Bursa Arena E'Gazete
2025-01-25 14:10:06

Gönlü Genç Emektarlar..

ALİ KAYBAL

25 Ocak 2025, 14:10

Bugün sizleri Türkiye’nin kaosundan çıkarıp geçmişe götürmek istedim.
Kırıkkale Gençlik Merkezi Müdürü Ümit Uçakuş’un ev sahipliğinde,
Battal Sarıca ve Talat Akbulut hocalarımın organizesiyle,
Nostalji kokan bir beraberlikte olduk.

Kırıkkalespor’da, Çelikspor’da, Metal-iş’te top koşturan insanlar bir araya gelmişti.
Başta Genç takımda birçok sporcu yetiştiren Hidayet Elvan olmak üzere
Geçmişte Fikret Karabudak’ın kömür tozlarını içine çekmiş,
Bir arada futbol oynamış ‘gönlü genç’ insanlarla bir araya geldik.
1970'li yılların sporcu gençleri.. Gönülleri genç, zira onlar kendilerini yaşlı ve emekli görmüyorlar.
Düşünsenize ben hala haftada bir halı saha maçına gidiyorum.

Organizeyi yapan arkadaşlarımız,
Bu işe gönül vermiş, emek vermiş,
Yağmur kar demeden bu işin çilesini yüklenmiş abilerimize de,
Bugünün anısına birer şilt verdiler.
Sağ olsunlar bizi de emektar olarak görüp bir şilt de şahsıma verdiler.
Onlara gönül dolusu teşekkürlerimi sunuyorum.

Bu toplantıyla birlikte eskiler gözümüzde depreşti.
İster istemez bugün oynanan futbolla, o gün oynanan futbolu mukayese etmek geçiyor içinizden.
Bu insanların sahada oynadıkları futbol tam bir delikanlı oyunuydu.
Öyle omuzunda tutulup geriye çekilip de öne düşenler yoktu.
Hiçbir temas olmadığı halde darbe yemiş gibi kendini yerlere atıp yuvarlanmak hiç yoktu.

Düştüğünüz zaman hoca yandan bağırırdı. 
“Kalk ulan adamlar gol atmaya gidiyor sen hala yatıyorsun” ikazları gelirdi.
Futbol ayakta kalma oyunuydu.
Müsabakalar kıran kırana geçerdi.
Herkes olanca gücünü ortaya koyardı.
Hiç kimse artistik bir numaraya sığınmazdı.

O günün sahaları kum ve kömür cüruflarıyla kaplıydı.
Düştüğünüz zaman bacağınız baştan sona yara olur ve 3-5 gün pantolon giyemezdiniz..

Bu vesileyle de o gün geçen bir anımı anlatmak istiyorum.
Ankara’da Çelikspor- DSİ maçına çıkıyoruz.
Rakip şampiyonlukta iddialı bir takım. Saha da kar ve buzla kaplı.

Rakip takım gol atmak için yüklendikçe yükleniyor. Biz de gol yememek için mücadele veriyoruz. Maç öyle bir sert geçiyor ki, o günün tabiriyle herkes “topla karışık birbirine geçiriyor” Kaptan Fethi İlhan kafasına 3-4 tekme darbesi aldı. Kanlar fışkırır gibi akıyor. Sargı üzerine sargı koyuyorlar ama kan akmaya devam ediyor. Kenara çıkartmak istediler ama o haliyle 90 dakikayı tamamlayarak maçı tamamladı.

Öyle dokununca yere yat artistliğimiz de yoktu. Bize verilen taktik şuydu;
“Ya adam geçecek ya top geçecek. İkisi birden geçmeyecek”
Her takım oyuncusu da bu düşünce ile oynardı.

Bu insanların hepsi de mahalle oyunundan takım oyununa geçmiştir.
Öyle basit oyunları bilmezlerdi.
Birçoğumuz belki de ailesinden habersiz gelip oynardı. Antremana gelirken çoğu zaman bir simitle açlığını gideriyordu. Öyle yağlı ballı beslenmeleri de yoktu.

Futbol neredeyse onların tek aşkıydı. 
İstedikleri bu üç kulüpten birisinin formasını giyebilmekti.
O zamanlar Kaymakamlık turnuvası düzenlenir ve mahalle takımları kurulurdu ki,
En az 60-70 takım bu turnuvaya katılırdı. Şimdiki gibi aileler ellerinden tutup getirmiyorlardı.

Günümüzdeki ailelere bir önerimiz olacak bu noktada;
Çocuklarınızı götürüp spor okullarına vermek yerine, onları önce sokak futboluna alıştırın.
Çocuklar orada kendi akranlarıyla kendi fikirleriyle büyüyüp yetişsin.
Sokak futbolunda kavgayı ve barışmayı kendi hallerinde öğrensinler.
Kendi yeteneklerini önce kendilerince sergilemeyi becersinler. Sonra bu çocukta bir yetenek varsa onu geliştirmek ve terbiye etmek üzere gönderin spor okullarına. Sokaktan gelmeyen çocukların başarı oranları ve kabiliyetleri de düşüktür. Onların problem çıkarmaları da daha kolay olmaktadır. Bu da Türk futbolunun maalesef kayıpları arasında yer almaktadır.

Futbolun burasında bu organizeye tertip eden arkadaşlarımıza da bir önerimiz olacak;
Bu güzel birliktelik sadece bununla kalmasın.
Mademki bu işe tevessül ettiniz;
Öncelikle bu insanların sürekli gidip geleceği şekilde bir yer edinmek lazım,
Hedefi daha üst seviyede tutup olayı “Futbol Müzesi” kurma faaliyetine dönüştürmek lazım.

Bunun için bu insanların büstünü dikemesek de,
Onların sunta üzerine yapılmış boy resimleri yapılabilir.
Bunların üzerine bu insanların ‘Öz Geçmişleri’ asılabilir.
Önemli bir iki tane anıları bunların üzerine ilave edilebilir.
Kendilerince önem arz eden o günün anılarını anımsata 5-6 resim alınabilir.
Bu insanların, ayakkabıları, formaları, lisansları, giriş kartları, görev belgeleri
Burada sergilenmek suretiyle olay bir “Futbol Müzesine” dönüştürülmelidir. Hem geçmişi yad etmek adına, hem de gelecekte bir yer edinmek ve örnek teşkil etmesi adına bu adımlar atılmalıdır. Geçmişini bilmeyenin, geçmişine sahip olmayanın geleceği olmaz.

Bu işlerin maliyetini müzede yer alacak insanlar kendi paylarını da severek üstlenirler.
Bu hareketin gerçekleştirilmesi dileğiyle, tekrar bu toplantıyı tertip eden ve emeği geçen insanlara en kalbi teşekkürlerimi sunarak başarılar diliyorum..

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.