Günlük yaşamda bir durumu, bir eylemi ya da bir davranışı değerlendirirken “etik” sözcüğünü kullanmak adeta moda oldu. Yunanca “kişilik”, “karakter” anlamına gelen “ethos” kavramından geliyor etik. Batı dillerinin bazılarında bu sözcük “ethics”, “ethik”, “éthique” biçiminde yazılıyor. Biz de son yirmi, yirmi beş yıldır günlük hayatımızda Fransızcadan dilimize geçmiş olan etik kelimesini kullanıyoruz.
Etik felsefenin bir dalı olması bakımından, insanın diğer insanlarla ve toplumla olan ilişkilerinde ahlaksal davranışlarıyla ilgili sorunları ele alıyor ve inceliyor. Yani ahlaksal olanın özünü ve temellerini araştırıyor. Bütün bunlara “etik değerler” temelinde bakıyor. Burayı biraz açalım. Sevgi, saygı, dürüstlük, doğruluk, güven, minnet ve adil olma… gibi evrensel değerler aynı zamanda etik değerler. İşte bir anlamı da “ahlak felsefesi” olan etik; kişilere etik değerlerin bilgisini öğretmeyi, değer bilgisi temelinde doğru değerlendirme ve doğru eylemde bulunma olanakları kazandırmayı amaç ediniyor. Bu anlamdaki etik, değerlendirme sorunlarıyla ilgileniyor. Peki kişi doğru değerlendirme olanaklarını nasıl geliştirebilir? Elbette etik değerlerin felsefi bilgisine dayanan bir eğitim anlayışının oluşmasıyla. Böyle bir eğitim anlayışı çocukların küçük yaşlarda etik eğitimi, yani değerler eğitimi almasına imkân sağlar. Böylelikle, genç insanlar değer bilgisine sahip olurlar ve değerleri harcamayı değil, korumayı öğrenirler.
Bilindiği gibi bir de meslek etikleri var. Meslek etikleri, herhangi bir meslekle ilgili kişilerin neleri yapması, neleri yapmaması gerektiğini ifade eden, o meslekle ilgili davranış-tutum ilkeleri geliştiren ve mesleğe mensup insanların oluşturulan kurallara uyumasını zorunlu kılan ilkeler bütününden oluşmaktadır. Hekimlik meslek etiği, öğretmenlik meslek etiği, mühendislik etiği, hukuk etiği gibi birçok mesleğin etik ilkeleri yazılı metinler olarak oluşturulmuş.
Günlük hayattan birkaç örnek vermek gerekirse, basın etiği bu alanda görev yapan insanların gerçeğin bilgisini hiç çarpıtmadan olduğu gibi halka iletmesi ilkesini koyar. Hasta doktor ilişkisinde, doktorun hastasının bilgisini başka birileriyle paylaşmaması, gıda sektöründe gıdaların son kullanım tarihlerinin doğru yazılması, reklamcılıkta tanıtımı yapılan ürünlerin bilgisinin doğru olması ilkesini getiren meslek etiklerinden söz etmek mümkün. Bunun gibi her mesleğe ait etik kurallar vardır, olmalıdır da. Bu kurallar bazen yazılı bildirgeler biçimindedir. Kimi durumlarda kişilerin nasıl davranacağı konusunda yol gösterir, rehberlik eder. Bazen de yazılı metinler yoktur, o mesleğe ait kişilerin mesleğinden edindiği, içselleştirdiği etik davranış biçimleri kendiliğinden ortaya çıkar.
Etik ilkeler sadece meslekler için mi gerekli? Tabii ki hayır. Yaşamın birçok alanında, özellikle de siyaset kurumu için etik ilkeler önemli. Haklı olarak insanın aklına şöyle bir soru geliyor. Siyasileri etik davranış göstermeye zorlayan yasalar var mıdır acaba? Gelişmiş demokrasilerde ülkeyi yönetenlerin uyması gereken etik ilkeler tanımlanmış ve hatta yasalaşmış. Kişisel eğilimlere sınır çizen, ahlaki davranışları temel alan, toplumun ve ülkenin çıkarlarını önceleyen etik ilkelerdir bunlar. Özellikle bu mecrada yaşanan olaylar, insan durumları göz önüne alındığında siyasi etik yasasının gerekliliği ve önemi her geçen gün daha da artıyor.
Etik kimi zaman ahlak olarak da anlaşılmaktadır. Burada ahlak ve etik arasında çok önemli bir farkın altını çizelim. Kültürel normlardan türetilen ahlak anlayışları görecelidir. Örneğin, bizim toplumumuzda aile büyüklerinin yanında sigara içmek ayıp kabul edilirken, başka bir toplumda böyle bir davranış normal karşılanabilir. Bu bakımdan dünyada değişik ahlak anlayışlardan söz etmek mümkündür. Ahlak toplumdan topluma farklılıklar gösterirken, etik evrensel bir değerdir. Yani evrensel ahlak ilkeleridir etik.
Dünyada bütün kötülüklerin kaynağının değer bilgisi yoksunluğu olduğunu söylersek herhalde yanılmış olmayız. Bilgisizlikten dolayı değerler harcanıyor, tüketiliyor. Bu yüzden insanlık; savaşlar, çevre felaketleri, açlık, yoksulluk, salgın hastalıklar gibi birçok olumsuz durumla karşı karşıya kalıyor. Yaşanılan problemlere değerler temelinde bakmak, çözüm üretmek yaşamı korumak için önemli bir adım. Çünkü yaşam kendi başına çok önemli bir değer. Her şey için doğru ve değerli eylemlerde bulunmanın erdemli bir davranış olduğunu yaşayarak öğreniyoruz. İşte etik insana böyle bir olanak kazanması için ışık tutuyor ve bilinç kazandırıyor.