Türkiye’de gündem o kadar yoğun, çeşitli ve değişken ki, yazı günüm yaklaştığında zaman zaman hangi konuyu yazacağıma karar vermekte zorlanıyorum.
Neler yok ki gündemde…
Tek adamın isteğine uyan Merkez Bankası’nın, faiz oranını art arda indirmesi, bunun sonucu olarak döviz kuru ve fiyatların fırlaması, bazı ürünlere kota uygulanması, yaşanan ekonomik sıkıntılar nedeniyle seçmenin AKP’den uzaklaşmaya başlaması, böyle olunca da bir sonraki Cumhurbaşkanı seçiminde yüzde 50+1 oranını yakalayamamanın yarattığı sıkıntıyı aşma çabaları…
Diyanet İşleri Başkanı ile aynı zihniyetteki ‘efrad’ının Atatürk ve laiklik aleyhine söylemleri, ekonomik sıkıntıyla dini referansla (nas) mücadele, 6 partiden ekonomi hamlesi, soldaki partilerin üçüncü ittifakı kurma görüşmelerine başlaması, muhalefetin erken seçim talepleri, Sayıştay Raporlarıyla ortaya çıkan yolsuzluklar, usulsüzlükler, iklim krizi, kuraklık, dış politikadaki zikzaklar, AİHM kararlarını takmama, kadın cinayetleri v.s. v.s.
Kısacası dert bir değil elvan elvan…
Elvan deyince de, topun ağzında olduğu yazılıp-çizilen Maliye ve Hazine Bakanı Lütfi Elvan aklıma geldi bir anda.
BEN HASAN PULUR’UN YANINDA PULUM
Neyse, biz konumuza dönelim.
Bursa Arena E-Gazete’nin (www.bursaarena.com.tr) imtiyaz sahibi sayın Hüsamettin Taşdemir, benim yazı üslûbumu Türk Basınının duayen ismi, gazeteci-yazar Hasan Pulur’unkine benzetiyor. Ben ise Hasan Pulur ustamın yazılarındaki tek bir satırın kırıntısı bile olmadığım kanısındayım.
Madem konu merhum Hasan Pulur’dan açıldı, 29 Kasım 2015 tarihinde (83 yaşında) hayata gözlerini yuman büyük ustanın, ölümünden 6 ay önce (Mayıs ayında) kaleme aldığı, günümüze de ışık tutan bazı yazılarından alıntılar yapmak istiyorum.
YİYİN EFENDİLER YİYİN
6 Mayıs 2015
Geçen gün birkaç arkadaş bir sohbetin içindeydik.
Daha doğrusu, geyik muhabbeti yapıyorduk.
Birisi okuryazar takımının çoğunlukla muhalif olmasına rağmen pek fazla bir şey öğretmediğini söylüyordu.
Acaba doğru muydu?
Nef-i’den başlayıp bütün mizah yazarları ve heccavları bunlardan değil miydi?
Hatta Şair Eşref gibi olanları varsa da kime ait olduğu bilinmeyen “Laedri” diye adlandırılan hicivleri.
Mesela Namdar Rahmi Karatay gibi!
“Geçti Bor’un pazarı, sür eşeğini Niğde’ye” diyen hicavları!
Biri dayanamadı, “Haksızlık ediyorsun” dedi.
Tevfik Fikret’in “Han-ı Yağma” diye başlayan şiirini örnek gösterdi.
Türkiye’de bazı kesimler Şair Eşref’ten Tevfik Fikret’ten pek hoşlanmazlar.
Çünkü Tevfik Fikret Türk toplumunu bunlar gibi düşünmez.
A. Kadir, Tevfik Fikret’in şiirlerini günün diline uygulamıştır.
Hele “Yağma Sofrası”...
Şiir şöyle başlar:
“Bu sofracık, efendiler halkımızın varı yoğu hayatı,
Kan ağlayan, can çekişen halkımızın.
Bekler sizi efendiler, önünüzde titrer durur.
Ama sakın çekinmeyin yiyin, yutun, şapır şupur,
Yiyin efendiler yiyin, bu iştah veren sofra sizin.
