Haliç’te, motorla denizin üstünde yol alırken başımızı Fener semtine doğru çevirdiğimizde çeşitli tarihi yapılar dikkatimizi çekiyor.
Kıyıda, tamamı demirden yapılmış Ortodoks Sveti Stefan Kilisesi var.
Daha üst tarafta kırmızı ateş tuğlaları ile Fener Rum Ortaokulu ve Lisesi göze çarpıyor.
Biraz daha yukarı doğru baktığımızda ise uzun ve yüksek bir betonarme yapı görülüyor.
Bu, yüzlerce öğrenci kapasiteli İsmailağa Kur'an kursu binası.
İsmailağa Cemaati’nin 'merkez üssü', işte bu kursun da bulunduğu Çarşamba Mahallesi.
Özellikle 1990’larda medyanın ilgi odağı olan bu mahalle, günümüzde de İslami-muhafazakâr dokusunu korumaya devam ediyor.
Sokaklardaki erkekler büyük oranda sarıklı ve cübbeli, kadınlar ise siyah çarşaflı.
Yine kız çocuklarının önemli bir bölümü tesettürlü.
Burada, Cemaat’in kalbi İsmailağa Camii’nin minaresinden müezzinin hoparlörsüz ezan okuduğunu görmek mümkün oluyor.
Mahallenin camilerindeki yoğunluk sadece Cuma namazlarıyla sınırlı değil.
Çevredeki apartmanların altlarında irili ufaklı Kur’an kursları var.
Giyim mağazaları ve terzi dükkanları buraya özgü giyim-kuşam için hizmet veriyor.
Kitapçı raflarında, ağırlıklı olarak dini yayınlar ile Necip Fazıl Kısakürek gibi yazarların kitapları ya da 2. Abdülhamid gibi tarihi figürler hakkındaki eserler bulunuyor.
Bu manzara, İsmailağa Cemaati ile özdeşleşen yaşamın görünen yüzü.
Peki sık sık ülke gündemine gelen İsmailağa'nın görünen yüzünün arkasında nasıl bir yapı var?
Cemaat nasıl doğdu?
İsmailağa, Nakşibendi tarikatının Halidiyye kolundan bir cemaat.
Kurucusu, Trabzon’un Of ilçesinde doğan din adamı Mahmut Ustaosmanoğlu.
Ustaosmanoğlu, Ali Haydar Efendi olarak anılan 'şeyhinin' yanında yetişti.
1954’te Çarşamba’daki İsmailağa Camii’nde imam olarak çalışmaya başladı.
Dönemin İskender Paşa Cemaati lideri Mehmed Zahit Kotku ile de yakın bir ilişkisi vardı.
Ustaosmanoğlu'nun İsmailağa Camii’nde faaliyetleri üzerinden oluşan cemaat, yıllar içinde büyüdü.
Bugün de cemaatin kurumsal yapısı İsmailağa İlim ve Hizmet Vakfı’nın merkezi, bu caminin külliyesinde bulunuyor.
‘Devletçi’ bakış açı
Kimilerine göre İsmailağa Cemaati, farklı siyasi dönemlerde devletle özel ilişki geliştiren bir dini oluşum.
İlahiyatçı İhsan Şenocak, İsmailağa çizgisindeki Hüküm Yayınları’ndan çıkan Kıştaki Bahar: Mahmud Efendi Hazretleri kitabında, “Halidiyye kolunun Osmanlı döneminde ayrılıkçı akımları etkisiz hale getirdiğini ve adeta Osmanlı devletinin ömrünü uzattığını” yazıyor ve “Halidiyye kolu, Osmanlı topraklarında millet-devlet dayanışmasının tesis edilmesinde çimento vazifesi görmüştür” ifadesini kullanıyor.
Şenocak ayrıca, “Halidi şeyhlerin Osmanlı’daki ıslahat dönemlerinde İstanbul’da devlet ve siyaset çevreleri ile yakın ilişkiye girdiklerini, Jön Türkler'e karşı 2. Abdülhamid’i desteklediklerini” belirtiyor.
