Devletleri tarih sahnesinde ön plana çıkaran ve devamını sağlayan belirli faktörler vardır.
Her şeyden önce bir yurt edinmek ve bu yurt üzerinde hayatı idame ettirmektir.
Devam eden hayatta, vatan ve millet sevgisi birinci sırayı alırken, bu sevgiyi ayakta tutan hamurun da ahlak olduğu bilinmektedir.
Zira peygamberlerin sonuncusu Hatem-ül Enbiya ;
“Ben güzel ahlakı tamamlamak üzere gönderildim” buyuruyor.
Abdullah bin Abbas’ da şöyle buyuruyor ;
“Her binanın bir temeli var, İslam binasının temeli de güzel ahlâktır. “
Ahlaki çöküntüye uğramış milletler maalesef tarih sahnesinden çekilmek zorunda kalmışlardır.
Cicero çöküntünün sebebini izah etmektedir.
“Memleketler parasızlıktan değil, ahlaksızlıktan çökerler.”
Gerek Hak dine inanan insanlar, gerekse gayri müslimler bu tespitte ortak bir noktaya ulaşmışlardır.
Toplumun var olması için Ahlak,
Ahlakın var olması için de sağlam bir aile.
İnsanoğlu topluluk halinde cemiyet içerisinde yaşamak zorundadır.
Ve yaşantısını sağlam temeller üzerine koyması gerekir.
Bu cemiyetin sağlam halkasını da nikah bağıyla bağlanan bir erkeğin bir kadınla birlikteliği oluşturacaktır. Ebu Hureyre (RA)’ dan rivayet edilen bir hadisi şerifte Peygamber Efendimiz (SAV) “Üç şey vardır ki, onların ciddisi de ciddi, şakası da ciddidir; Nikah, talak, ric’at” dır. Buyurmuştur. Bunların hiçbir zaman şakası yapılıp da sulandırılması mümkün olmayan konulardır.
Bu gün şaka ile bir tabancayı şakağınıza dayayıp tetiğe basmanız ile nikah konusunda, talak konusunda, ric’at konusunda da sulandırılmış ifadeler sarf etmek aynı sonucu doğuracaktır.
Usulüne uygun olmadan yapılan bir nikah neslin bozukluğunu getirecektir.
Ciddiyetten uzak bir talak düzenin bozulmasını getirecektir.
Bunlar dönüşü olmayan kararlardır.
Herkes söyleyeceği sözü bin düşünüp bir sarf edecektir.
Söz çakılıp ormana atılan bir kibrit gibidir.
Ne kadar bir alanı yakıp tahrip edeceğini düşünün artık.
Benim niyetim ormanı yakmak değildi, sadece kibriti çakıp bakacaktım demekle bu işin önüne geçilmeyeceğini insan bilmesi gerekir.
Söz bu kadar ciddidir. Yanlış kullanıldığı zaman ne kadar büyük vahim olayların olabileceğini de düşünmeyi gerektirir.
Neslin devamını sağlamak üzere çocuk elde etmek, ünsiyeti takip etmek için mühim bir gaye olan nikahta hayat boyu beraber olma zorunluluğu vardır.
Belli bir süreye bağlanacak nikahta ciddiyet olamayacağı gibi meşru da olmayacaktır.
Kişi içinden belli bir süreye niyet etmiş olsa bile, bu müebbet kabul edilir.
Kişide nikah hadisesinde buluğ çağı esas alındığından evlenme düşüncesinde de irade ve akıl yatmaktadır. Ayrıca “hoşa gitme” nedenini de göz önüne almak gerekir.
Kadınlarda aile izni olacak,
Fuhuş ve edeb dışı davranışlar olmayacak,
Kadına mehir verilecek ve aleni bir şekilde ilan edilecektir.
Akıllı bir insanın dilinden talak lafzı dökülmez. Dökülecek olursa ;
Ben şaka yapıyorum,
Laf olsun diye söylemiştim,
Boşama niyetim yoktu gibi mazeretler bir fayda sağlamayacak ve çözüm getirmeyecektir.
Onun içindir ki, insanın eline, diline, beline sahip olması gerekiyor.
Bakara süresi 231. Ayetinde
“Allah’ın ayetlerini eğlence yerine tutmayın” Hükmüyle evlilikle ilgili hükümlerin muattal hale gelmesi önlenmiş olmaktadır.
Boşanma dinimizde meşru olmakla birlikte,
Ciddi ve meşru bir sebebe dayanmadığı takdirde,
Allah’ın sevmediği, meleklerin göz yaşı döktüğü bir ameldir.
Erkek zevcesini serahaten veya işareten üç talak ile boşadı mı :
Hanım bir başkasıyla evlenip ondan da boşanmış olmadıkça bir daha karı-koca olamazlar.
Halk arasında “hülle” olarak tarif edilen gelişme inanca uygun olmayan bir davranış biçimidir. Burada aranılan özellik her iki tarafın rızası ile nikahlanıp boşanma hadisesidir. Değilse ;
Sen nikahla, senin nikahında bir müddet dursun, tekrar boşa ben alıyım hadisesi sadece kandırmaca olacaktır.
Sağlam bir temelin oluşmasında gevşek bir zemine, şakaya asla yer yoktur.
