Epifiz bezi, yaklaşık 100 mg ağırlığında. 6,35 mm genişliğinde, fiziksel olarak belki de vücudumuzun en küçük organıdır. Beynin içinde, omurga kordonunun tepesinde, boyunla başın birleştiği yerde bulunan, mercimek büyüklüğünde ve “üçüncü göz” olarak adlandırılan bir organdır.
Modern çağda bile bilim insanlarını sürekli şaşırtan ve sırları halen, tam olarak çözülememiş olan bu minik organın, tarih boyunca kadim medeniyetler tarafından da fark edildiği, hep ilgiyle izlenip araştırıldığı bilinmektedir.
Hiç ışık görmemesine rağmen ışığa karşı duyarlıdır.
Öfke, korku, cesaret, mutluluk, umursamazlık, acelecilik gibi, psikolojik, ruhsal, duygusal, davranışsal hallerden sorumludur. Ergenlik başlangıcında ve devam eden cinsel gelişim de çok önemli rol oynadığı keşfedilmiştir.
Kısaca bedenimizin ruhsal yanıyla ilgili, olumlu ya da olumsuz gelişmelerin pek çoğundan sorumlu organımızdır. Eğitim seviyemiz, dinlediğimiz müzik, seyrettiğimiz filimler, bulunduğumuz ortam, beslenme alışkanlıklarımız, aldığımız toksinler, işlerimizi kolaylaştırdığına inandığımız ürünler ve hayat tarzımız, epifiz bezini doğrudan etkilemektedir.
Araştırmacı bilim insanı Jennifer Luke, sodyum florür üzerine yaptığı araştırmalar sonucu Epifiz bezinin “Florid emici" özelliği olduğunu, filoridin epifiz bezinde kireçlenmeye neden olarak, fonksiyonlarını bozduğunu ve körelttiğini ortaya koymuştur.
Sodyum florür dışında bir çok toksik madeninde, özellikle günlük hayatımızda kullandığımız çeşme suyu, temizlik malzemeleri, deodorantlar parfümler, makyaj malzemeleri, diş macunları, kola gibi gazlı ya da şekerli içecekler, her türlü rafine gıda maddeleri, içerisinde ağır metaller bulunan derin deniz ürünleri, alkol, sigara, şeker ve tuz.. gibi bir çok maddenin de, epifiz bezinin kireçlenerek körelmesine neden olduğu bilinmektedir.
Epifiz bezinin körelmesinin ise, çocuklarda büyümenin yavaşlaması, ruh halimizin bozulması, sinirlilik, muhakeme kabiliyetimizin zayıflaması, verimsizlik, mutsuzluk, vurdum duymazlık, aptallaşma gibi sonuçlar doğuracağı bilinmelidir. Belki de bugün, Avrupa ve Amerika'da, seçimlere katılım oranının, %30 - 40' lar da oluşunun sebebi, seçmenlerin Epifiz bezinde meydana gelen hasar sonucu, insanların duyarsızlaşmalarındandır.