“1924’te medreselerin kapatılmasından sonra ise bu şeyhlerin murakabesinde İslami ilimler okuyan birçok kişinin Cumhuriyet döneminde müftü, vaiz ve imam olarak görev aldığını” yazıyor Şenocak.
Yine cemaat çizgisindeki Ahıska Yayınevi’nden çıkan Mahmud Efendi Hazretleri’nin Hayatı adlı anonim kitapta, 12 Eylül 1980 darbesi sonrası, Ustaosmanoğlu’nun bazı yargılamalarla karşılaştığı dönemler hakkında “O devleti ile asla karşı karşıya gelmiyor” yorumu yer alıyor.
Kitapta 12 Eylül sonrasıyla ilgili ayrıca, “1980 ihtilalinde İsmailağa Medresesi resmi bir hüviyet kazanmış ve Kur’an kursu olarak açılmıştı” ifadesi yer alıyor.
‘Mahalledeki yeşil kuşak’ projesi mi?
Kimi yorumcular İsmailağa Cemaati’ne, mekânsal olarak Fener Rum Patrikhanesi’nin yakınında bulunması nedeniyle, 'özel bir görev' verildiği görüşünde.
Hatta bunu, "mahalledeki yeşil kuşak projesi” olarak adlandıranlar dahi var.
Fatih-Başakşehir: Muhafazakâr Mahallede İktidar ve Dönüşen Habitus kitabının yazarı sosyolog, akademisyen İrfan Özet bunu şöyle açıyor:
“İsmailağa'yı Türkiye'deki cemaat dünyasından farklılaştıran hususlardan biri, bölge sakinleri başta olmak üzere Sünni-İslam hassasiyetine sahip geniş çevrelerce sırtına yüklenilen teo-politik bir misyon.
“Bu misyon, özellikle Patrikhane ile Cumhuriyet tarihi boyunca gelişen endişeler etrafında biçimleniyor. Bölgedeki yaygın kanıya göre, Patrikhane'nin ekümeniklik projesi kapsamında ‘genişleme politikası’ mevcut.
“Nitekim bu kuşku bugün Fatih'teki birçok muhafazakârın, İsmailağa'nın bölgedeki varlığını 'bir emniyet sübabı' olarak görmesine yol açıyor. Çarşamba semti bu açıdan, Fener-Balat'a hâkim gayrımüslim ve seküler dokuya karşı; İslami kimliğin sınır hattını oluşturuyor.”
Aslında bu anlayışın izleri, cemaat çizgisindeki yayınlarda da görülebiliyor.
İhsan Şenocak, Kıştaki Bahar: Mahmud Efendi Hazretleri kitabının 'Tekke’nin Kiliseyle mücadelesi' başlıklı bölümünde "Halidi şeyhlerin Osmanlı devletine sadık olduklarını’" belirttikten sonra şunları yazıyor:
“Batılı devletlerin siyasi dayatmalarının had safhada olduğu ve azınlıkların kabul edilemez taleplerde bulunduğu bir sırada Sultan Abdülmecid’in davetiyle İstanbul’a gelen İsmet Efendi’nin, tekkesini Fener-Rum Patrikhanesi’nin üst kısmında yer alan Çarşamba semtinde inşa etmesi bu sadakatin bir göstergesidir.
“Osmanlı devletinin zafiyetinden istifade ederek üzerinde nüfuz kurmanın gayreti içerisinde düşen kiliseye, tekkesini Çarşamba’da inşa eden bu Halidi şeyhin verdiği mesaj çok açıktır: ‘Batılı devletlerin arkanıza alarak yürüttüğünüz sinsi çalışmalarınıza, siyaseten zayıflayan devletimiz engel olamasa da millet iradesi size geçit vermeyecektir' .”
Çarşamba Mahallesi’nden Türkiye ve dünyaya yayılan çalışmalar
Cemaat, Türkiye'deki birçok dini oluşumdan farklı olarak kendine has bir giyim kuşam tarzını benimsemiş durumda.
Cemaat üyesi erkekler uzun sakallı, cübbeli, sarıklı ve şalvarlı bir görüntü sergilerken, kadınlar da siyah çarşaf giyiyor.