Ateşle ne oyun olur ne şaka
Letafet başkadır ciddiyet başka
Ne hüllesi olsun ne de hilesi
Yelken aç ey gönlüm Hak ile aşka. (Dermanî)
Her şeyden önce bir yurt edinmek ve bu yurt üzerinde hayatı idame ettirmektir.
Devam eden hayatta, vatan ve millet sevgisi birinci sırayı alırken, bu sevgiyi ayakta tutan hamurun da ahlak olduğu bilinmektedir.
Zira peygamberlerin sonuncusu Hatem-ül Enbiya ;
“Ben güzel ahlakı tamamlamak üzere gönderildim” buyuruyor.
Abdullah bin Abbas’ da şöyle buyuruyor ;
“Her binanın bir temeli var, İslam binasının temeli de güzel ahlâktır. “
Ahlaki çöküntüye uğramış milletler maalesef tarih sahnesinden çekilmek zorunda kalmışlardır.
Cicero çöküntünün sebebini izah etmektedir.
“Memleketler parasızlıktan değil, ahlaksızlıktan çökerler.”
Gerek Hak dine inanan insanlar, gerekse gayri müslimler bu tespitte ortak bir noktaya ulaşmışlardır.
Toplumun var olması için Ahlak,
Ahlakın var olması için de sağlam bir aile.
İnsanoğlu topluluk halinde cemiyet içerisinde yaşamak zorundadır.
Ve yaşantısını sağlam temeller üzerine koyması gerekir.
Bu cemiyetin sağlam halkasını da nikah bağıyla bağlanan bir erkeğin bir kadınla birlikteliği oluşturacaktır. Ebu Hureyre (RA)’ dan rivayet edilen bir hadisi şerifte Peygamber Efendimiz (SAV) “Üç şey vardır ki, onların ciddisi de ciddi, şakası da ciddidir; Nikah, talak, ric’at” dır. Buyurmuştur. Bunların hiçbir zaman şakası yapılıp da sulandırılması mümkün olmayan konulardır.
Bu gün şaka ile bir tabancayı şakağınıza dayayıp tetiğe basmanız ile nikah konusunda, talak konusunda, ric’at konusunda da sulandırılmış ifadeler sarf etmek aynı sonucu doğuracaktır.
Usulüne uygun olmadan yapılan bir nikah neslin bozukluğunu getirecektir.
Ciddiyetten uzak bir talak düzenin bozulmasını getirecektir.
Bunlar dönüşü olmayan kararlardır.
Herkes söyleyeceği sözü bin düşünüp bir sarf edecektir.
Söz çakılıp ormana atılan bir kibrit gibidir.
Ne kadar bir alanı yakıp tahrip edeceğini düşünün artık.
Benim niyetim ormanı yakmak değildi, sadece kibriti çakıp bakacaktım demekle bu işin önüne geçilmeyeceğini insan bilmesi gerekir.
Söz bu kadar ciddidir. Yanlış kullanıldığı zaman ne kadar büyük vahim olayların olabileceğini de düşünmeyi gerektirir.
Neslin devamını sağlamak üzere çocuk elde etmek, ünsiyeti takip etmek için mühim bir gaye olan nikahta hayat boyu beraber olma zorunluluğu vardır.
Belli bir süreye bağlanacak nikahta ciddiyet olamayacağı gibi meşru da olmayacaktır.
Kişi içinden belli bir süreye niyet etmiş olsa bile, bu müebbet kabul edilir.
Kişide nikah hadisesinde buluğ çağı esas alındığından evlenme düşüncesinde de irade ve akıl yatmaktadır. Ayrıca “hoşa gitme” nedenini de göz önüne almak gerekir.
Kadınlarda aile izni olacak,
Fuhuş ve edeb dışı davranışlar olmayacak,
Kadına mehir verilecek ve aleni bir şekilde ilan edilecektir.
Akıllı bir insanın dilinden talak lafzı dökülmez. Dökülecek olursa ;
Ben şaka yapıyorum,
Laf olsun diye söylemiştim,
Boşama niyetim yoktu gibi mazeretler bir fayda sağlamayacak ve çözüm getirmeyecektir.
Onun içindir ki, insanın eline, diline, beline sahip olması gerekiyor.
Bakara süresi 231. Ayetinde
“Allah’ın ayetlerini eğlence yerine tutmayın” Hükmüyle evlilikle ilgili hükümlerin muattal hale gelmesi önlenmiş olmaktadır.
Boşanma dinimizde meşru olmakla birlikte,
Ciddi ve meşru bir sebebe dayanmadığı takdirde,
Allah’ın sevmediği, meleklerin göz yaşı döktüğü bir ameldir.
Erkek zevcesini serahaten veya işareten üç talak ile boşadı mı :
Hanım bir başkasıyla evlenip ondan da boşanmış olmadıkça bir daha karı-koca olamazlar.
Halk arasında “hülle” olarak tarif edilen gelişme inanca uygun olmayan bir davranış biçimidir. Burada aranılan özellik her iki tarafın rızası ile nikahlanıp boşanma hadisesidir. Değilse ;
Sen nikahla, senin nikahında bir müddet dursun, tekrar boşa ben alıyım hadisesi sadece kandırmaca olacaktır.
Sağlam bir temelin oluşmasında gevşek bir zemine, şakaya asla yer yoktur.
Ateşle ne oyun olur ne şaka
Letafet başkadır ciddiyet başka
Ne hüllesi olsun ne de hilesi
Yelken aç ey gönlüm Hak ile aşka. (Dermanî)