FETÖ darbe girişiminden, toplumun sadece bazı kesimlerinin değil tüm kesiminin çıkarması gerekli dersler var. Bunarı madde madde anlatalım.
1. Çıkarımıza uygun olsa da, dini ve dini grupları kullanmamak veya medet ummamak: İnsanlarımızın bir kısmında “alnı secdeye değenden zarar gelmez” anlayışı hakimdi. Bazılarında dini duyarlılığı yüksek olanların, siyasetçilerin, hatta tarikat ve cemaat üyelerinin vicdanlı olacağı, hırsızlıkla, yolsuzlukla, adam kayırmakla işi olmayacağı, tek dertlerinin millete hizmet olduğu kanısı yaygındı. FETÖ darbe girişimi sonrası bu kanı yıkıldı. Hatta bu algı tersine bile dönmeye başladı. Öyle ki siyaseten veya çıkarsal bir beklentiyle değil de safça düşünülen bu fikir nedeniyle kimileri alnı secde görenlerden daha fazla korkar hale geldi. FETÖ’yü yaratan bu kültürel ortamın yok edilmesi için eğitim milli yani tarikat ve cemaatlerin etkisinden, kadın, insan onuruna aykırı dinsel anlayıştan uzak, laik bir eğitimi gündemimize almalıyız.
Dahası FETÖ’yü çıkarları için büyütenler, onla iş tutanlar, kimilerini dinden soğuttu. Halk sadece FETÖ’yü değil, dini ve dini grupları çıkarları için destekleyenleri gördükçe “bunların olduğu yerde namaz kılmam” diyerek cami yerine evlerinde namaz kılmaya başladı veya namazdan uzaklaştı. Duyduklarım da var ama çeşitli illerde bizzat bana söyleyenler de oldu. Kimileri dinden soğudu. Dolayısıyla bu darbe girişimi, sadece milletin, devletin güvenliğini değil insanlarımızın din algısına zarar verdi. Dini ve dini grupları kullanmak belki de en çok zararı insanlarımızın din algısına vermiştir.
2. “Düşmanımın düşmanı dostumdur” dememek: Kimilerince "AKP’yi zayıflatıyor" veya “darbeyle de olsa AKP gidiyor” diyerek FETÖ desteklenmişti. Kimileri desteklememiş ama “yesinler birbirini” diyerek tarafsız kalmıştı. Oysaki FETÖ, darbe gecesi görüldüğü gibi dindar, dinsiz, AKP’li veya başka partili ayırt etmeksizin insanlarımızı, meclisi bombalamış ve öldürmüştü. Dahası FETÖ’nün başı ABD’deydi, dolayısıyla arkasında emperyalizm vardı ve silahlıydı. AKP de emperyalizmle iş tutmuştu ama sonuçta halk desteğiyle iktidardı ve yine halk tarafından iktidardan indirilebilirdi. Halk bir zaman kandırılabilirdi ama sonsuza kadar kandırılamazdı. Bundan dolayı AKP’nin iktidarda kalmak için halka ihtiyacı vardı. Halkı kazanan iktidarı da kazanırdı. Oysa arkasında emperyalizmin olduğu silahlı bir güce karşı koymak, ölümü göze almakla bile zordu. Dahası AKP’yi indirip başkasını iktidara getiren, silah zoruyla onu da iktidardan indirebilirdi ama meşruluğun kaynağı halk olduğunda halkı sonsuza kadar denetimde tutmak olanaklı değildir.
3. Dolayısıyla esas ölçüt, karşıt veya düşman gördüklerinizin değil emperyalizmin zayıflatılmasıdır: Bireysel çıkarınıza veya siyasi anlayışınıza uygun ama emperyalizmin (FETÖ ABD aletiydi) işini kolaylaştırıyorsanız, ülkeniz zararlı çıkar. “Önce ben, benim mahallem” dediğinizde ülkeniz elden gidiyorsa orada milletin ortak çıkarını dikkate almak gerekir. Kısa dönemde çıkarınıza uygun olsa da yukarıda açıkladığımız gibi emperyalizm ve aletleri sizi de harcayabilir. Emperyalizm, o an işine kim uygunsa onla çalışır, uygun değilse AKP’de görüldüğü gibi dindar görünen bir grubu, Kemalist bir partide Kemalist görüneni, sosyalist bir partide en solcu veya Atatürkçü görüneni destekler, öne çıkarır. Emperyalizm zayıflatıldığı ölçüde dini, Atatürk’ü, diğer milli ve manevi değerleri kullanmak kolay olmayacaktır. Böyle bir ortamda halkı etkilemek, iktidara gelmek daha kolaydır.
