Neler oluyor.
Süratle kabuk değiştiriyoruz.
Sinan Ateş gibi bir Ülkücü şehit ediliyor ama ilgililerden çıt yok.
Olmaz denilen EYT mutlu bir sonuca bağlanıyor.
Zaman geçmiş yeni bir yıla giriyoruz.
Hızla bir sonuca doğru gidiyoruz.
Acaba bu sonu görebiliyor muyuz?
Karun’a bakıp anlayabilir miyiz?
Karun, Kur'an'a göre İsrailoğulları’ndan ve zenginliği sebebiyle şımaran birisidir.
Serveti "Biz ona, anahtarlarını (bile taşımanın) güçlü bir topluluğa ağır geleceği hazineler verdik" şeklinde tanımlanır.
Karun, Hazreti Musa -aleyhisselam-’ın kendisine öğrettiği simya ilmi neticesinde son derece zengin olmuştu. Gönlünü dünyevî ihtiras ve temayüllerden gereği gibi koruyamadığı için, bütün güzel ve nezih hasletlerini kaybetti.
Kendisine bu ilmi öğreten Musa'nın mucizelerine inanmaz, onu yalancılıkla ve sihirbazlıkla suçlar. Serveti için "Bunlar bana bendeki bilgi ve beceriden dolayı verilmiştir" der.
En sonunda Hz. Musa aleyhisselama hazırladığı bir iftira sonunu hızlandırmıştır.
Önceleri salih bir insan olan Karun, Allah’ın bir imtihan olarak ihsan ettiği nimetleri kendinden bilip şımarınca, dayanıp güvendiği hazineleriyle birlikte, son anında tövbe ettiği halde yerin dibine gömülerek helâk olmuş birisidir.
Atalar onun için “Son pişmanlık fayda vermez” der.
Karun hadisesi;
Dünyaya meyledenlere,
Kibir yüklenenlere,
Başkalarını hakir görenlere,
Kerameti kendinde bulanlara verilen en güzel ibret vesikasıdır.
Geldiği yeri unutup gideceği yeri unutanlara en güzel bir hatırlatmadır.
Sarayına ve saltanatına güvenenlerin akıbetini ortaya koymaktadır.
Bu kadar zenginliğe sahip olanların hiç ölmeyecekmiş gibi bir yaşama bürünenlerin görmesi gerektiği hazin bir tablodur.
Lakin yine de dünya malına meyledip hala ders almayanlar var.
Sanki Karun gibi kendileri kazanıyormuş gibi 15-20 yerden maaş alanlar var.
Oturduğu koltuktan güç alıp insanları hakir görenler var.
Makamın gücüyle insanlara iftira atanlar var.
Adaleti bir kenara bırakıp keyfi uygulamaları sürdürenler var.
Büyük dağlar neyse de küçük dağları ben yarattım diyenler var.
Bütün bu yaptıklarını unutup hala mutlu son bekleyenler var.
Bütün bunların sonucunda da bir seçim var.
Bu seçim ya bunları yutacak, ya da onların hakkını iade edecek.
Tıpkı toprağın Karun’u yuttuğu gibi.
EYT’de yaşa takılanlar düzeldi. Ancak geride ;
Asgari ücretlilerin geçim dertleri var,
Emeklilerin yaşam savaşı var,
Fetö damgasıyla mağdur olmuş insanlar var,
Haksız yere işinden ve canından olan insanlar var,
Daha da önemlisi “Beyt-ül Mal" dan zimmetine geçirenler var.
Bunların hesabının sorulacağı bir gün ve bir soracak olan var.
Bulunan doğalgazlar,
Refah seviyesini yükselttik telkinleri,
Güzel bir gelecek vaatleri,
İnsanların size yönelmeleriyle olmayacak.
Sizin sevabınız ve günahınızla tartılacak.
Eğer işlerinizde samimiyseniz,
Allah için yapılan işlerden eminseniz,
İçinizdeki imanınızdan bir kuşkunuz yok ise,
Mesele yok, imtihanı geçmişiniz demektir.
Ancak;
Kibir,
İftira,
Yalan,
Şımarıklık halleri yüklüyseniz,
Sizi kibirlendiren bir düşünceniz var ise,
Yaptıklarınızdan dolayı içinizde bir kuşkunuz var ise
Gelecekte yaşanan bir korkunuz var ise,
Oturduğunuz makamdan kaynaklanan bir şımarıklığınız var ise,
Ne oturduğunuz koltuklar,
Ne dilinizdeki söylemler,
Ne de etrafınızda ki avane sizi koruyamayacaktır.
Emin olun bu seçim sizi yutacaktır.
Yaradan;
“Karun, Musa’nın kavminden idi. Fakat onlara karşı azgınlık etmişti. Biz ona öyle hazîneler vermiştik ki, anahtarlarını güçlü-kuvvetli bir topluluk zor taşırdı. Kavmi ona şöyle demişti: Şımarma! Bil ki Allâh, şımaranları sevmez.” (el-Kasas, 76) buyuruyor.
Şimdi kendinizi bu ayete göre mukayese edin.
Farkınız ve benzerliğiniz neymiş kendiniz tayin edin.
Harun gibi gelip Harun gibi mi kaldınız,
Harun gibi gelip Karun mu olup çıktınız!
Bekleyip göreceğiz.