Doyuncaya, tıksırıncaya, patlayıncaya kadar yiyin.
..
Verir bu fukara memleket nesi var,
nesi yok hepsini.
Verir canını, malını, umudunu, düşünü.
Rahatını, sağlığını, içinin bütün ateşini!
Haydi, yuvarlayın düşünmeyin haram mıdır,
helal mi?
Yiyin efendiler yiyin, bu iştah veren sofra sizin.”
Tevfik Fikret pişman edilmiş bir Osmanlı şairidir.
İttihatçılarla arası bozulmuştur.
Onu aldatmışlardır.
Üstelik ümmetçiler de İslamcı olarak Tevfik Fikret’e karşıdırlar.
Onun için Amerikan kolejinde hocalık yapması katiyen affedilemez.
Tevfik Fikret’in kolu kanadı kırılmıştır.
Şöyle der:
“Bu harmanın sonu gelir, kapıştırın giderayak!
Yarın sönmüş bakarsınız, bugün çıtırdayan ocak.
Hazır mideler sağlam, hazır mideler sıcak.
Atıştırın, tıkıştırın, kapış kapış, çanak çanak.
Yiyin efendiler yiyin, bu haykıran sofra sizin.
Doyuncaya, kusuncaya, çatlayıncaya kadar yiyin.”
***
TEVFİK FİKRET
23 Mayıs 2015
Meğer Tevfik Fikret’i anan, hatırlayan varmış.
Bize lisede okutmuşlardı diyen meğer ne kadar insan varmış.
Hele “Han-ı Yağma” (Yağma Sofrası) şiiri:
Şiir 1912 yılında yazılmış, bu günün diline A. Kadir çevirmiş.
Tevfik Fikret düşünce ve ideallerinden dolayı hep hayal kırıklığına uğramıştır:
“Bir devr-i şeamet, yine çiğnendi yeminler;
Çiğnendi, yazık, milletin ümmid-i bülendi!
Kanun diye topraklara sürtündü cebinler;
Kanun diye, kanun diye kanun tepelendi..”
***
Tevfik Fikret ne umutlarla bugünleri beklemiştir:
“Ey halkıma bir şamar gibi inen paslı yasak!
Ey kanuna saygıyı tepen kara zulüm!
Halkı ve kanunu kutsal tanıyan her yürek
Yarın seni yerin dibine soka soka anacak.
Düşsün, zorbalık için, sana eğilen başlar birer birer!
Kopsun, seni bir hak diye alkışlayan eller!”
***
BİR TELEVİZYON ANISI
24 Mayıs 2015
Perşembe gecesi televizyonda Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Mehmet Barlas’ın ikili muhabbetini seyrederken bayağı sevindik.
Ne Sayın Cumhurbaşkanı’nın onu bunu azarlayışı kalmış ne de Mehmet Barlas’ın donuk hali.
Belli ki birbirlerinin muhabbetinden pek memnunlar.
Yine bir basın muhabbeti sonuydu.
Herkes birbiriyle vedalaşıyordu.
Tayyip Erdoğan o günlerde başbakandı, birden Mehmet Barlas veda ederken, Erdoğan’dan şakacıktan bir makas alıverdi.
İçimizden “İşte şimdi yandın Mehmet Barlas, yandın!” diyorduk.
Meğer yanılmışız, Kasımpaşalı Tayyip Erdoğan böyle şakalardan da pek hoşlanırmış.
Mehmet Barlas’la muhabbetine hâlâ devam ettiğine göre...
(BENİM HATIRLADIĞIM KADARIYLA MAKAS ALMA OLAYINDAN ÖNCE YA DA SONRAKİ BİR TARİHTE DE ERDOĞAN’IN İKİ YANAĞINI AVUÇLAYIP SEVGİ GÖSTERİSİNDE BULUNAN MEHMET BARLAS, GÜNÜMÜZDE SABAH GAZETESİNDE YAYINLANAN BAŞYAZISINDA ‘CHP’NİN KAPATILMASI’NDAN SÖZ EDİNCE ELEŞTİRİ VE TARTIŞMALARIN ODAĞI OLDU)
---
İYİ HAFTALAR..
remzidilan-48@hotmail.com