4. Eleştirirken, mücadele ederken ülkenin milli birliğini önemsemeliyiz: Çünkü kendi çıkarımızı öne alarak yeterice araştırmadan veya yalan olduğunu bilerek karşıt görünene saldırdığınızda (eleştiri değil bu) iktidara gelebilirsiniz ama doğrularınızı, yanlış olarak algılayacak ve algılatacak bir kutuplaşmış ortama siz de neden olduğunuz için, iktidardan indirilmenizi kolaylaştırırsınız. Sosyal medyada dikkat ederseniz biri yazdığında, foto, video yayınladığında saatler içinde on binlerce kez paylaşılıyor, rtweet yapılıyor. Gerçekliğini, kaynağı sorduğunuzda ise X şahsından gördüğünü ama araştırmadığını belirtiyor. Atatürk’ün halkın önünde Kuran’ı çiğnediği üzerinden verebiliriz. “Atatürk bunu yapacak bir lider değil. Dahası neden halkın gözü önünde yaparak halkın desteğini kaybetsin ki!” diye düşünmek zor değil. Tersi örneği Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “ben ki Ürdün kralına taç giydiren adamım, ben ki…” diye devam eden ve ülke ismi veren paylaşımı üzerinden verebiliriz. Oysaki bu ifadeyi Ürdün veya ilgili ülkenin yöneticisi görmüş olabileceği ve bunun devletlerarası krize neden olabileceği, Erdoğan’ın ise bunu demeyeceği pekâlâ düşünülebilmeliydi. Düşünülmüştür de.
O kadar açık olan bu montajları, yalanları neden bilerek veya düşünmeden paylaşıyorlar? Çünkü işlerine geliyor. Siyaseten diğer tarafı yıprattığını, kendi tarafına puan kazandırdığını biliyor ve göz göre paylaşıyor. Her iki kesimden böyle yapanlar diğer tarafı zayıflatıyor olabilir ama açıkça yalan, montaj olan, araştırılmadan diğer tarafı germek, alaya almak, küçük düşürmek üzerine kurgulanan paylaşımlar, milleti ayrıştırıyor, kutuplaştırıyor. En büyük tehlike de ayrışmış bir millet. Bölünen bir millete emperyalizm her türlü oyununu kolaylıkla kabul ettirir. Emperyalizm kimine din, kimine Atatürk, kimine en sol fikirler üzerinden yaklaşır. FETÖ’nün Afrikalılara bile İstiklal Marşı okuttuğu, Türkçeyi öğrettiği, kaliteli eğitim verdiği dindarı, dinsizi, muhafazakârı, devrimcisi, Atatürkçüsü, pek çok kesim tarafından dile getirilmedi mi?
Şurada 10 yıl öncesine de kadar FETÖ’ye “bunlar Türk milletinin aleyhinedir” diyen bir avuç kişi vardı veya yoktu. Onun için dini, Atatürk’ü, milli, manevi değerleri kullanmayalım, araştırmadan paylaşmayalım. Milli birlik olmadan iktidar olunsa da iktidar kalınamaz, emperyalizmin kukla devleti olarak yaşarız.
5. Emperyalist sistemin kurumlarından çıkmak: Darbe girişiminde bulunanlar AB’ye, ABD’ye kaçtılar. AB’ye aday üyelik başvurusunu sürdürdükçe NATO’da kaldıkça FETÖ ve başka aparatlar hep gündeme gelecektir.
FETÖ’yü, PKK’yı besleyenler AB, ABD’dir.