Bu gün hastaneden taburcu oldum.
Doktorum reçetemi yazdı.
Mide kanaması..
Folat, B12 ve Demir eksikliği teşhisini koydu.
Bu reçeteye bakıp okuyan insanlar eğer okumuşsa buradan bir şeyler çıkaracaktır.
En azından benim yetersiz ve dengesiz beslendiğimi,
Kendime dikkat etmediğimi,
Vücudun verdiği uyarıları dikkate almadığımı..
Bunları yapabilmek için de tabi Yaradan’ın uyarısını dikkate almak gerekir.
Yaradan’ın ilk emri "oku" diyor
Dünya nizamını sağlayan kitabı oku diyor
Okuduklarını anla,
Anladıklarını yaşa diyor.
Sadece bu kitabı değil diğerlerini de oku diyor,
Sağlık, matematik, tarih, edebiyat da oku diyor.
Bu yetmez.
Çevreni oku,
Olayları oku
Tüm kâinatı oku diyor.
Bizim okuyan adamlara ihtiyacımız var.
Kuran’ı okuyup tatbik etmezsen,
“Şeyhim” diyen biri çıkar seni önüne katıp davar gibi güder.
Senin inancını kullanarak kaz gibi yolar. Kendisi dünyada cenneti yaşar. Sana da Cenneti ahirette vaad eder.
Tarihini iyi okuyup öğrenmezsen, millet olarak seni tarih sahnesinde yaşatmazlar. Varlığına son verirler. Geçmişini bilmeyen geleceğe yol alamaz.
Tıp ve sağlığı iyi okumalısın ki sağlam nesiller yetiştirip dimdik ayakta durabilesin. Aksi takdirde salgın hastalığa maruz kalır "gâvur” dediğin adamın göndereceği dibi meçhul aşıya muhtaç kalırsın.
Çevreni ve yaşananları iyi oku.
Her olayı yaşayarak öğrenemezsin. Buna ömrün de yetmez.
Yaşanmış olaylardan ders alacaksın. Bilge adamların sözlerini kendine destur edeceksin. Onları kendine kılavuz edineceksin. Bunun yaşanmış en güzel örneği Ahmet Yesevi’dir, Şeyh Edebalidir.
Asırlarca dünyaya hükmeden bir imparatorluğun doğmasını ve devamını sağlarsın.
Bunu yapmazsan hükmedilen olursun. Ve her gelen ensende boza pişirir.
Dünyayı iyi okumazsan onların niyetlerini anlayamazsın. Kötülüklerine engel olamazsın. Feraset sahibi olacaksın ki onların ne yapmak istediklerini düşüncesinden okuyacaksın. Yoksa iş işten geçmiş olur. Yapacağın bir şey kalmaz ve her şeyi kabullenmek zorunda kalırsın.
Bunun en güzel örneğini Gazze’de görebilirsin. Amerikan şeytanı "Gazzeye yardım için iskele kuruyoruz" derken daha sonra bu iskeleden silah sevkiyatı yapıp o mazlumlara bomba yağdırıp onları yok etme planına karşı koyamazsın.
Müslüman uyanık olacaksa;
Okuyacak ve okuduğunu hayata geçirecek.
Yoksa bu savaşı kaybedersin.
Ne demek istediğimizi isterseniz bir kıssa ile noktalayalım.
Alimin birisi bir ağacın altına uzanmış yatıyor.
Oradan geçen bir bedevi yanına yaklaşıp:
-Buradan geçen sahipsiz bir deve gördünüz mü? der.
Bilgin yattığı yerden:
-Devenin bir ayağı topal, ön dişlerinden bir kırık,bir tarafında buğday diğer yanında bal mı yüklüydü? diye sorar
Bedevi de “evet” der.
Bilgin, “deveni görmedim” der.
-Nasıl görmedin, olduğu gibi tarif ettin.
Bilgin yine “görmedim” der.
Bunun üzerine kadılık olurlar.
Bilgin mahkemede yapılan suçlamalara şöyle cevap verir;
-Yerdeki ayak izlerinden topal olduğunu,
Daldaki yaprak izinden dişinin kırık olduğunu,
Sineklerin daldaki uçuşlarından bal yükü olduğunu,
Karıncaların taşıdıklarından buğday yükü olduğunu anladım..
Bilmem okumayı yeterince tarif edebildik mi?
.....
Yazarın tüm yazıları için tıklayınız
.....