Kılıçdaroğlu: Sabri Uzun ve Hanefi Avcı'nın rütbelerini iade edeceğiz

BURSA ARENA / Haber Merkezi

Kılıçdaroğlu: Sabri Uzun ve Hanefi Avcı'nın rütbelerin iade edeceğiz

"Haksızlığa tahammül edemiyoruz. Haksızlığı gidereceğiz. Bir ipte iki cambaz oynamaz. Cambazların biri düştü, diğeri ipte. O da düşecek inşallah"

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin Meclis olağan haftalık grup toplantısında konuştu. Eski Emniyet Müdürleri Sabri Uzun ve Hanefi Avcı'nın rütbelerinin sökülmesine tepki gösteren ve iktidara geldiklerinde rütbelerini iade edeceklerini söyleyen Kılıçdaroğlu,  BOYDAK Holding'e kayyum olarak atanan  Ertunç Laçinel ile AK Parti Milletvekili Nurettin Canikli arasındaki ilişki iddiaları hakkında da konuştu.

Konuşmasına hayatını kaybeden Cüneyt Arkın için taziye mesajı ile başlayan Kılıçdaroğlu, "Haksızlık yapanlarla nasıl mücadele edilmesi gerektiğini bize o öğretiyordu" dedi.

Türk Ocakları'nın İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) işbirliğiyle "Günümüz İslam Dünyasında Meseleler ve Çözüm Yolları 2" başlıklı sempozyumunda yaptığı konuşmaya değinen Kılıçdaroğlu, şube yönetiminin görevden alınmasına tepki gösterdi.

"Akıllarını yitirmiş bunlar"

Kılıçdaroğlu, karara şu sözlerle tepki gösterdi:

Ne söyleyeyim şimdi? Bizim konuşmaya ihtiyacımız var, kavgaya değil. Gerçekten anlamakta zorlanıyorum. İslam dünyasında dünya kadar sorun var, kan akıyor. Birbirlerini öldürenler ağırlıklı olarak İslam dünyasında. İslam dünyasında kan durmasın mı? İslam dünyasında demokrasi, adalet olmasın mı? Tahammül edemiyorlar. Akıllarını yitirmiş bunlar. Adalete tahammül edemeyen bir anlayış, bu ülkeye adaleti nasıl getirecek. Kimse endişelenmesin, Allah'ın izniyle adaleti biz getireceğiz

İktidarın kendi sonunu kendi eliyle getirdiğini ileri süren CHP lideri, "Bizi dinleseler güzel şeyler olacak ama bizi de dinlemiyorlar. Doğruları dinlemeye tahammül edemiyorlar. Yanlıştan, kinden, öfkeden besleniyorlar. Buradan çıkmaları lazım" dedi.

Yusuf Has Hacip'in Kutadgu Bilig kitabından devlet yöneticileri ile ilgili bir pasaj okuyan Kılıçdaroğlu, "11'inci yüzyılda söylenenler 21'inci yüzyılda da geçerli" diye konuştu.

"Bir kişi ‘ben her şeyi biliyorum' diyorsa aslında hiçbir şey bilmiyor demektir" diyen Kemal Kılıçdaroğlu, "geldiğimiz nokta budur" diyerek iktidarı eleştirdi.

"Sabri Uzun ve Hanefi Avcı'nın rütbelerini iade edeceğiz"

Eski emniyet müdürleri Sabri Uzun'un Canan Kaftancıoğlu ile ilgili kararı ekleştirmesi ve Hanefi Avcı'nın da Selahattin Demirtaş ile ilgili AİHM kararının uygulanmaması ile  ilgili eleştirilerinin ardından türbelerinin sökülerek haklarının ellerinden alınması ile ilgili karara da tepki gösteren CHP Genel Başkanı, "Gerekçe ‘FETÖ ile iltisaklı' olmak. Ya bu ikisi de yazdıkları kitaplarla sizin yaptığınız hataları sizin yüzünüze vurdular. Adaletsizliğin ulaştığı boyutu görebiliyor musunuz? Ama Sabri Uzun da, Hanefi Avcı da unutmasınlar; az kaldı zaten, gelecek sandık. Onlar da biliyorlar, geliyor gelmekte olan. Onların sökülen rütbelerini aynen iade edeceğiz. Haksızlığa tahammül edemiyoruz. Haksızlığı gidereceğiz. Bir ipte iki cambaz oynamaz. Cambazların biri düştü, diğeri ipte. O da düşecek inşallah. Halkın iradesiyle düşecek" dedi.

