Özgürlük, inandığımız düşüncelerle, bildiğimizle, sunulan seçeneklerle sınırlıdır. Seçenekler bilinç ve uyumlandıkça az da olsa artabilir. En önemli engel düşünce kalıplarımızdır. Bilmediğimizi de görebilir, yaşabiliriz dediğimizde ancak bir nebze özgürleşiriz. Şimdi bir uygulama:
Evimizin duvarlarını, çocuklarımıza ve kendimize özgürleşme alanı olarak açamaz mıyız? Karalamanın ve boyamanın özgürleştirici etkisini biliyoruz. Neden düz ve sıradan renklerle duvarları, hayallerimize duvar yapalım? Neden duvarları başkaları için temiz tutalım? Nasıl olsa bir kaç yıl içinde boyanıyor, ya da duvar kağıtları yenileniyor. Haydi, duvarları tuvale dönüştürelim.
Nasıl mı?
Şekillere takılmadan çeşitli renklerle veya siyah desen kalemleri ile karalayalım. Ezberlediğimiz bir şekli kopyalamak yerine, bize ait olan her şekil yol açıcıdır.
“Ne yapayım” sorusunu sormadan, hatta akla danışmadan çalışalım. Enerjimizin olumlu veya olumsuz fazlalığı bu yolla dengelenir. Karaladıkça sağlığımız artacak ve özellikle psikolojik ilaçlara ihtiyaç duymayacağız. Duvarlar renkleştikçe, üzerimize gelme ve sıkıştırma hissi azalır. Aklımızın hapsinden uzaklaştıkça sonsuz güzellikleri fark ederiz. Bizler atomlardan yoğunlaşan maddeler değil miyiz? Çizgiler de yoğunlaşıp seyreldikçe, zıtlıklar kullanıldıkça şekiller ortaya çıkar, merak etmeyin. İstersek şekilleri aklımızla daha da ortaya çıkarabiliriz. Bu arada şekli çok net belirlersek özgürlüğümüz kısıtlanır. Şekillerle ilgili ip uçları sonsuz hayal gücüne fırsat verir. Kolaj çalışmaları da deneyebiliriz. Akrilikle renk düzenlemeleri de yapabiliriz. Renklerin zaten doğal iyileştirme güçleri vardır, bizleri gülümsetir! Oluşumu, zenginliği, güzelliği yakaladıktan sonra aklımızla yön veririz. Duvarlar bizlerin enerjileri ile bir bahçeye dönüşecek, canlanacak ve canlandıracaklar.
Boya halıya, koltuğa sıçrayabilir, boya kir değil ki! Akılla yapılan lekeler doğal oluşan renkler kadar hiç bir zaman güzel olamıyorlar. Elimiz serbest değil, beynimizin emrinde. Akış halinde boyanın kendi kararı da işin içine girer. Örneğin, su damlası yere en az hasar alacak şekilde yuvarlaklaşarak, düşer. Akışkan maddeler katı maddeye göre daha özgür değil midir?
İlham ve sezgilerden gelen şekil ve çizgiler bilinenden daha özgürdürler. Dile dökülemeyen, akılla açıklanamayan ama güzelliği ve etkisini hissettiğimiz çalışmalarla, kendimizi rahat bıraktığımızda, buluşuruz. Onay, kaygı, beklenti, korku özgürlüğümüzü kesmesin, aman dikkat.
Buradan selam olsun özgürleştiren tüm duvarlara.