Karadeniz kıyılarına bakıyorsunuz, O güzelim yeşilliği talan ettiler.
Bunun sebebi de oradan yaşayan insanlardır.
Neden mi?
…
Seyrani bir şiirinde şöyle diyor;
“Bülbüle gül yarar, deveye diken
Çiledir aşkın boynunu büken
Tarlasına haram tohumu eken
Helal mahsulünü biçer mi bilmem..”
Seyrani Bülbüle gül deveye diken diyor. Bu deyiş halk arasında da “Deveye diken yaraşır” şeklinde yerleşmiştir.
…
Deve niçin diken sever biliyor musunuz?
Deve, dikeni yerken damağı kanar.
Ilık akan kanın lezzetine doyamaz daha çok yer daha çok kanatır.
Sonunda deve diken yiye yiye kan kaybından ölür.
…
Deveyle diken de nereden çıktı biz anlamadık diyebilirsiniz.
Ama insanoğlunu da anlamak bu kadar kolay olmuyor.
…
İnsanı çözmek ne denli zordur.
Hele onun yaşadığı şehri de anlamak öyle kolay değil.
Bazı şehirlerde yaşayanlar da maalesef “Deve” gibi kendilerine yapılan eziyeti seviyor.
Kendisine yapılan zulümden zevk alıyor, yaptığı yanlıştan bir türlü geriye dönmüyorlar.
Rize’ye bakıyorsun,
Halk çay yetiştiriyor.
Dünya sıralamasına giren çayları üretiyor.
Çay’da taban fiyat açıklanıyor.
Çay üreticinin beklentisinin çok altında.
Üretici en az 20 lira fiyat beklerken iktidar fiyatları 17 lira olarak açıklıyor.
Halk isyanları oynuyor.
Madalyonun bir de diğer yönü var.
Kendilerine bu sonucu layık görenlerle olan alakalarına bakıyorsunuz.
Rize’de İktidar partisi AKP açık ara önde.
İnsan ister istemez “Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu” demekten kendini alamıyor.
…
İşte Giresun, Ordu, biliyorsunuz ki fındığıyla ünlü şehirlerimiz.
Dünyanın en güzel fındıkları buralarda üretiliyor.
Dünyanın fındık ihtiyacı buradan karşılanıyor.
Halk emeğinin karşılığını almak istiyor.
Taban fiyat açıklamasında halkın beklentisi en az 150 lira,
Ama o da ne, Toprak Mahsulleri Ofisi, 2024-2025 dönemi kabuklu fındık alım fiyatlarını Giresun kalite için ortalama fiyat kilogram başına 135 lira, levant kalite için de 133 lira olarak açıklıyor.
Halk burada da isyanlarda.
Kendilerine bu zulmü reva görenlerin durumlarına bir bakın.
Ordu’da Giresun’da AKP yine açık ara önde.
Eee.. bilenler ne diyordu; Deveye diken.
Bu şehirlerin üzerine Malatya’yı, Gaziantep’i, Bursa’yı da ekleyin..
…
Bir toplumda görülen inanç ve davranışlar,
Gelişme ve yükselme hali, o toplumun bütün değerlerini kapsar.
Bilim, sanat, ticaret, ekonomi, endüstri, devlet, hukuk, ahlak, din ve daha birçok değerler sosyal gelişmelerin zirve yaptığı ya da gerilemenin taban yaptığı başlıca alanlardır.
Eğer bir toplumda gelişme olursa saydığımız bu alanların hepsinde kendini belli eder. Kötüleşme de böyledir. Belirtilen bu alanların hepsinde görünür. Birinin bozukluğu diğerini de dibe çeker. Etki alanına alır.
Halk kendine çeki düzen vermedikçe hiç kimse onları doğru yola getiremez.
Kul istediği idareyle idare olunur.
Bunu biz değil Kur’an söylüyor.
“Bir kavim kendini bozmadıkça Allah onları bozmaz.” (Rad, 13/11) Bu insanlar Kur’anın sözüne uymuyorsa yapacak bir şey yok.
İnsanlar her zaman layık oldukları yönetim tarzıyla yönetilirler,
Halk her zaman kendi içindeki en iyileri yukarıya taşıyorsa ve onların kötü yönetimine razı oluyorsa denecek bir şey yok.
Bu insanların kendileri iyi olurlarsa yöneticileri de iyi olur,
Kötü olurlarsa yöneticiler de kötü olur.
Eğer sonuçlar kötü çıkıyorsa halk önce kendine bakmalı, çeki düzen vermelidir.
Bunun için,
“Kemâ tekûnû yuvella aleyküm” (Siz nasıl olursanız yöneticileriniz de öyle olurlar). “A’malüküm ummalükum” (amelleriniz yöneticilerinizdir, onlar sizlerin eseridir) (bk. Acluni, I / 146; II / 127) denilmiştir.
Yüce Allah, “Davranışları sebebiyle zalimlerin bir kısmını diğer kısmına yönetici yaparız.” (En’am, 6/129) buyuruyorsa demek ki halkın kendinde bir zalim olduğu için Allah da onların en zalimlerini bu insanların başına yönetici olarak göndermiş demektir. …
Bu insanlara diyebileceğimiz bir tek şey var;
Bir yanda ormanlarınız talan edilirken, canlarınız heder edilirken,
Titreyin ve kendinize dönün..
Bu insanlara biz yine de Hz. Peygamber (asm)’in duası ile dua edelim.:
“Allah’ım merhametsizleri bize musallat etme.” (Tirmizi, Daâvât, 79).