Mersin Bozyazı'daki Karaisalı ve Tekedüz mahallelerinde mermer ocağı projesine verilen 'ÇED gerekli değildir' raporuna karşı açılan davada mahkeme, mermer ocağının muz seralarına, bahçelere, zeytinliklere ve su kaynaklarına vereceği zarara dikkat çekerek yürütmeyi durdurma kararı verdi.
Mersin Valiliği, Bozyazı ilçesi Karaisalı ve Tekedüz mahallelerinde mermer ocağı açmak isteyen Natürelmar Madencilik şirketinin başvurusu üzerine ‘Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) gerekli değildir’ raporu vermişti. Yöre halkının, Ziraat Odasının ve çevre derneklerinin açtığı davaya bakan Mersin 2. İdare Mahkemesi, mermer ocağının muz seralarına, bahçelere, zeytinliklere ve su kaynaklarına vereceği zarara dikkat çekti ve yürütmeyi durdurma kararı verdi.
Mersin Çevre ve Doğa Derneği, Anamur-Bozyazı Ziraat Odası ve yöre halkının valilik kararına karşı açtığı davaya bakan Mersin 2. İdare Mahkemesi, bilirkişi heyeti görevlendirdi.
Sahada inceleme yapan bilirkişi heyeti, proje alanı ve çevresinde 20-50 metre uzaklıklardan başlamak üzere, 500 metre yarıçaplı bir daire içinde kalan kesimlerde ve daha uzak olan mesafelerde yoğun sera yapıları olduğunu, seralarda daha çok muz ve ejder meyvesi ile yöreye özgü sebzeler yetiştirildiğini, açık alanlarda da tarla ve bahçe tarımı yapılan parseller olduğunu belirledi.
Bilirkişi seralara ve bahçelere dikkat çekti
Bilirkişi heyeti raporunda, “Gaz ve toz çıkaran madencilik faaliyetlerinin özellikle sera yapılarında örtü malzemesi üzerine çökerek seraya güneş ışınlarının girmesini engelleyeceği; ayrıca, sera örtü malzemesinin ışık geçirimliliği azalması yanında, yetiştirilen bitkiler üzerine tozların çökeleceği ve özellikle çiçeklenme ve döllenme döneminde bu tozların verimi olumsuz yönde etkileyeceği; bu nedenle de serada yetiştirilen bitkilerin verim ve kalitelerinin olumsuz yönde etkileneceği” görüşüne yer verdi.
‘Çiftçinin üretimine zarar verir’
Bilirkişi raporunda, yörede yapılacak madencilik faaliyetinin ekonomik kayıplara sebebiyet vermesinin kaçınılmaz olacağı vurgulanarak “Mermer madeni ocağının faaliyete geçmesiyle birlikte açık alandaki tarımsal faaliyetlerin meydana gelecek toz ve gazlardan etkileneceği, verim ve kalitenin olumsuz yönde etkileneceği, dolayısıyla davaya konu faaliyetin geçimlerini tarımdan sağlayan yöredeki çiftçilere telafisi mümkün olmayan zararlar vereceği, dava dosyasında ise bu tür risklere değinilmediği” kaydedildi.
Bilirkişi heyeti, madencilik şirketinin ÇED başvurusu dosyasında tarım, hayvancılık ve arıcılık alanlarında oluşabilecek etkilerin yeterince incelenmediğini vurguladı.
Raporda ayrıca, proje sahasına 30 metre mesafeden başlamak üzere alanda çok sayıda aşılı ve mahsuldar zeytinlik olduğu kaydedildi.
‘Madenin zeytinlikleri etkilememesi mümkün değil’
Raporda, “Heyetimizce tespit edilebilen zeytinliklerin geniş alanları kapladığı, davaya konu madencilik faaliyeti sonucunda ortaya çıkacak toz ve gazların söz konusu zeytinliklere kesinlikle zarar vereceği; zira, zeytinliklerle kaplı maden arama sahalarında ve zeytinlik alanlarına çok yakın maden işletmesinde zeytinliklere zarar vermeden, toz ve duman çıkarmadan faliyette bulunulması, madencilik faaliyetinin tekniğine, dolayısıyla, hayatın olağan akışına aykırı olduğu” görüşü vurgulandı.
Bilirkişi raporunda ayrıca yörede yapılacak mermer madenciliği faaliyetinin su kuyularına, ormanlık alanlara zarar vereceği de vurgulandı.
‘Telafisi güç zararlar doğurur’
Bilirkişi raporunu dikkate alan Mersin 2. İdare Mahkemesi, söz konusu alanda mermer ocağı için ‘ÇED gerekli değildir’ raporu verilmesinin hukuka uygun olmadığı yönünde görüş belirtti ve yürütmenin durdurulması yönünde hüküm kurdu.
Mahkeme, karar yazısında yürütmenin durdurulması kararını şöyle gerekçelendirdi: “Öte yandan, dava konusu işlemin hukuka aykırılığı saptandıktan sonra hukuk aleminde varlığını sürdürmesi, tüm işlem ve eylemlerinin hukuka uygun olduğu karinesine dayanan hukuk devleti ilkesine aykırı bir durum yaratacağından ve işlemin yürütülmesi durumunda dava konusu alanda madencilik faaliyetlerine başlanılacağından, anılan işlemin uygulanması halinde telafisi güç zararlar doğabileceği açıktır. Açıklanan nedenlerle; hukuka aykırılığı açık olan dava konusu işlemin, uygulanması halinde telafisi güç zararlar doğabileceğinden 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 27. maddesi uyarınca teminat alınmaksızın yürütmesinin durdurulmasına, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 20/A-2,e maddesi uyarınca itiraz yolu kapalı olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.”
‘Yaşam alanları için mücadele eden bölge halkını memnun etti’
Yeşil Gazete'de yer alan habere göre, yöre halkının avukatı Seyda Afyoncu, “Açtığımız davada Valiliğin verdiği ‘ÇED Gerekli Değildir’ kararının durdurulmasına karar verildi. Bu karar yaşam alanları için mücadele eden bölge halkını memnun etti, şirket artık sahaya giremeyecek. Bu kesin bir karar, itiraz yok. Davanın da benzer şekilde sonuçlanması bekleniyor” dedi.