Sosyal medya hesaplarımızın akışlarını izliyorum. İzlerken de bir paylaşım dikkatimi çekti: "Kanada'ya Göç" başlığında ve bir genç mühendisimizin vatanına veda seslenişi. Aynen paylaşıyorum;
"Kanada’ya Göç..
Bugün itibariyle, ben ve eşim yüksek lisans eğitimi ve daha iyi yaşam standartlarına sahip olmak için Kanada’ya göç ediyoruz, bizim için zor bir o kadar da heyecan verici bir karar.
Türkiye’nin ne kazandığı, ne kaybettiği umurumda değil, zaten öyle bir iddiamda yok, Bu ülke ve ‘zihniyet’ bizden bir gençlik çaldı, hayallerimizi çaldı, paramızı çaldı… Ama geleceğimizi, yüzümüzdeki gülümsemeyi çalamayacak! Son 10 senedir her geçen gün kötüye giden sosyal, ekonomik hayat ve bariz bir şekilde daha da kötü olacağını gösteren olaylar bizim bu kararı almamızdaki en büyük etken. Liyakatsizlik, adaletsizlik, ahlaksızlık ve nicesi gibi temelden düzeltilmesi gereken sorunlarla hayatımızı geçirmek istemediğimiz için, en doğrusunun bu olduğunu düşünüyoruz.
Biletimiz tek yönlü, geri dönmeye de hiç niyetimiz yok. Umuyoruz seneler sonra ülkemiz bulunduğu durumdan çok farklı yerde olur ve ilk hedefimiz buraya dönmek olur. İsteyen herkesin yolunun açık olmasını diliyorum. Kaçıp kurtulmak isteyenlere de tavsiyem; acele edin... Sağlıcakla..."
An itibariyle 3.375 kişi okumuş ve benim de "Çok üzücü.." şeklindeki bildirimimle birlikte toplam 564 izleyici de yorumda bulunmuş. Yorumlar da bu paylaşım kadar etkileyici ve üzücü.
Çevremizdeki insanlarda da görüyorum. Gençlerimizin büyük çoğunluğu, geleceğini yurt dışındaki özellikle batıdaki ülkelerde kurmak istiyorlar.
Güncel sorunlarımız pahalılık, geçim zorlukları, koronanın yansımaları falan diye sıralanırken, bana göre bunların hepsi geçici ve Devletimizin öncelikle el atması gereken sorun, gençlerimizdeki kendi ülkelerine güvensizlik ve yurt dışına yönelmeleri..
Bu çocuğun ülke adına kaybedilişi kadar, gidişine gerekçe yaptığı konular da önem arz ediyor.. Dönüp bu veda seslenişini bir kez daha okuyorum.
"Liyakatsizlik, adaletsizlik, ahlaksızlık ve nicesi gibi temelden düzeltilmesi gereken sorunlarla hayatımızı geçirmek istemediğimiz için, en doğrusunun bu olduğunu düşünüyoruz. Biletimiz tek yönlü, geri dönmeye de hiç niyetimiz yok.."
Diyor. Ve ben şahsen yüreğimin derinliklerinde ince bir sızı hissediyorum..
..
Hani "Beyin Göçü" deriz ya, işte tam da örneğini yaşıyoruz.
Gidenlerin neredeyse tamamı doktor, mühendis, eğitimci, sanatçı vs... Öyle sıfır yaka cahil takımı değil yani.. Ailelerinin dişini tırnağına takıp, onca mücadele ve özverilerle, özene bezene okuttukları aydın insanlarımız. Kaliteli beyinlerimiz ve heyecanlı gençlerimiz.
Şimdi, söylemek gerekir ki bu genç dimağlarımızı, bilime sarılmış gençlerimizi tam topluma hizmet verecek, devletine katma değer yaratacak aşamalarında elimizden kaçırıyoruz. Bir anlamda ülkemizin geleceğini de aynı şekilde kaçırıyor, kaybediyoruz.
..
Yazılarımı Ankara'dan çok sayıda bürokrat arkadaşımın da okuduklarını biliyorum. Ki bunların arasında üst düzey devlet yöneticileri ve danışmanlar da var. Ben aslında onlara ve özellikle Cumhurbaşkanlığı bünyesinde görev yapanlara sesleniyorum: "Allah aşkına bu konuya devlet olarak bir çözüm bulun!.."
Günümüzün en önemli sorunu aslında budur.
Pahalılık ve enflasyon sorunu, cari açık, korona belası, savaşlar ve bilmem ne dertler, hepsi bir gün sona erer.
Ancak bu kaliteli beyinlerimizin geri dönüşleri zor, çok zor...
..
Bir de ilgili ilgisiz her konuya "Beka Sorunu" diye bağıranlar var ya, onlar da duysunlar bu seslenişi.
İşte size gerçekten bir "Beka Sorunu".
Buyrun çözüm bulun bu milli soruna..
'Devlet'siniz madem, buyrun çözüm bulun..
Vatanın bekası adına gerçekten samimiyseniz tabii ki..
..
Okuyucularım sağlıcakla kalsınlar.
Bu yazının üstüne söylenecek söz yok. Bize plan değil pilav lazım.