Değerli Okuyucularım;
Bir sözünüzle karşınızdakini mutlu edebilir, üzebilirsiniz ama güldürmek için yeteneğinizin olması gerekir. Böyle bir yeteneğiniz yoksa, ne kadar komik olmaya çalışırsanız çalışın, suya yazılan yazılar gibi gayretiniz dalga dalga yok olur gider…
Sinema oyuncuları için de aynı durum söz konusudur. Dram, romantik-komedi ve korku filmlerine can vermek, komedi filmlerine göre daha kolaydır. Güldürmek zordur. Öncelikle doğuştan yetenek gerektirir. Sonrasında bu yetenek, eğitimle pekiştirilirse, işte o zaman tadından yenmez…
Özellikle son zamanlarda canımı çok sıkan bir konuyu sizlerle paylaşmak istiyorum. Çarşaf çarşaf reklamlarla tanıtılan ve vizyona giren pek çok Türk Komedi Filminin (!) kelimenin tam anlamıyla fiyasko olması. Komedi, filmlerde, bağırıp çağırmakla, hoplayıp zıplamakla velhasıl kuru gürültüyle, laf salatasıyla, küfürlü konuşmayla olmaz, olamaz. Para verip, güleriz ümidiyle salonları dolduran izleyicilerin hayal kırıklığına uğramaları, kafalarının şişmesi kaçınılmazdır. Bu film starlarının (!) bilmedikleri bir şey vardır. Güldürmek için, seyircinin kulağını sağır edercesine bağırmaya gerek yoktur. Bir sözünüz, jestiniz, mimiğiniz seyirciyi gülmekten kırar geçirir. Örneğin Kemal Sunal. Sormak isterim, onu hangi filminde, şimdiki komedyenlerin yaptıkları gibi, bağırmaktan kendini yırttığını gördünüz.. Zeki Alasya- Metin Akpınar’ın, Levent Kırca’nın, İlyas Salman’ın, Şener Şen’in, Demet Akbağ’ın, Yasemin Yalçın’ın, Cem Yılmaz’ın, Tolga Çevik’in ve Ata Demirer’in seyirciyi güldürmek için kendini paraladıklarını gördünüz mü?.. Eski Hababam Sınıfı serileri, Kemal Sunal Filmleri, Zeki-Metin filmlerinin hemen her karesinde gülmedik mi.. Bu filmleri ne zaman görsek hala izlemiyor muyuz..
Sonra bu filmlerde, argoyla da karşılaşamazsınız. Zira, yukarıda andığım sanatçılar, güldürmek için buna tenezzül etmezler. Hatırlayınız, Kemal Sunal’ın en büyük argo sözcüğü: “Eşşoğlueşşek” tir. Oysa şimdilerin komedi filmlerinde, küfürlü sözcükler ve cümleler havada uçuyor. Anlamadığım şey, bu müthiş komedi filmlerinin (!) senaristleri, yönetmenleri, seyircinin küfürlere gülmediğini, mecburen dinlediklerini anlamıyorlar mı, anlayamıyorlar mı?
Ustaların ustası yönetmenimiz ERTEM EĞİLMEZ, 1970’li yıllarda, “Hababam Sınıfı” Filmlerindeki oyuncu kadrosunu, oya gibi işleyerek her birini unutulmazlar arasına sokmuştur. Ne yazık ki; şimdiki komedi filmleri yönetmenlerinin çoğu ticari kaygı taşımaktadır. Oyuncusunun seyirciyi güldürüp güldüremediğine zerre kadar bakmaksızın, sadece ekranlarda boy gösterdiği, tanındığı için onu filmlerinde oynatmaktadır. Birbirine benzer senaryolar, hoplamalar, zıplamalar, argo deryaları, bağırmalar, çağırmalar.. Sonuç koskoca bir hiç. Seyirci gülmüyor. Gülemiyor. Çoğu zaman sinemaya verdiği para için kendine kızıyor. Bir Amerikan Komedi Filminde bunlar iş yapabilir ama bizde yapmaz. Çünkü Türk İnsanı çok zekidir ve nüktedandır. Kaliteli espriye, filmlere güler, onlara hakkını verir ama böyle filmlere bir defa gider.
Sevgili Okuyucular, Çakallarla Dans, Aykut Enişte, Pişt, Sağ Salim, Yol Arkadaşım, Güvercin Uçuverdi, Hep Yek gibi filmlerin hiçbirinden zevk almadım. Kendimi zorlamama rağmen, inanın gülemedim. Elbette bu filmlerin senaristlerine, yönetmenlerine, oyuncularına ve set ekiplerine saygı duyuyorum ama yaptıkları filmleri beğenmiyorum. Bağırmak güldürmek için yeterli değildir… Kendilerine eski Türk Komedi Filmlerini defalarca izlemelerini, dersler çıkarmalarını öneriyorum…
Bir Perihan Ablaları, Bizimkileri, Süper Babayı, Kuruntu Ailesini, Olacak O Kadar Televizyonu’nu, izleyin. Gerçek komediyi, seyirciyi gülme krizlerine sokmak ne demekmiş görürsünüz. Yapacağınız filmlerde, sizin ekstra şeyler yapmanıza gerek yoktur. Gerekli olan şeyler son derece açıktır. Komik olmaya çalışırken neredeyse son nefeslerini verecek olan komedyenler değil, gerçek komedyenler ve üzerinde çok çalışılmış senaryolardır.
Bugün Cem Yılmaz gibi, güldürürken düşündüren usta oyuncularımızın varlığı beni çok mutlu ediyor. Gerçekten çok güldüğüm sanatçının yaptığı: “İftarlık Gazoz”, “Pek Yakında” gibi gülmekten çok, duygulandıran, düşündüren filmleri inanın defalarca izliyorum ve her izleyişte göremediğim şeyleri görüyorum.
Son olarak söylemek istediğim şey, Ali Sunal’ın komedi filmlerinde oynama konusundaki ısrarının yanlış olduğu gerçeğidir. Geçenlerde kendisinin, yeni vizyona giren: “Hava Muhalefeti” filmini izledim ve hemen hemen hiç gülmedim. Belki birkaç sahnede yüzümde oluşan tebessümler, hepsi bu kadar.. Güldürmek için çok çaba sarf ediyor, filmde çok konuşuyor, sempatik olmaya çalışıyor, mimik ve jestlerini yerli yerinde kullanamıyor.. Çabanıza saygı duyuyorum ama ne yazık ki olmuyor. Güldüremiyorsunuz. Babanız kelimenin tam anlamıyla bir yıldızdı ve kalplerimizde hep öyle kalacak. Ancak, babanız yıldız diye sizin de yıldız olmanız gerekmiyor…
Ramazan bayramınızı en içten dileklerle kutluyorum.
Saygı ve sevgilerimle..