"Bazen insanlar bedel öderler"

Devletin intikam duygusu ile yönetilmeyeceğini ifade eden Kılıçdaroğlu, TSK'nın 80-90 yaşındaki emekli generallerinin tutuklandığını belirterek, "Bazıları hapiste olduklarını da bilmiyorlar. Bu mudur devlet yönetimi? Haksızlık kime yapılırsa ona karşı çıkmak gibi bir erdeme sahip olmalıdır devleti yönetenler" şeklinde konuştu.

Kılıçdaroğlu, "KHK ile görevine son verilen akademisyenler, 80-90 yaşında hapse atılan generaller, avukatlar, öğrenciler,  Harp Okulu öğrencileri, boşu boşuna yatan siyasetçiler.. Onlara da söylemek isterim; bazen insanlar bedel öderler. Ama haksız yere ödenen her bedel o kişinin de mensup olduğu ailenin de bir şerefidir. Bunu herkesin bilmesini istedim" dedi.

"24 yıl sonra Türkiye şeker ithal etmek zorunda kaldı"

İktidarın ülkeyi ekonomik olarak da yönetemediğini dile getiren CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, IMF'nin talimatı ile şeker pancarı kotası uygulandığını, diğer yandan şeker fabrikalarının satıldığını belirterek, "10 fabrikayı 680 milyon dolara sattılar. Sadece nisan ayında tefecilere ödenen faiz 19 milyar lira. Bunların yatacak yeri var mı? 24 yıl sonra Türkiye şeker ithal etmek zorunda kaldı. Kendi şekerini üreten, ilk şeker fabrikasını yumurta satarak kuran bir devlet. Şimdi birileri kazansın diye dışarıdan şeker ithal ediyoruz. Niçin? Çünkü yönetemiyorlar" şeklinde konuştu.

"Çayda da aynı oyunu oynamak istiyorlar"

Çayda da benzer bir tablonun ortaya çıkacağını söyleyen Kılıçdaroğlu, "Şekerde hangi oyunu oynamak istiyorlarsa çayda da aynı oyunu oynamak istiyorlar. AK Parti iktidarı döneminde her  yıl ortalama 20 bin ton çay ithal edildi. Bugüne kadar ithal çaya 434 milyon dolar para ödendi. 434 milyon doları biz Rize'ye, Trabzon'a Artvin'e verseydik ne olurdu?  Karadenizli kazanmasın ama yabancı çay üreticiler kazandın Bu iktidar size değil, yabancı çay üreticilerine çalışıyor.  Bize oy verin veya vermeyin. İktidar olacağız ve kaçak çayla mücadele edeceği. Rize'nin meydanında kaçak çayları yakacağım. Sen kazanacaksın sen" dedi.

"Bu millet uyandı artık"

"Biz oy peşinde koşan kısır bir siyaset yapmıyoruz" diyen Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

Bizim için her şeyden önemlisi bu ülke insanlarının refahı ve mutluluğudur. Bir çocuk yatağa aç giriyorsa, hiçbirimiz yatağa tok giremeyiz. Bizim siyaset anlayışımız budur. Sen üreteceksin ama yabancı çay üreticisi kazanacak. Çünkü Rizeliyi, Trabzonluyu, Orduluyu, Giresunluyu çantada keklik olarak görüyor. ‘Ne olursa olsun bana oy verirler' diye düşünüyor. Unutma, bu millet uyandı artık. Bu milletin bir sesi var artık

İktidara geldikleri ilk haftada çiftçilerin kredi borçlarının faizlerini sileceklerini bir kez daha vurgulayan Kılıçdaroğlu, ayrıca çiftçilere güneş enerjisi ile üretilecek elektriğin de çiftçilere bedava verileceğini söyledi.

"Erdoğan ben dinlese çok şey olacak aslında ama dinlemiyor"

İktidarın enerji lobilerinin sözünü dinlediğini kendilerinin ise halkın ve üreticilerin sözüne kulak verdiklerini dile getiren CHP lideri, "Erdoğan ben dinlese çok şey olacak aslında ama dinlemiyor" dedikten sonra sözlerini şöyle sürdürdü:

Ama arada bir dinlediği de oluyor. 3 hafta önce burada diyabetli çocuklar için çağrıda bulunmuştum. Bunu düzeltin demiştim. Neyse söz vermiş, ‘ben bunu yapacağım' demiş. Teşekkür ederim kendisine, beni dinlediği ve diyabetli çocuklara bu hakkı vereceği için

13 yıldır güncellenmeyen İlaç Fiyat Kararnamesi'nin de güncellenmesi gerektiği çağrısını yapan Kılıçdaroğlu, "Ama 3 hafta beklemelerine gerek yok. İki gün sonra da yapabilirler" diye konuştu.

