BURSA ARENA / Haber Merkezi
İzmir depreminde 11 kişinin hayatını kaybettiği 11 kişinin de yaralandığı Yılmaz Erbek Apartmanı'nın yıkılmasıyla ilgili davada tutuklu ve tutuksuz olarak yargılanan sanıklar ifade verdi. Tutuklu sanıklardan birisi apartmanın tadilat sırasında taşıyıcı duvarın kırıldığını ifade etti.
2001 yılında yapımı tamamlanan Yılmaz Erbek Apartmanı'nın 2006 yılında zemin etüdünü yapan yüksek jeoloji mühendisi A.D., yapılan ölçümlerde yeraltı su seviyesini 5 metre olarak ölçüldüğünü belirtip, "Raporun sonuç kısmında, zeminin alüvyon olduğu ve binanın buna uygun yapılmadığı takdirde güçlendirilmesi gerektiği veya yıkılıp yeniden yapılması gerektiğini belirttim. Binanın yapılışından 5 yıl sonra bizden Yapı Kullanım İzin Belgesi için rapor istediler. Bina bitmiş, insanlar evlerinde oturuyordu. Sismik etüt ve sondaj çalışması yaptık. 2 farklı noktadan 15 metre derinliğe indik. Depremden sonra yeraltı su seviyesi 3 metre olarak ölçülmüş. 15 senede zeminde değişiklikler olabilir" dedi.
'Daha narin olan A Blok'ta bir şey yok'
Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde dinlenen, binanın statik proje müellifi tutuksuz sanık A.Ö. ise binanın 1975 Deprem Yönetmeliği'ne uygun şekilde yapıldığını ve belediyeden de onay alındığını söyledi. Yılmaz Erbek Apartmanı’nın projesini hazırlayıp, mimar Nurettin Bozdoğan’a teslim ettiğini ifade eden A.Ö., "Ödemede sorun çıkınca Mustafa Yılmaz ile tanıştım ve paramın geri kalan kısmını ondan aldım. A ve B bloklar aynı proje ile yapıldı. Daha narin olan A Blok’ta bir şey yokken daha kütleli olan B Blok’ta ise çökme oldu. Bunun nedeninin bilirkişiler tarafından araştırılmasını istiyorum" diye konuştu.
'Mimari proje yönetmeliğe uygundu'
Yapı denetim firması sorumlusu B.B. ise dosyanın kendilerine geldiğinde binanın bitmiş halde olduğunu belirtip, "Zeminde kolonlar üzerinde duran bir bina vardı. Arada duvarlar yoktu. Eski projede olan duvarların kaldırılmasıyla ilgili tadilat projesi yapılmış. Binayı yerinde inceledik. Mimar olduğum için ben mimari projeyi inceledim. O dönemki yönetmeliğe uygundu. Duvarların kaldırılmasında bir mahsur yoktu" dedi.
Tutuksuz sanıklardan yapı denetim firmasının müdürü E.P.T. ise belediyenin isteği doğrultusunda binada inceleme yaptıklarını ve binanın proje ile uyumlu olduğunu söyledi.
'Kolonlar aynı yöne bakıyordu'
2001 yılında, Nurettin Bozdoğan’ın istifa etmesiyle Yılmaz Erbek Apartmanı’nın fenni mesulü olan tutuksuz sanık E.İ. de "Daha önce de Mustafa Yılmaz’ın birkaç binasını yaptım. O binalar hala sağlam. Bu binanın tadilat projesini çizmemi istediler. 460 metrekarelik alan için duvarların kaldırıldığı tadilat projesi istediler. İşe başladığımda zemin katta duvarlar örülmemişti, kolon ve kirişlerde eksik yoktu. 2001 yılında binaya gittiğimde bir fenni mesul yoktu, kimse sorumluluk almak istemiyordu. Daha önceki mimar, duvarları taşıyıcı olarak çizdiğini söylüyor ancak taşıyıcı duvar olacaksa projeye yazılması lazımdı. Binada kolonlar hep aynı yöne doğru bakıyordu. Bu da binada domino etkisi oluşturur. Ancak o zamanki yönetmelik bunun yapılmasına imkan veriyordu. Bitmiş bir binada yapabileceğim bir şey yoktu. Biz mimarlar olarak işimiz çizmek. Çizmekle adam öldürülmez ama hesap yapanların iyi hesap yapmaları lazımdı" diye konuştu.
'Formaliteden kooperatife yönetici olmuşlar'
Binanın altındaki süpermarketin mülk sahibi olan Mustafa Yılmaz’ın beyaz eşya dükkanında çalışan tutuksuz sanıklardan K.K., prosedür üzerine kooperatif yöneticisi olduğunu ve fiili bir sorumluluğu olmadığını söyledi. Yılmaz’ın kardeşi tutuksuz sanık Z.S. de "Ev kadınıyım. İnşaat işinden anlamadığım halde kağıt üzerinde kooperatifin başkan yardımcısı olarak imzam var" dedi.
Sanık ifadelerinin alınmasının ardından duruşmaya ara veren mahkeme başkanı, tanık ve müşteki ifadelerini almak için duruşmayı 3 Eylül'e erteledi.
SPUTNİK