdaroğlu'nu tekrar aday göstermesi halinde CHP’nin geçmiş tarihi bize, yeniden aynı genel başkanın seçilebildiğinin örnekleriyle dolu. Ama bu, genel merkezin manipülasyonuyla oluyor ya da yönlendirmesiyle oluyor diyemeyiz. Delege sistemiyle ilgili de yapmış olduğumuz özel bir çalışmada mevcut delege sisteminin bazı dezavantajlarını gösterdik. Bu sistemin, büyük şehirlerin delegeler içindeki temsiliyetiyle ilgili bazı zayıf noktaları var."
BBC News Türkçe