Dünya çapında yıllarca süren mücadelelerle kontrol altında tutulan kolera virüsü salgınları, iklim değişikliği ve yoksulluğun derinleştiği ülkelerde yeniden görülmeye başladı. Sel suları ve yoksullukla mücadele eden Pakistan ve Haiti, hala çatışmaların sürdüğü Suriye gibi ülkeler özellikle tehlike altında.
Dünya Sağlık Örgütünün (DSÖ) verilerine göre, 2017’den 2021’e kadar dünya genelinde kolera vakası görülen ülkelerin sayısı 20’nin altındayken sadece 2022 yılında 26 ülkede kolera salgını görüldü.
Yıllarca devam eden uluslararası mücadelelerle kontrol altına alınan kolera salgınlarının yeniden artmasının birincil nedeni ise iklim değişikliği.
İklim değişikliği sebebiyle sıklığı ve şiddeti giderek artan aşırı yağış, kuraklık, fırtına gibi afetlerin temiz suya erişimi olumsuz etkilemesi, salgınların en önemli tetikleyicisi.
Bunun yanı sıra yoksulluk ve çatışmalar da koleranın yayılmasına sebep olan faktörler arasında.
Aşırı yağışların ve buzul erimelerinin büyük sel felaketlerine yol açtığı Pakistan ve Haiti, iç çatışmaların sürdüğü Suriye ve komşu ülke Lübnan’daki salgın, diğer ülkelere göre daha büyük tehlike arz ediyor.
Haiti’de kolera, 25 Eylül’de başkent Port-au-Prince ve çevre kentlerde yeniden etkisini göstermeye başladı. Ülkede üç yıldır hiçbir kolera vakası kaydedilmemişti ve hükümet bu yılın sonunda hastalığı tamamen bitirmeyi hedefliyordu.
Yeşil Gazetenin haberine göre, DSÖ, 9 Ekim itibarıyla ülke genelinde 32 doğrulanmış ve 224 şüpheli kolera vakası olduğunu, şüpheli vakalardan 189’unun hastaneye kaldırıldığını ve şimdiye kadar 16 kişinin kolera nedeniyle yaşamını yitirdiğini açıkladı.
Vakaların büyük çoğunluğu ise 1 ila 9 yaş arasındaki çocuklar.
Öte yandan ülkede çok sayıda kişinin kolerayla mücadele araçlarına erişimi olmadığını belirten DSÖ, gerçek vaka sayısının hükümetin açıkladığından daha fazla olduğunu tahmin ediyor.
Salgının etkili olduğu birçok bölgede kontrolün çetelerin elinde olması nedeniyle güvenlik sorunu devam ederken bu bölgelerden alınan örnekler laboratuvar incelemesi yaparak doğrulanamıyor. Yoksulluk nedeniyle ülkedeki akaryakıt sorunu da sağlık çalışanlarının kolerayla aktif mücadelesini sekteye uğratıyor.
Pakistan’da sel felaketi kolera vakalarını artırabilir
Pakistan’da ise bu yıl kolera vakalarına en çok Sindh, Belucistan ve Punjab eyaletlerinde rastlandı.
Haziran ayından beri ülkenin üçte birini sular altında bırakan ve 1500’e yakın kişinin ölümüne neden olan sel sonrası, durgun sel sularının, koleranın yanı sıra sıtma ishal gibi diğer hastalıkların yayılması için de tehlike arz ettiği belirtilmişti.
En güneydeki eyalet, Sindh, aynı dönemin 30 yıllık ortalamasından yüzde 464 daha fazla yağış almıştı.
15 Ocak’tan 27 Mayıs’a kadar Sindh’de 234 vaka laboratuvarlarda doğrulanırken, Belucistan’da 31, Punjab’da 25 vaka görüldü.
Öte yandan ülke genelindeyerinden olmuş yüz binlerce insan hala kurulan kamplarda kalıyor ve açlık mücadelesi veriyor.
Lübnan’da ve Suriye’de on yıllardır görülen ilk vakalar
On yıldan fazla zamandır koleranın görülmediği Suriye’de deki çatışmalar, gıda güvensizliği ve kuraklığın etkisiyle geçen ay patlak veren kolera salgını, ülkenin 14 bölgesinde etkisini sürdürüyor.
DSÖ’nün verilerine göre, ülke genelinde yaklaşık 13 bin şüpheli kolera vakası bulunurken şimdiye kadar 60 kişi kolera virüsünden hayatını kaybetti.
Ülkede en çok Halep, Haseke, Deyrizor, Lazkiye, Şam ve Humus‘ta etki gösteren kolera, genellikle işlenmemiş kaynaklardan alınan sular ve kirli kaynaklardan sulanan sebzelerden yayılıyor.
Virüsün, sınır komşusu Lübnan‘a taşınmasıyla 5 Ekim’de ülkede 1993’ten bu yana ilk kez kolera vakası tespit edildi.
Lübnan Sağlık Bakanlığıverilerine göre, ülkedeki toplam kolera vakası 26’ya çıktı ve dün koleradan ilk can kaybı kayıtlara geçti.
27 milyon doz kolera aşısı yetmeyebilir
DSÖ, stoklarında bulunan 27 milyon doz kolera aşısının vakalardaki artışın önüne geçmekte yetersiz kalacağından endişe ediliyor.
Salgının etkili olduğu ülkelerin bir an önce test, virüs takibi ve hijyen imkanlarını ilerletmesi gerektiğini aktaran yetkililer, ilaç firmalarına kolera aşısı üretimini artırma çağrısında da bulunuyor.
Dünyada ilk olarak 19’uncu yüzyılın başlarında Hindistan’da ortaya çıkan virüs, kısa zamanda kıtalara yayılarak bugüne kadar milyonlarca insanın öldüğü salgınlara neden oldu.
Hastalık, yaygın aşılama ve temizlik önlemleri gibi sağlık mücadeleleriyle son yıllarda dünya genelinde büyük ölçüde kontrol alınmıştı.