"Bizim iktidarımızda Mavi Marmara dosyası geri açılacak"

Devleti yönetenlerin halka doğru bilgi vermesi gerektiğini kaydeden Kemal Kılıçdaroğlu, Mavi Marmara'da hayatını kaybeden Çetin Topçuoğlu'nun ailesine yaptığı ziyaretten bahseden ve oğlu Aytek Topçuoğlu'nun gözyaşları içinde, ‘bize kimse sahip çıkmadı' dediğini belirterek, "Onlara sahip çıkacağımızı, yanlarında olacağımızı, varsa adaletsizliğin üzerin gideceğimizi. O dosyanın bizim iktidarımızda hala kapanmadığını, kapanmayacağını söyledik. Daha acı olanı ‘giderken bize mi sordunuz' cümlesi. Oraya gideceğini biliyordun, yeri göğü inlettin. İsrail'i tahrik ettin. AKP milletvekilleri son anda vazgeçti. Ölenlere sahip çıktın mı? Çıkmadım. Ama iz sahip çıktık. Çünkü bizim yüreğimizde adalet duygusu var" şeklinde konuştu.

 "Yapamayacağını ben de biliyorum, sen de biliyorsun"

Erdoğan'ın Yunanistan'a ‘efelendiğini' söyleyen Kemal Kılıçdaroğlu, 2017 yılında yaptığı konuşmada Yunanistan'ın 18 adayı işgal ettiğini söylediğini hatırlatarak, Erdoğan'a işgal edilen adalarla ilgili açıklama yapmasını istediğini ancak cümle dahi kuramadığını söyledi.

 Kılıçdaroğlu, "Şimdi orta yerde Yunanistan'a ‘beni kızdırmayın', Suriye'ye ‘Yok operasyon yapacağım..' Yapıyorsan yap kardeşim ne bağırıp duruyorsun. Yapamayacağını ben de biliyorum, sen de biliyorsun. Adalar silahlanırken gıkın bile çıkmadı. Şimdi efeleniyor. Daha acı olanı, biz Güney Kıbrıs Rum Kesimi'ni tanımıyoruz. İspanya'daki NATO toplantısında beyefendi aynı masada yemek yiyecek. ‘O gelecekse Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti de burada olmalı' diyemiyor bile. Bu mu devleti yönetiyor, bu mu milletin çıkarlarını koruyor" dedi.

"Ecevit ve Erbakan bağırıp çağırdılar mı?"

Kılıçdaroğlu, dış politikada da liyakatli kadrolarla çalışarak, diplomasiyi harekete geçirerek bütün sorunları barışla çözeceklerini söyledi.

Kılıçdaroğlu, Kıbrıs Barış Harekatı'nı hatırlatarak, "Ecevit ve Erbakan bağırıp çağırdılar mı? Hayır. Gereğini yaptılar. Bizim geleneğimizde gereğini yapmak vardır" şeklinde konuştu.

"Bunu söylemesi bile kafasındaki ayrımcılığın ne kadar derin olduğunu gösteriyor"

Marmaris'te yaşanan orman yangınları için Devlet Bahçeli'nin kendisine yönelik olarak, ‘Nereden biliyorsun?' diye sorduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, "Ben değil bütün dünya biliyor. Anlaşılan tek bir makale okumamışsın. Allah akıl fikir versin" dedi.

Yangının 3 gün boyunca söndürülemediğini söyleyen Kılıçdaroğlu, "Bu yangının çıkacağını 1 yıl önceden bütün dünya söyledi. Beşli çete olunca 10 dakikada ihale sonuçlanıyor. Ormanları korumak için açtığın ihalede 4 Temmuz'u bekleyeceksin. Ben bunu söyledim iye kıyameti koparıyorlar. Ne derseniz deyin biz haklıyız" diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Muğla Büyükşehir Belediyesi sende. Acaba ne yaptınız? Bizler burası CHP belediyesi demedik ve atılması gereken tüm adımları attık" dediğini hatırlatan Kılıçdaroğlu, "Bir defa şunu bil, Muğla Büyükşehir Belediyesi bende değil, Muğla Büyükşehir Belediyesi Muğla'dadır ve Muğla halkınındır. Senin anlayışınla biz devleti yönetmeyiz. Devlet ayrıdır, siyaset ayrıdır. Vallahi billahi devletin ne olduğunu da nasıl yönetildiğini de bilmiyor" dedi.

