Doğduğumuz andan itibaren bir sürü anı biriktiririz.
Bebeklik ve çocukluk devrelerimizi hatırlayamayız belki, fakat onları da ailemizden dinleriz yeri geldiğinde..
Çoğu zaman, anılarımızı oluşturan başta aile bireylerimize, arkadaş ve akrabalarımıza teşekkür etmeyi isteyip de belki o an aklımıza gelmediği için unuttuklarımız olmuştur..
Bizleri dünyaya getiren anne, babamıza,
Hayat boyu güzel anılar paylaştığımız kardeşlerimize,
Dede ve büyükannemize
Ve bu anıların birer parçası olan herkese teşekkürler..
Çoğu anımızı gülümseyerek, bazılarını da duygulanarak hatırlarız..
Sevgili babamı kaybetmeden önce kendisine defalarca teşekkür etmiştim.
Son rahatsızlığında da kendisini bir daha göremiyeceğimi hissetmişcesine kulağına fısıldadım;
- Annem, kardeşlerim ve ben senden hep hoşnuttuk.. Bizlere her zaman sevgili saygılı davrandın. Annemle birlikte bizleri hayata güzel hazırladınız.. Doğru davranmayı, namuslu ve dürüst insan olmayı.. Haklara saygı duymayı.. Hedefimizi belirleyip o doğrultuda ilerlemeyi.. Okuyup hayata kazandırılmayı.. Sevip, saymayı.. Ve bir sürü güzellikleri sizler öğrettiniz kardeşlerim ve bana..
Kimseye bizleri muhtaç etmeniz.. Okumaya teşvik edip, meslek sahibi olmayı hedef gösterdiniz..
Bugüne kadar olan herşey için sizlere teşekkür ederim, BABAM, ANNEM.. Teşekkürler ederim..
Sizleri seviyorum..
Bunun için de diyorum ki; "Zaman varken minnet duyduklarımıza teşekkür ve iyi niyet duygularımızı söyleyelim.. Yarın çok geç olabilir.." Hiç birşey deyilse de onlara; "Seni seviyorum.." diyebilelim.
Ben, babamın yokluğuna yaşadığım sürece alışamıyacağım sanki ve O'nu asla unutmayacağım. Fakat, en azından sağlığında, onu sevdiğimi ve bizler için yaptıklarına teşekkür fırsatı buldum ve tabiri caizse helalleştim.. Bu birazcık da olsa yüreğime ferahlık veriyor.
Evet... Seni seviyorum Babacığım, hep de sevip, saygıyla yad edeceğim.
Yaşanmışlıklar içerisinde her olay mutlaka ki bizlere çok şey katıyor.
Bir de minik bir anekdot paylaşmak isterim;
Bursa Arena Gazetemizin ilk tanışma ve tanıtım etkinliği için Bursa'ya gitmiştim, plaketimi almak üzere.. Gazetemizin kurucusu, sahibi Hüsamettin Taşdemir beyin güzel organizasyonu muhteşemdi. Bana eşlik eden kardeşlerim Sibel ve Bülent ile törenin yapıldığı kültür merkezine gittik.
Tören başlayana dek geçen sürede bizlere muhteşem evsahipliği yaptılar. Bursa'da ikamet eden, gazetemiz de yazan, bir yerde ev sahibi sayılan kalem arkadaşlarımız.. Sağolsunlar..
Tarihi Kültür Merkezi'nin geleneği imiş; adına "Osmanlı Çayı" dedikleri ve Bursa'ya özel olan bir "şifa içeceği" ikram ettiler.. İçinde 40 çeşit baharat ile organik bal karışımı ılık bir bitki çayı, harika idi.. İlk kez tadıyordum böyle bir içeceği.. Ancak birden boğazıma gıcık yaptı ve tören boyu öksürdüm. Elimde su şişesi yudum yudum içerek gidermeye çalıştımsa da, akşama kadar sürdü..
Oysa ki plaketimi alırken mini bir konuşmayla; gazetemiz kurucusu Hüsamettin Taşdemir beye; bana bu fırsatı verip Bursa Arena'da yazmamı teklif ettiği; ayrıca bir başarı plaketiyle birlikte misafirperverliği için teşekkür edecektim.. Sürekli öksürmekten fırsat bulamadım. Sahne ve kürsüye çıkan herkes konuştu, ben ise sürekli öksürüyordum.. Ne yapsam nafile.. Ve günler aylar geçti üzerinden, unutulmuyor işte..
İyi dilek ve temennilerimiz rotar yapmış olsa da; hiç birşey geç değil, zamanı varken her an fırsattır; "Teşekkürler Hüsamettin bey... Hiç de geç değil, o gün de teşekkür ediyordum, bugün de.."
Bu haftaki sohbetimiz de böyle olsun..
Sevgiyle kalın, Hoşcakalın.
Ne güzel cümleler ne ulvi duygular ve terbiye donanımı.. Tebrik ederim.