Bodrum’da şikayetler giderek artıyor.Sorunları bilen de konuşuyor,bilmeyen de… Ama sonuçta herkes çözüm bekliyor.
Kent yönetiminden memnun olanların sesleri biraz cılız çıkıyor. Şikayetçiler ise güçlü bir koro halinde seslerini üst perdeden hayli yükseltiyorlar. Haksız da sayılmazlar, yollar bazı bölgelerde hala perişan. Özellikle Turgutreis-Akyarlar
Kadıkalesi-Gümüşlük tarafı ile Kızılağaç-Yalıçiftlik bölgesi bir türlü düzelmiyor. Buraları su ve kanalizasyon için Muğla Büyükşehir Belediyesi kazıyor. İşler yavaş gidiyor, müteahhit disipline gelmiyor. Biraz üstüne gitseler işi bırakacak. O takdirde yeniden ihale filan gerekiyor ki, bu da çok büyük bir zaman kaybına yol açar. Ama gel de bunu iki yıldır çile çeken, tarlaya dönen yollardan evlerine ulaşma savaşı veren vatandaşa anlat. Kazmayı büyükşehir vuruyor, sopayı Bodrum Belediye Başkanı yiyor. Bodrum Belediyesinin sorumluluğundaki yolların büyük kısmı onarıldı. Gerçi kaymak gibi değil asfaltlar ama, yine de düzeldi sayılır.
Büyükşehir Bodrum’a ciddi altyapı yatırımları getirdi. Neredeyse bir milyar liralık yatırımlar sürüyor. Sürüyor ama, yatırım çevresinde yaşayan vatandaşlar ise uzun süredir sürünüyor adeta. Bu gidişle daha bir hayli bekleyecekler. Altyapılar kolay işler değildir. Yapana seçim kaybettirir, halka bir süre saç-baş yoldurur ama nihayetinde o şehir kazanır. Gelecek yıl altyapı sorunlarının önemli bölümü çözülmüş farklı bir Bodrum görebiliriz. Ama bu bekleyiş, şikayetleri engellemiyor, giderek artmasını önlemiyor. İdareciler sorunlara daha pratik yoldan yaklaşsalar, tüm yatırımlara aynı anda başlamak yerine, işlerin üstüne parça parça gitseler, belki halkın yaşamını biraz daha kolaylaştırırlar. Ama böyle bir pratik yaklaşıma ve aklın gösterdiği yolda işbirliğine girişen pek yok. Eğer olsa, trafik sorununu biraz rahatlatırlardı. Bodrum’daki en yoğun şikayetlerin başında trafik ve kaçak yapılaşma geliyor.. Yolları büyütmek mümkün değil ama trafik akış ve disiplinini sağlamak zor bir iş olmasa gerek. Bir kere ağır vasıtaları,beton mikserlerini,tırları, hafriyat kamyonlarını, kepçe ve dozerleri disipline etmedikçe,çalışma saatlerini belirlemedikçe kent trafiğini hale yola koymak mümkün olmaz. Ayrıca işe gidiş-geliş saatlerine esneklik kazandırmadıkça, trafik ışıklarını yeniden ve ihtiyaca uygun ölçüde ayarlamadıkça, önemli kavşaklara trafiğin yoğun olduğu saatlerde trafik polisi dikmedikçe, arapsaçına dönen kent trafiği düzelmez.
Trafik için kafa yormak lazım. Sadece trafikten sorumlu olanların kafaları ve yetkileri yetmiyor işte. Bunun için Polis ve Belediye işbirliğini güçlendirmeli, sivil toplum kuruluşlarıyla, meslek odalarının da görüşleri alınmalı ve sorunun çözümü ortak akla bırakılmalıdır. Aksi halde engeç bir ay içinde Bodrum trafiği,İstanbul trafiğinden beter hale gelir ki,zaman zaman geliyor da.. Kaçak yapılaşma işi de trafik sorununa benziyor. Kentin sakinleri bir türlü durdurulamayan kaçak yapılaşmaya ateş püskürüyor ama, adli süreçler nedeniyle belediyenin eli kolu bağlanıyor. Kim ne derse desin, Bodrum’daki kaçak veya değil yoğun yapılaşmaya hepimiz tanığız. Altyapısı olmayan, yolu ve suyu yetersiz böyle bir kentte, hala nasıl yapı ruhsatı veriliyor anlamak mümkün değil. Altyapı tamamlanana kadar izinler verilmeyebilir.
