Ana başlıklarıyla daha önce ‘temel yanılgıdan’ bahsetmiştik. Temel yanılgıyı özetin özeti biçiminde yazmamıza rağmen güncel yanılgıya değinememiştik.
Temel yanılgı ile ülkemizin 15 yıl öncesinde iktidarda bulunan DSP ile seçime gidildiğini, DSP’nin sol görüşlü bir parti olması ve seçim sonrasında halkın İslamcı zannettiği kendilerinin ise merkez sağ olarak belirttiği bir zihniyet seçimde yönetime gelmiş, ancak bir önceki partinin zihniyetinden çok farklı olmalarına rağmen izledikleri stratejiyle hiçbir değişim yapılmadan ülkeyi yönettiklerini bir iki örnekle özetin özeti olarak anlatmaya çalışmıştık.
Necmettin Erbakan Hoca’nın talebeleri diye seçmenin oy verdiği kitle maalesef halkımızda temel yanılgıya neden olmuştu.
Keşke seçim vaatlerinde halktan oy isterken dedikleri gibi Erbakan Hoca’nın talebesiyiz diyerek yolundan gitselerdi, Milli Görüş’ün kendi tabirleriyle gömleğini çıkarmasalardı, Türkiye denk bütçeyle, üretim ekonomisiyle, ahlak ve maneviyat devrimleriyle, D 8 ile dünyada parmakla gösterilecek düşmanların tırnaklarını kemirtecek vaziyette olurdu. Bu olmadığı için temel yanılgıya değinmiştik. Milli Görüş mensupları ise Erbakan’ın talebeleri ne adım atılması gerekiyorsa attılar biz de Erbakan Hoca ve geçmiş ecdadımızı hayırla anma programları yapalım, memnuniyetlerimizi dile getirelim isterdik, derlerdi.
Ancak yaşananlar beklenenlerden çok farklı boyutta. Madalyonun diğer bir tarafı da temel yanılgıya paralel gidiyor adeta. 6 yıl önce Necmettin Erbakan Hoca vefat etti. Geride 40 tane MİLKO bıraktı. Erbakan Vakfı ise sonradan kuruldu. 40 tane MİLKO varken neden Erbakan Vakfı’nı kuruyorsunuz? MİLKO’larda görev alan arkadaşlar tüm anlattıklarımıza buraya kadar katılıyorlar, ardından da yukarıdaki soruyu yöneltiyorlar. Bu söylediklerinizi gelip Erbakan Hocamızın kurduğu teşkilatlarda yürütelim neden bir teşkilat varken siz aynı çalışmaları yapacaksanız başka bir teşkilatlanma yapıyorsunuz, diye doğal olarak merak ediyorlar.
İşte bu noktada güncel yanılgı olgunlaşmış oluyor. Olgunlaşmanın ise dört sebebi var;
Birincisi, Milli Görüş prensipleri de bu doğrultudadır. Hani Erbakan Hoca’ya sadakat şerefimizdi. Vefatının ardından her fırsatta arkasından kötü konuşmalar yapmak davanın mallarını zimmetine geçirdi demek, sadakatin kalmadığının işaretidir.
İkincisi, MİLKO teşkilatlarında çalışacak kimselerin çalışmalarının engellenmesi kabul edilemez bir durumdur. Hem Allah CC tarafından hem de Müslümanlar tarafından. Farz ibadetlerin yapılmasını engellemek kimsenin haddine değildir. Hiçbir Müslüman diğer Müslümanın ne namazına ne cihadına mani olamaz. Camiye namaz kılmak için gelenleri hoca namazdan cemaatten uzaklaştıramayacağı gibi, cihad edecek kimselere de mani olunamaz. İttifak’ı bozmaya kimsenin ne hakkı ne cesareti olamaz.