Nasıl hasta oluruz? Ya da işin püf noktası olan “Hastalık denen şey nedir” sorusunun cevabına geçmeden önce, organ ve sistemlerimizden bazılarını kısaca tanımaya devam edelim;

BÖBREKLER

Yaklaşık olarak, 120 ila 180 gram ağırlığında, uzunluğu 10 – 12 cm, genişliği 5 – 6 cm, kalınlığı 4 cm olan, çok karmaşık, çok önemli görevleri olan, omurganın hemen iki yanına yerleştirilmiş, (2 adet) hayati organlarımızdan biridir. İki böbreğimizin her birinde, 1.000.000 adet (glomerulus kılcalları, bowman kapsülleri ve toplama kanallarından oluşan) “nefron” vardır ve her bir nefron da, 20 ila 40 adet kılcal elek (süzgeç) bulunur.

Yani bir tek böbreğimizde bulunan kılcal süzgeç sayısı, yirmi ila kırk milyon civarındadır. İdrarın ayrışıp, yoğunlaştığı “tubulus” adı verilen borucukların, toplam uzunluğu 100 km. ve emilim yüzeyi 20 metre kare civarındadır. Günde ortalama 180 litre ( 80 yıllık bir ömürde 5.000.000 litre civarında) kan böbreklerimizde süzülür, buda demektir ki, vücudumuzdaki kan, her gün 30 ila 45 defa, tekrar tekrar temizlenir ve 1,5 litre civarında, zehirli atıklardan oluşan idrar dışarı atılır.

Kendi hatalarımız sonucu, toksinler, enfeksiyonlar, asitler gibi nedenlerle hücresel fonksiyon bozukluğuna sebep olup, çalışmasına engel olmamamız halinde, böbreklerimiz bir ömür boyu, hiç ara vermeden bu işlemlere kusursuz bir şekilde devam eder.

En üstün teknoloji ürünü diyaliz makinaları ise, ortalama 100 kg. (civarında) ağırlığında ve bir buzdolabı büyüklüğünde olmalarına rağmen, böbreklerimizin sessiz sedasız, bizi hiç rahatsız etmeden, hem daha detaylı, hem daha kaliteli, hem daha sağlıklı yaptığı kanımızı temizleme işini, çok daha düşük kalitede, daha düşük kapasitede, ağrılı, acılı ve riskli olarak yapabilmektedir.

İSKELET SİSTEMİ

Tüm vücudumuzu, dış etkenlere karşı koruyarak, taşıyan ve hareketini sağlayan iskelet sistemimiz, aynı zamanda iç organlarımızın ve (dolaşım sistemi, sinir sistemi, lenf sistemi gibi) çok karmaşık sistemlerden oluşan tüm bedenimizin, sorunsuz bir şekilde çalışabilmesi için gerekli ortamı sağlayan, çok özel yapıdaki kemiklerden oluşan bir sistemdir.

Bütün olarak mükemmel bir tasarıma sahip olmasının yanında, iskeletimizi oluşturan kemiklerde, tek tek, kusursuz bir tasarıma, işlevselliğe ve maksimum dayanıklılığa sahiptir.

Örneğin uyluk kemiğinin dikey durumda, bir ton ağırlığı kaldırabilecek kapasitesi vardır. Sırıkla yüksek atlama yapan bir atlet, yere inerken, kalça kemiğinin her bir santimetre karesine, 1400 kilo gram basınç biner. Kısaca sağlıklı olmaları halinde; “Kemiklerimiz, çelikten 3 kat, çimentodan 4 kat daha dayanıklıdır”.

HİPOTALAMUS

Hipotalamus beynin hemen alt bölümünde, beyin tabanına yerleşmiş, merkezi sinir sistemi içerisinde yer alan, ortalama bir fındık büyüklüğünde, yaklaşık 4 gram ağırlığında, çok önemsiz gibi görünen ancak inanılmaz işler yapan hayati bir organımızdır.

Beynin duyu merkezleri de dahil olmak üzere, vücudun her noktasından sinir sistemi ve hormonal sistem aracılığı ile hipotalamus'a istihbaratlar gelir. Sinirsel uyarıları hormonal uyarılara çevirebildiği gibi, hormonal uyarıları da sinirsel uyarılara dönüştürebilir. Yani insan vücudundaki sinir sistemi ile hormonal sistem arasında bir köprü gibidir.

Hipotalamus'a ulaşan istihbaratlar “Akıl almaz derecede çok kısa sürede” değerlendirilir, yorumlanır, alınması gereken tedbirler ve vücutta yapılması gereken değişikliklere karar verilir ve bu kararlar vücudumuzdaki ilgili hücrelere uygulattırılır.