Kentin önemli bölümlerinde lağımlar yollara akıyor, denize dökülüyor.Bu gerçekler ortada dururken, hala ruhsat vererek,halkın genel sağlığını tehlikeye düşürmeye kimsenin hakkı olmamalı.Peki ruhsatsız başlayan inşaatlara ve kaçak eklere ne demeli?Bunlar başlarken durdurulamaz mı?Biri oturduğu yerden uydu fotoğraflarına baksa,anında görür kaçak yapılaşmayı.O takdirde de zamanında durdurur. Yüzlerce görevlinin içinde bu kadar basit bir gözlemi yapacak kimse yoksa, biz elimizdeki bilgisayarlarla yardımcı olabilir, yeni kaçakların fotoğraflarını ilgililere verebiliriz. Ama bu bizim yada çözüm bekleyen vatandaşların işi olmamalı.
Bodrum’un bilinip de pek söylenmeyen bir sıkıntısını da artık dile getirmek lazım. Yönetimler ahbap-çavuş ilişkilerinden, sen-ben-bizim oğlan sadakat ve kayırmalarından kesinlikle uzak durmalı, adamına göre iş yaratmak yerine, işe göre bilgili, tecrübeli ve yetenekli adamlarla çalışmalı. Onun bunun akrabası, arkadaşı, parti tayini ve Ankara’nın baskısıyla alınan personeller,çalıştıkları kuruma hiçbir fayda sağlamaz, aksine çok büyük zararlar verir. Nitekim veriyorlar da..Bunun altını kalın bir çizgiyle çizdikten sonra, Bodrum’un artık bir sayfiye kasabası yada tatil bölgesi değil,kışlık nüfusu 500 bini,yazlık nüfusu ise 1,5 milyonu aşan bir büyükşehir haline geldiğini kabul etmeliyiz. Böyle bir şehri,muhalefete mensup bir belediyenin çok kısıtlı kaynak ve imkanlarıyla yönetmek kolay değildir.Öyle olduğu içindir ki,işler de kolay yürümüyor işte..
Belediye Bodrum’da mahalle toplantıları yaparak, halkın istek ve şikayetlerini yerinde tespit ediyor. Çok güzel ve başarılı bir uygulama bu. Bu toplantılarda ortaya çıkan şikayetlerle Cimer’den akseden şikayetler, bilinen ve yaşanan birkaç noktada toplanıyor. Bunlar sırasıyla yol-su trafik-kaçak binalar-sokak hayvanları-zabıta ve yetkileri işgaliyeler-kiralar ve internet eksikliğidir. Biliyorum yeni hastanenin ne zaman açılacağını merak ediyorsunuz. Mayıs içinde demişlerdi, ama böyle giderse Haziran’da bile açılamayacak. Bina bitti, yataklar ve mobilyalar filan yerlerine konmaya başladı. Ama tıbbi cihazlar,ihalesi yapılmış olmasına rağmen hala gelmedi.Bunların da gelip yerlerine monte edilmesinden sonra hastanenin resmi açılışı, muhtemelen Temmuz ayı başında yapılabilirmiş. Yenisi açılınca eskisi kapanmayacak, bazı branşlar burada kalacak, diş ağırlıklı bir yerleşim olacakmış.
Bu arada Göz akademisinden de sizlere bahsedeyim. Bodrum mükemmel bir göz merkezine kavuştu. Büyük eksiklikti,gözden sorunu olanlar İzmir’e ,Üniversite hastanelerine giderlerdi. Şimdi oralara taş çıkartacak modern,çağdaş ve teknolojik imkanlara sahip bir göz istasyonu oldu Bodrum’un.
Bodrum’u yazmaya,iyi ve güzel çalışmaları belirtmeye, olumsuz ve yürümeyen işleri eleştirmeye zaman zaman devam edeceğiz.