Gücü yetenin tepesine binenler, yetmeyenin sömürü sistemiyle emeğini elinden alanlar. Kimi zaman kadehlerine mazlum kanını, bazen göz yaşını, zaman zaman alın terini doldurmaktadırlar. İnsanların çığlıklarını feryadı figanlarını yüksek sesli müzik niyetiyle dinleyerek, dünyada bozgunculuk yapanlar iblis taraftarlarıdır.
Çıkardıkları gürültü ve toz duman sayesinde dünyadaki zenginlikleri kendi heva ve heveslerine kullanırlar.
İblisin nesilleri, ifsat çalışmalarına devam ederlerken, Rabbimiz dikilen putları yerle bir edecek İbrahimler göndermektedir insanlığa. Gönderilenlerin kimisi peygamber olarak görevlendirildi, kimisine ilham verilerek çığır açtı gönüllerde. Görev verilenler, insanların feryadlarının bitirilerek Adil Bir Dünya kurulmasıyla yeryüzünde tekbir seslerinin yükselmesini sağlamışlardır. Böylelikle, Adaletin hakim olmasıyla gönüllerin mutluluğu yaşaran gözlerde belirmiştir.
Cenabı ALLAH’ın mülkü olan malları zimmetine geçirirken kadehlerini göz yaşı, alın teri, mazlum kanı ve ömürlerden çalınan zamanlar ile doldururken, Süleyman (as) ‘ın mührünü çalıp melikliği ele geçiren şeytanlar gibi yönetimi ele geçirenler az ve sayılı günler kadar gasp ettiklerine sahip olabilirler.
Allah’a iltica edenler, dertleri gönüller yapmak olanlar, bir karıncanın dahi hakkını düşünenler, bilirler ki nasıl Süleyman (as)’ın mührü geçici gasp edildiyse elbette diğer gasp edenlerde az ve geçici bir süre zevki sefa süreceklerdir.
Elbette mal sevdasında olan gasp’çılar elde ettikleri LEŞ etrafında didişecek ve birbirlerinin leşleriyle meşgul olur hale geleceklerdir. "Onlar müstahkem kaleler içinde veya duvarlar arkasında olmadan sizinle toplu halde savaşamazlar. Kendi aralarındaki çekişmeleri şiddetlidir. Sen onları toplu sanırsın. Halbuki kalpleri darmadağınıktır. Bu onların akılları ermez bir topluluk olmalarındandır.”(Haşr-14).
Gece en karanlık olmadan gün ağarmaz, kış yaşanmadan bahara kavuşulmaz, diken bitmeden gül açmaz.
Kayalardan daha sertleşmiş kalplere sahip olanlar ve bol keseden konuşanlar, ahirette, yaptıklarından dolayı kazandıkları irin ve zakkumları işkembelerine indirdiklerinde göreceklerdir.
Firavun’un devleti Karun’un hazineleri nasıl ki Musa (as)’a nasip olduysa, elbette “din yalnız Allah’ın olacak” (Enfal-39) yeryüzündeki Allah’ın nimetleri kulları arasında ADİL bir dağılım yapılması işi, gerçek iman sahibi Kamil Müslümanların olacaktır.
Yazdıklarımızı yeryüzünü gezip dolaşanlar, eski medeniyetlerden ibret alanlar tarafından doğrulamakta ve "tarih tekerrürden ibarettir" demektedirler.
Nasıl ki Rabbimiz her yaratılan insana aynı deriden ayrı ayrı küçük- büyük, genç-yaşlı, kadın-erkek bedenleri giydirdiyse gönderdiği Kur’anı Kerim’de de her kalbe, her kabileye, her millete, her çağa, uyacak kural ve kanunlar mevcuttur.
Kararan gece fecri müjdeliyor, kış sonrası bahar için bir çiçek açmıştır ve: Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın dediği gibi, “Her bahar bir çiçekle başlamaktadır”.
Çıkardıkları gürültü ve toz duman sayesinde dünyadaki zenginlikleri kendi heva ve heveslerine kullanırlar.
İblisin nesilleri, ifsat çalışmalarına devam ederlerken, Rabbimiz dikilen putları yerle bir edecek İbrahimler göndermektedir insanlığa. Gönderilenlerin kimisi peygamber olarak görevlendirildi, kimisine ilham verilerek çığır açtı gönüllerde. Görev verilenler, insanların feryadlarının bitirilerek Adil Bir Dünya kurulmasıyla yeryüzünde tekbir seslerinin yükselmesini sağlamışlardır. Böylelikle, Adaletin hakim olmasıyla gönüllerin mutluluğu yaşaran gözlerde belirmiştir.
Cenabı ALLAH’ın mülkü olan malları zimmetine geçirirken kadehlerini göz yaşı, alın teri, mazlum kanı ve ömürlerden çalınan zamanlar ile doldururken, Süleyman (as) ‘ın mührünü çalıp melikliği ele geçiren şeytanlar gibi yönetimi ele geçirenler az ve sayılı günler kadar gasp ettiklerine sahip olabilirler.
Allah’a iltica edenler, dertleri gönüller yapmak olanlar, bir karıncanın dahi hakkını düşünenler, bilirler ki nasıl Süleyman (as)’ın mührü geçici gasp edildiyse elbette diğer gasp edenlerde az ve geçici bir süre zevki sefa süreceklerdir.
Elbette mal sevdasında olan gasp’çılar elde ettikleri LEŞ etrafında didişecek ve birbirlerinin leşleriyle meşgul olur hale geleceklerdir. "Onlar müstahkem kaleler içinde veya duvarlar arkasında olmadan sizinle toplu halde savaşamazlar. Kendi aralarındaki çekişmeleri şiddetlidir. Sen onları toplu sanırsın. Halbuki kalpleri darmadağınıktır. Bu onların akılları ermez bir topluluk olmalarındandır.”(Haşr-14).
Gece en karanlık olmadan gün ağarmaz, kış yaşanmadan bahara kavuşulmaz, diken bitmeden gül açmaz.
Kayalardan daha sertleşmiş kalplere sahip olanlar ve bol keseden konuşanlar, ahirette, yaptıklarından dolayı kazandıkları irin ve zakkumları işkembelerine indirdiklerinde göreceklerdir.
Firavun’un devleti Karun’un hazineleri nasıl ki Musa (as)’a nasip olduysa, elbette “din yalnız Allah’ın olacak” (Enfal-39) yeryüzündeki Allah’ın nimetleri kulları arasında ADİL bir dağılım yapılması işi, gerçek iman sahibi Kamil Müslümanların olacaktır.
Yazdıklarımızı yeryüzünü gezip dolaşanlar, eski medeniyetlerden ibret alanlar tarafından doğrulamakta ve "tarih tekerrürden ibarettir" demektedirler.
Nasıl ki Rabbimiz her yaratılan insana aynı deriden ayrı ayrı küçük- büyük, genç-yaşlı, kadın-erkek bedenleri giydirdiyse gönderdiği Kur’anı Kerim’de de her kalbe, her kabileye, her millete, her çağa, uyacak kural ve kanunlar mevcuttur.
Kararan gece fecri müjdeliyor, kış sonrası bahar için bir çiçek açmıştır ve: Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın dediği gibi, “Her bahar bir çiçekle başlamaktadır”.