Vücut ısısının gereken seviyelerde tutulması, kan basıncının düzenlenmesi, sıvı elektrolit dengesinin sağlanması, cinsel İstek, üreme, gebelik ve süt salgısının olabilmesi için gerekenleri tam zamanında yapmak, hafıza kontrolü, uyku düzeninin sağlanması, vücut ağırlığının kontrol edilmesi ve hayatımızı sürdürebilmemiz için temel nitelik taşıyan isteğimiz dışında çalışan ve görevlerini sürdüren, tüm iç organlarımız ve sistemlerimizin kontrol edildiği, otonom sinir sisteminin eşgüdüm merkezidir.

Yani trafik kazası ya da herhangi bir şekilde, omuriliğimizde meydana gelecek herhangi bir hasar sonucu, omuzlardan aşağısını kontrol eden tüm sinir sistemimiz çalışamayacak hale gelse bile, otonom sinir sistemimiz sayesinde tüm hayati organlarımız canlılığını sürdürmeye devam edecektir.

+60 santigrat derecelik Arabistan çölüne de gitsek, -50 santigrat dereceleri gören Sibirya bölgesine de gitsek, vücut ısımız, daima +37°C'de tutulur.

Duygu durumumuz, beyindeki bazı bölümler ve hipotalamusun da içinde bulunduğu, çok geniş ve karmaşık bir ağ tarafından belirlenir.

İştahın, açlık ya da tokluk hissinin kontrol edilmesi, hipotalamusta bulunan beslenme ve doyma merkezi vasıtasıyladır.

Kalp atışının kontrol edilerek, kan basıncının düzenlenmesi ve bu basınca göre damar çapının genişletilmesi ya da daraltılması için gerekli olan nitro oksit hormonunun salgılanması.

Su ihtiyacının takip edilerek, gerektiği zaman su içme isteği hissetmemiz, alınan su miktarının az yada çok olmasına göre, idrarla atılan su miktarının azaltılması yada çoğaltılması.

Özellikle savunma ve saldırma davranışlarıyla, cinsel duyguların kontrolü, hamilelik ve doğum sonrası süt üretiminin sağlanmasının, hipotalamus tarafından kontrol edildiği varsayılmaktadır.

Hipotalamus dışardan gelecek her türlü tehlikeye karşı, beynin çok iyi korunacak bir bölgesindedir ve kolay kolay zarar görecek konumda değildir. Ancak Beyni besleyen damarların tıkanması sonucu, yeterli kanın gelmemesi haricinde, “Tüm vücudumuzu etkileyen toksinlerin hipotalamus'a da zarar verebileceği” ihtimali göz ardı edilmemelidir.

HASTALIK DENİLEN ŞEY NEDİR?

Aklınıza gelebilecek tüm hastalıklar aynı sebeplerle, aynı şekilde ortaya çıkar. Bundan sonra anlatacaklarımın dikkatlice okunup iyi anlaşılması halinde, “Her hangi bir hastalıktan korkmamıza gerek olmadığını” hep birlikte göreceğiz.

Asıl yapmamız gereken şeyin, vücudumuzdaki değişiklikleri fark ederek, ya da verilen sinyalleri dikkate alarak, gerekli tedbirleri alıp, hayat veya beslenme tarzımızda yapmakta olduğumuz yanlışları düzeltmek olduğunu öğreneceğiz. Makalenin çok uzun ve sıkıcı olmaması, konuların daha iyi anlaşılması açısından, “Hastalık nedir” sorusunun cevabını haftaya bırakıyorum.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
Humye Senem 7 yıl önce

Bu yazıdan anladığım yüce Allah'ın ne kadar kusursuz yarattığı sizide
İnsanın zorla hasta etmesi kendini
Bu büyük emek ve çabamız için teşekkürler ümit bey

Avatar
Humye Senem 7 yıl önce

Bu yazıdan anladığım kadarıyla bizi ne kadar kusursuz yarattığı sizide dediğiniz gibi insanın kendini zorla hasta etmesi bu büyük emek ve çabanız için teşekkürler ümit bey

Avatar
Abdülkerim Kahraman 7 yıl önce

Yazı ilahi gücün insan üzerindeki mükemmelliğini göstermesi açısından fevkalade. Ancak ne yapmalıyız sorusunun cevabını merak ediyorlar. Herkesin anlayabileceği şekliyle.

Avatar
Neriman Karali 7 yıl önce

Bu yazınızın başın dan sonuna kadar haklısınız.
Allah razı olsun

Avatar
Abid K. 7 yıl önce

teşekkürler. iyi bir bilgi ve anlatım

Avatar
serpil özcan 7 yıl önce

hastalık denen illeti kolay anlaşılır bir dille anlattığınız için teşekkürler

Avatar
Fikret Çıtak 7 yıl önce

Yorum yaptım gelmiştir umarım, selamlar

Avatar
Hilal Ünver 7 yıl önce

Hastalıktan önce sağlığı anlatmak ve bunu organlarımızın muazzam işleyişlerini gözler önüne sererek farkettirmek...yazı bu yönüyle çok istifadeli olmuş