Birinci bölümde anlattığım Rus Çarı'nın 1853 yılında Eflak ve Boğdan’ı işgal gerekçesi dünya Ortodokslarının hamisi olarak Rusya’yı ilan etmesidir.
Lübnan da Osmanlının Katoliklere tanıdığı ayrıcalıkları, Ruslar da bu bölge için istiyorlardı. Fransızlar da kendilerini Katoliklerin hamisi olarak gördükleri için, Macron patlamalar sonrası Lübnan’ı kendi toprağı gibi görüp ziyaret etmiştir.
Fransa da seçimlerde Müslüman sayısının artması kabullenilemez bir durum olarak görülmektedir. Osmanlı da İslam halifesi olarak kendini dünya Müslümanlarının hamisi olarak ilan etmişti. Avrupa’nın diğer ülkeleri kendilerini dini yapılanmaya karşı protestocu olarak görüp Protestan mezheplerini benimsemişlerdir. Yine günümüzde Ukrayna’nın Rus kilisesinden ayrılması, Ruslar için affedilmez bir hata idi. Kiliselerin çatışması Rusların Ukrayna’da bayraklarla karşılanacağı iddiasına neden olmuştur. Eğer ağırlık Slav olmanın ötesinde mezhep çatışmasına döner ise, bugünkü savaş daha vahşi ve uzun sürer kanaatindeyim.
Gelelim anılara; Yalta dönüşünden bir hafta sonra Ali Demirel beni aradı. Abi İstanbul’a gidiyorum. Gel seni de götüreyim dedi. Sağ ol dedim. Israr edince peki dedim. Orda otele gittik. İkram ve hizmette sınır yok. Akşam yemekte baktım iki kişi daha var. Biri müteahhit hemşerim İbrahim Değirmenci’nin muhasebecisi Ali, diğeri de bunun kireç paketlemesi için kağıt torba satın aldığı ordudan ayrılma üsteğmen olduğunu söyleyen biri.. “Abi bunlarla biz yurt dışında bir iş kurmak istiyoruz. Bize destek ol..” dedi. Biraz konuştuk. Yapabileceğim bir şey olursa yardımcı olurum dedim.
Bursa’ya döndük. Birkaç hafta sonra Türk Şeker A.Ş. de daire başkanı (şimdi Erzurum ve Erzincan Şeker Fabrikaları Genel Müdürü) ortaokuldan sınıf arkadaşım Necati Karavaizoğlu aradı. Hal hatırdan sonra “Kiev’e yaptıkları resmi geziden elde ettiği bilgileri” aktardı. Devletin Şeker Kurumu ortak olarak poliproplen (PP) çuval üretimi yapmak istediklerini ve bir yatırımcı bulmamı söyledi. Ben de “elde senin hemşerin ailesi İspir-Golbat köyünden Muş’a göçmüş, oradan Almanya’ya gitmiş Ali Demirel var. Fakat benim için güvenilmez biri.. İstersen göndereyim konuş” dedim. “Fark etmez kuralları belirledikten sonra bir şey olmaz” diye cevapladı. Sorumluluk kabul etmeyeceğimi de ilave ettim.
Ali beni aradığında bir yatırım işi olduğunu söyleyerek tanışmasını istedim. Hemen geldi. “Abi davet edelim burada fabrikayı da görsünler” diyerek sıcak yaklaştı. Bende Necati’ye söyledim. Geldiler. Bir de Ankara Şeker Fabrikasının eski genel müdürü Turan Bey diye biri vardı. Emekli olmuş. Ukrayna şekerden malzeme alıp Türk Şeker’e satıyormuş. Konuştular. Prensipte anlaştılar. Ukrayna’ya tanışmak için gitmeye karar verdiler. Gün belirlerken her iki taraf benim de katılmamı şart koştular. Ben de Necati’nin işleri yol alsın diye “peki” dedim ve Kiev’e gittik.
Sovyet döneminde 280 şeker fabrikasının 235 tanesi Ukrayna’da kurulu imiş. Şekeri bez torbalara koyuyorlarmış. Şimdi daha ucuz olan PP çuvala koymak istiyorlardı. Genel Müdür ve yardımcıları ile görüştük. Bizim belirleyeceğimiz şartlarda ortaklık kurmak istediklerini ifade ettiler. Talep ettikleri miktar çok fazla idi. Bir tane granülden iplik çekme extruder’iyle belli sayıda örme makinesine ihtiyaç vardı. Bunun en iyisini Avusturya üretiyormuş. Necati fizibiliteyi ve yatırım projesini hazırlayacaktı. Ali de finans işini ayarladıktan sonra ortaklık görüşmesi sonuçlandırılacaktı.
Ukraynalılar her an Rusların saldırısını bekliyorlardı. Kadınlar Ruslara daha kızgındılar. Erkeklerini alıp subay olarak yetiştirdiklerini ve kadınları da kullandıklarını söylüyorlardı. Genel müdürün damadı Musevi olmasına rağmen Rus taraftarı idi. Kayınpederi ile tartışıyorlardı. Sohbet esnasında bunları öğrenmiştik. Ukraynalılar daha zeki ve mühendislik yetenekleri fazla idi. Ekonomik ve gelişmişlik olarak da Sovyetlerin batı Almanya’sı idi. Ruslar Ukraynalılar olmadan organize bir sistem oluşturamazlardı. Aynı durum Çin için de geçerli. Taiwan şu anda matematik zekâsı ve seviyesi en yüksek ülke. Zeki çocuklar için en iyi öğretim kurumlarının sahibinin Hong Konglu olduğunu, oğlunu orda okutan hemşerim Doktor İsmet Yanık’tan öğrendim. Çin Taiwan’ın matematik zekâsından, Hong Kong’un da ticari yeteneğinden vaz geçtiği gün, “yok olur” kanaatindeyim..
Prensipte iki grup anlaştıkları için geri döndük. Necati çalışmalarını tamamladıktan sonra bir araya gelip kurulacak yapıyı belirleyeceklerdi.
Üçüncü bölümde bunu anlatacağım.