Yangını söndürmek için çalışan tüm kurumlara ve görevlilere teşekkür eden CHP lideri, Marmaris Belediyesi'nin 328 personel ve 156 araç görevlendirdiğini ve bunun dışında her türlü gerekli desteği sağladığını ve pek çok belediyenin de yardım gönderdiğini tüm bunların Muğla Valisi'nin bildiğini söyleyerek, "Orman yanıyor, ‘senin belediyen demedik' diyor. Bunu söylemesi bile kafasındaki ayrımcılığın ne kadar derin olduğunu gösteriyor" diye konuştu.

"Senin görevin katille aynı sofraya oturmak değil"

Orman Kanunu'na göre Orman İdaresi'nin bu konularda yetkili ve sorumlu olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, "Merkezi yönetimin acizliğini örtmek için bakanları yollamışlar oraya. Ne yapıyor bakanlar Allah aşkına? Fırsat bulup geldiler, Suudi Prens için yapılan eğlenceye katıldılar. Onunla sofraya oturdular ağaçlar yanarken. Senin görevin katille aynı sofraya oturmak değil" dedi.

"Biz kul hakkında sahip çıkarız, bunlar kul hakkını yer" diyen Kemal Kılıçdaroğlu, kendilerinin devletin itibarına gölge düşmemesi için çalıştıklarını ancak iktidarın böyle bir hassasiyetinin olmadığını savundu.

"Canikli'ye sesleniyorum; bu adamı neden koruyorsun?"

15 Temmuz'dan sonra TMSF'ye pek çok şirketin devredildiğini ve başlarına kayyum atandığını hatırlatan Kılıçdaroğlu, piyasada bazı simsarların TMSF bünyesindeki fabrikalar için işadamlarına gittiklerini öne sürdü.

Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

Nurettin Canikli BOYDAK'ın yönetimine bir yakınını atıyor. BOYDAK mobilyada bir dünya markası. Bir süre sonra Slovakya'da depo yapmak bahanesi ile 20 milyon euro gönderiyorlar. Deponun sahibi aynı zamanda Nurettin Canikli'nin atadığı kayyum. Ve bu para da adam da yok şu anda ortada. Ama Canikli hiç konuşmuyor. Şimdi buradan Canikli'ye sesleniyorum. Bu adamı niye koruyorsun? Kayseri milletvekilimiz bunu Binali Yıldırım'a sordu ama bugüne kadar cevap vermedi.  Meclis başkanına sesleniyorum. Binali Yıldırım bu soruya cevap vermemişse, ‘Millet Meclisi'ni tanımıyorum' demektir. Onu tanımıyorsa seni de tanımıyor demektir. Seni de tanımıyorsa o zaman işimiz var demektir

"Böyle bir kanunu, despot ülkeler dahil dünyanın hangi ülkesinde  gördünüz?"

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay'ın da soruya cevap vermediğini söyleyen Kılıçdaroğlu, "Bunların hepsi yolsuzluğun ortağı ve üzerine gidemiyorlar. Değillerse bir cevap verirlerdi" dedi.

Verilen yeni kanun teklifine göre, kayyumların yaptıkları bütün işlemler ve bu kararları yerine getiren kişilerin mali, cezai ve hukuki dokunulmazlık sağlandığını belirten CHP lideri, "Malı götür, hırsızlığı yap. Kanun da Saray da arkanda duruyor. Böyle bir kanun Meclis'e kabul ettirdiler. Geçmişte AK Parti ve MHP'ye oy verenlere sesleniyorum. Siz böyle bir kanunu, despot ülkeler dahil dünyanın hangi ülkesinde  gördünüz? Hırsızlık yapana ‘hiçbir sorumluluğun olmayacaktır' diye kendi Meclisi'nden kanun geçiren bana bir ülke gösterin. Hırsızlığın bu boyutlara ulaştığını ve yasayla korunduğunu Cumhuriyet tarihinde ilk kez görüyorum .Balık baştan kokuyor. ‘Sen götür malı' diyorlar. Ama milletime söz veriyorum, hangi kanunun çıkartırlarsa çıkarsınlar bu kardeşiniz tamamına hesabını soracaktır. Devleti soyan haramilerden hesap sorulmasını istiyorsanız bize katılacaksınız. Haramilerin defterini hep beraber düreceğiz" dedi.

CHP Genel Başkanı, "Uyuşturucu baronları ile mücadele edilmesini istiyorsanız, gençlerimiz geleceklerini kendi ülkelerinde arasın istiyorsanız, anne babalar bize katılacaksınız. Suriyeliler kendi ülkelerine gitsin istiyorsanız bize katılacaksınız. Kimse umutsuzluğa kapılmasın" diyerek sözlerini tamamladı.

Independent Türkçe

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.