Bursa Arena E'Gazete
2025-02-23 16:55:14

Vah Milas Vah Güllük..

CAN PULAK

23 Şubat 2025, 16:55

Aslında Vah Türkiye diyecektim ama Türkiye’de işlerin iyi ve yolunda gitmediğini söyleyenler ya da eleştirenler soluğu savcılıkta alıyorlar.

Korkuyorum sanmayın, korkuyla (Allah korkusu hariç) iç içe- yüz yüze yaşamadım hiç. Ayrıca korkunun ecele faydası yok. Bu dönemde eleştirmek de pek cahil cesareti sayılmamalı. Yeri geldiğinde elbette eleştirecek, Anayasal hakkımızı elbette kullanacağız. Yeter ki kimseye hakaret etmeyelim, kimseyi haksız yere suçlamayalım ve iftira etmeyelim. Benim bugün anlatmak istediğim şey, Türkiye’nin genelindeki vahşi doğa katliamları değil. Onları her vesileyle yazıyor, mücadelesini sürdürüyorum.

Bugün antik kentler laboratuvarı, zeytin ve zeytinyağının uluslararası değerde kıymetli adresi, işlenmemiş turizm ile tarımın çok değerli bir alanı ve görsel güzelliklerin canlı fotoğrafı olan Milas’tan bahsedeceğim.

Milas yıllarca Bodrum’un gölgesinde kalmış, değer açısından aslında gözümüz gibi korumamız gereken bir şehrimiz. İçinde hepsi de birbirinden değerli günümüze kadar gelen “İasos- Labranda- Euromos- Heraklia” gibi 27 antik kente sahip Milas’ın Güllük ve Gökova körfezlerinde 198 km uzunluğunda muhteşem kıyıları da var.

Milas 5 bin yıllık geçmişe sahip, ama kıymetini yeterince bilmediğimiz bir tarih ve kültür merkezimizdir. Ayrıca Karya uygarlığının en önemli başkentidir de. Gümüşkesen mezar anıtı, Hekatomnos anıt mezarı, baltalı kapı, su kemerleri, camiler, Çöllüoğlu hanı, Beçin kalesi, Karyalıların haç yeri Labranda, Euromos, İasos, açık hava müzesi, Heraklia, Latmos, Bargilya, Bafa gölü, Ören Keramos, Gökçeler kanyonu, Milas evleri, Macar evleri, Çomakdağ, boksit madeni ihraç edilen Güllük tatil ve liman beldesi, hangi birini sayayım. Bunca değer başka bir ülkenin elinde olsa, buradan sağladığı turizm geliriyle rahatça geçinir, ülkeyi dövize boğar.

İşte biz bu kadar değerli bir bölgemizi, sanki toptan mahvetme kararı almışız gibi, yıllardır perişan ediyoruz. Zeytinliklerini söküyor, ormanlarını yakıyor, tarihi ve kültür değerlerimizi sıfırlamak için akla ziyan her şeyi yapıyoruz. Bölge ayakta, halk tepki gösteriyor, yaşadığı yerlere sahip çıkanların çığlığını kimse duymuyor maalesef. İasos antik kentinin içine koca bir gemi limanı yapılır mı? Ne yazık ki yapılıyor işte. Bakanlığın olurunu mahkemeye taşıyan ülkesine ve çevresine duyarlı vatandaşlarımız, yapımın iptali kararını almalarına rağmen, Danıştay bu kararı kaldırmış. Şimdi konu Anayasa Mahkemesi’nde. Buradan henüz bir karar çıkmamış ama deniz içi kazı çalışmaları başlamış bile. 260 metre uzunluğunda ve 25 metre genişliğinde bir alanı kaplayacak olan bu cinayeti derhal durdurmak gerek.

Güllük’ün dalyanında ihracat için bir gemi limanı zaten mevcut. Peki ikincisine, hem de İasos gibi çok kıymetli bir antik kentin içinde ne gerek var? 5000 yıldır korunan bu tarihi mirasın yok edilmesini durduracak bir güç yok mu bu ülkede? Sadece tarih değil, zeytincilik ve balıkçılık ile turizm de bitiriliyor, halk göçe zorlanarak yaşam da adeta noktalanıyor burada.

