Bu makale boş ve anlamsız olabilr ama yine de paylaşmak istedik!
Dil birliği sağlanmaz ise insan birliği “ulus” oluşamaz. Arapça ya da İngilizce kullandıkça birbirimizden uzaklaşırız. İkinci el giysi kullanabiliriz ancak ikinci bir dili kullanamayız. Neden mi? Dil toplumların yapışkanıdır. Dil, kendine özgü canlılık ve özellik gösterir. Canlılığı, topluluğun değişimi oranında değişir.
Yabancı dili bilmek ile günlük yaşama sokmak birbirine karıştırılmıştır. Yabancı dille yapılan eğitim ise güdük ve boşadır. Yabancı dil, üniversite veya uzmanlık alanında genişlenmek için gerekir bizce. Zaten zamanımızda teknolojik (uygulayımbilim) sözcükler yaşamımıza hızla girmektedir. Var olmayan sözcükler ise bazen zorlama olurken bazen de “bilgisayar” sözcüğü gibi yerine oturmuştur. Kullanıma giren sözcükler bazen de var olan Türkçe sözcükleri kullanım dışı bırakmaktadır. Türkçe'de karşılığı varken yabancı sözcüğü seçmek ayıptır. Ayrıca bu sözcüklerin kullanılmasını onaylayan yönetimi de kınıyoruz. Türkiye'de oturmuş mesela “hastane” sözcüğünün yerine, “hospital” yazılır mı? Ve bir çok tabela gibi, dilimiz bile dönmüyor ! Yabancı sözcüğün okunuşu ile yazılması ise, işi daha da zorlaştırıyor..
Örnek mi ? Birlikte gözden geçirelim. Okunuşu, yazılışı ve de anlamı:
Telekomünikasyon, telecommunication, “UZAK İLETİŞİM”
Selamun aleykum, “Allahın selamı üzerinize olsun”.
Meditasyon, meditation, “DALINÇ”
Kollektif, collective, “ORTAKLAŞA”
Tekabül, “YERİNİ TUTMA”
Orijinal, oricinal, “ÖZGÜN”
Bay bay, bye bye, “GÜLE GÜLE”
Oktay Sinanoğlu'nun “Bye bye Türkçe” adlı kitabının, adı bile aynı soruna parmak bastığını gösteriyor.
Kazak müziği dinlediğimizde sözleri tam anlamasak da kulağımız rahatsız olmaz. Dillerin bir boğaz uyumu vardır. Örneğin, Arap harfleri gırtlak, Türkçe harfleri daha çok dudak aralığında oluşur. Sözcükleri anlamasak da ülkesini biliriz. İşin doğrusu, diller evrensel değildir. Dil yok olursa yurt anlamsızdır. Yurt yok olursa biz başka bir ülkede yurttaş değil ikinci el insan oluruz.
Gönül ister ki, tüm sınırlara ve yönetimlere gerek duymayan olgunluğa ulaşalım.
Şu gönül yine ister ki, konuşamaya gerek duymadan tüm insanlarla anlaşalım !