Ne doğru? Ne yanlış? Neye göre? Kime göre? Hangi zaman ve mekânda?
Hayat akan bir nehir ve bu akışın içinde doğrular ve yanlışlar sürekli değişmekte…
İnsana çocukluktan beri neyin doğru, neyin yanlış olduğu hep dayatılmıştır toplum tarafından. Bu yüzden insan hep yanlış yapmaktan korkar. Bütün dayatmalar korkulara sebep olur. Toplum kendi çıkarlarına göre neyin doğru neyin yanlış olduğunu belirler ve insanlara bunu dayatır. Fakat hayat değişken olduğu için doğru ve yanlış da sürekli değişmektedir. Şimdi doğru olan bir sonraki an doğru olmayabilir.
Yanlış olan bir şey varsa o da her şeyi sınıflandırmak, etiketlemektir. Hayat bir gizemdir, etiketlemeleri çöpe atarsak, hayatın gizemini korkusuzca yaşayabiliriz.
Dayatılmış doğru ve yanlışlardan Değişim çalışmalarıyla özgürleşince cesaret yükselir. O zaman varoluşla uyum içinde olabiliriz.
Kısacası varoluşla uyumu bozan her şey yanlış, uyum içinde olan her şey doğrudur. Bu doğrulara göre yaşamak için anda kalmak ve her anın farkında olmak gerekiyor.
O zaman alınan kararlar ana göre belirlenir ve varoluş ile uyum içinde olur. Varoluş ile uyum içinde olmak için hayatın statik değil dinamik bir akış olduğunu bilmek ve kabul etmek gerekir.
Toplum bireyi koşullandırmış ve bu da onun hayatını belirli kalıplara göre yaşamasına sebep oluyor. Bu yüzden insanın hayatı perişan haldedir.
Birey “Cesur Olma Sanatı” Değişim Programını uygulayarak bütün cesaretini toplayıp kalıpları kırmalı ve kendisini sevginin, varoluşun akışına bırakmalıdır. Çünkü varoluşun akışını yakalamanın yolu sevginin akışında olmaktır…
Hayat dinamik bir akıştır ve sürprizlerle doludur, onu kalıplara sokmaya çalışmamalıyız. Bizler de dinamik olup hayatın bize getirdiği fırsatlardan yararlanarak, cesur, zeki ve farkında olunca varoluşun akışında yaşayabiliriz.
Varoluşun akışında cesur bir yıl dilerim…