Milas ve Güllük çevresine binlerce Maden ruhsatı verilmiş. Alın dinamitleyin, parçalayın, mahvedin her yeri, tarihi ve kültürel değerine bakmayın diyorlar sanki. Yıllardır altı üstüne geliyor bölgenin. Feldspat ve Kuvarsit madeni çıkaracağız diye hallaç pamuğu gibi atılıyor her yer.

Milas’ın beşparmak dağlarını (Latmos) bir görmelisiniz. Bu tarih ve doğa harikası da vahşice dinamitleniyor yıllardır. 8000 yıllık kaya resimleri, manastırlar dinamitlerle havaya uçuruluyor. Sizin cebinizden bir tarihi taş çıksa, yıllarca hapis yatarsınız Türkiye’de. Adamlar tarihin kendisini, görkemli ve muhteşem tüm eserlerini havaya uçuruyorlar da, kimsenin kılı kıpırdamıyor.

Durun daha bitmedi… Bir balıkçı beldesi olan Güllük’ün doğası ve karakteri de, şehrin ortasına yapılacak dev bir marinayla sıfırlanıyor. İhalesi bitti, İbrahim Çeçen firması kazandı, çalışmalar bugün-yarın başlıyor. Oysa yapılacak yeni marinanın 3 kilometre ötesinde çok güzel bir marina var. Karşı kıyıda da bir tane mevcut. Şimdi devlet kalkmış aynı yere üçüncüsünü yapacak. Yazıktır, günahtır harcanacak paraya, yazıktır günahtır bir şehrin ruhunu, karakterini ve fotoğrafını değiştirmeye..

Peki Milas’ın Ören’ine, Gökova’nın göbeğine, mavi yolculuğun en önemli rotasına yapılacak “kömür” stok alanına ne demeli? Bölgeyi ve Akbelen’i mahvedip çıkarılan kömürler yeterli olmamış ki, bu kere Gökova körfezine gemilerle başka yerlerden taşınacak kömürleri stok etmek için Türkevleri’nin Yalnızkavak mevkiine alanlar, binalar yapılıyor. Yılda 400 bin ton kömür depolamak için yapılacak tesislere tam 1 milyar 357 milyon TL harcanacak. Bu işin de altından Limak-İçtaş ortaklığı çıkıyor iyi mi?

60 yıldır Muğla’yı ve tüm tarihi ve turizm bölgelerini iyi bilirim. Buraların korunabilmesi için yarım asırdan beri mücadele ederim. Hoş bu mücadele AKP döneminde pek işe yaramış sayılmaz.

41 yıldır Muğla’da vahşi bir madencilik yapılıyor. Ülkemizin madenlerini elbette değerlendirmeli, işlemeli ve gelir sağlamalıyız. Ama madenden çok daha değerli tarihi ve turistik bölgelerimizi yok etmeden de, ormanlarımızı ve zeytinliklerimizi kesmeden de yapabiliriz bunu. Biz böyle yapmıyor, önümüze gelene dağıttığımız maden ruhsatları ile önümüze gelen yeri değerli mi değersiz mi bakmadan mahvediyor, perişan ediyoruz. Büyük gayretlerle, fedakârlıklarla kurduğumuz Çevre Bakanlığı ile Özel Çevre Koruma Kurumunu yok ettik. Şimdi Şehircilik Bakanlığı bakıyor bu işlere. Ankara’dan istediği kararı veriyor, planları istediği gibi değiştiriyor, Türkiye’nin doğal güzelliklerini bilgisizce ve bilinçsizce, beşinci sınıf bir yönetim anlayışıyla dinamitliyor. Söyleyin lütfen yazık değil mi?

İktidarlar, Murat’lar, ilgili gibi görünen Kurum’lar gün gelir giderler. Ama cennet vatanım güzelim Türkiye’min, dinamitlenen ve biçilen değerleri ve doğal güzellikleri bir daha geri gelmez.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.