Bu giyim tarzıyla dikkat çeken yer Çarşamba olsa da, İsmailağa bu mahalle ile sınırlı bir oluşum değil.
İstanbul’da Beykoz gibi farklı mahallerde yoğun çalışmaları var.
Türkiye’nin birçok il hatta ilçesinde faaliyet yürütüyorlar.
Karadeniz, İç Anadolu’nun kuzeyi ve Marmara Bölgesi’nin doğusunda çalışmalarının özel bir yoğunluk içinde olduğu anlaşılıyor.
2019 yılında internete 'sızan', Diyanet İşleri Başkanlığı'na ait olduğu iddia edilen, resmi görevlilerin bugüne kadar yalanlamadığı, Dini-Sosyal Teşekküller, Geleneksel Dini-Kültürel Oluşumlar ve Yeni Dini Yönelişler adlı gizli raporda da, cemaatin hafızlık ve medrese eğitimiyle öne çıktığı belirtildikten sonra “Asıl merkezleri İstanbul olmakla birlikte Türkiye genelinde bu alanlarda ciddi bir hakimiyetleri söz konusudur” tespitine yer veriliyor.
Rapora göre Cemaat’te dini eğitim; "Arapça ve hafızlık talebeleri, tekamül medreseleri ve ihtisas medreselerini içererek üç aşamalı olarak" gerçekleştiriliyor.
Şubelerde Kur’an-ı Kerim, talim ve tevcid, ilmihal ve akaid dersleri yanında hat dersleri veriliyor.
Cemaat'in eğitim sürecinden geçenlerin sonradan kendi dini eğitimlerini başlattığı görülüyor.
Cemaat bünyesinde çeşitli vakıf ve dernekler yer alıyor.
Bu kuruluşlar dini eğitim başta olmak üzere yardım çalışmalarından aşevlerine kadar çeşitli alanlarda faaliyet gösteriyor.
Cemaat, yurtdışında da İnsana Değer Veren Dernekler Federasyonu (İDDEF) üzerinden çalışmalar yürütüyor.
İDDEF’in internet sitesinde Güney Kore’den Meksika’ya uzanan 56 ülkede faal olduğu, çalışmalar kapsamında, “80 medresede 400’ün üzerinde hoca ile 11 bine yakın talebenin ilim tahsilini sürdürdüğü” belirtiliyor.
İDDEF’in, bir dönem Fethullah Gülen yapılanmasının yoğun çalışma yürüttüğü Afrika kıtasına önem vermesi dikkat çekiyor.
Sitede, “Afrika, misyonerlik faaliyetlerinin ve ehl-i sünnet dışı akımların yoğun propagandasıyla karşı karşıya bulunduğundan, bölgedeki hizmetler hayatî önem taşıyor” yorumu yer alıyor.
Gambiya, Burkina Faso, Fildişi Sahili, Benin, Nijer, Gana, Etiyopya, Somali, Kenya, Uganda, Tanzanya, Sudan, Nijerya; faaliyetlerin sürdüğü ülkeler arasında.
Sitede, 2022’de Suriye’nin İdlib Vilayeti’nde de İsmailağa Camii’nin açıldığı bilgisi de fotoğraflarıyla birlikte yer alıyor.
Demokrat Parti’den günümüze sağ partiler ile ilişkili bir cemaat
İsmailağa, siyasetle kendine has ilişkisi olan bir cemaat.
Cemaat'in önde gelenlerinin başka bazı dini yapılanmalarda olduğu gibi doğrudan kendilerinin ‘politikacılık’ yapmadığı ancak siyasetle yakın bir ilişki kurduğu anlaşılıyor.
İsmailağa, yıllardır çeşitli sağ partiler ile temas halinde.
İhsan Şenocak kitabında, “Halidiyye kolunun siyaset ve devletle ilişkisinin Osmanlı dönemine uzandığını ve 1946’de çok partili siyasi yaşama geçilmesi ardından Halidilerin Türk siyasi hayatında yeniden etkin olduğunu” yazıyor.
Mahmud Efendi Hazretleri’nin Hayatı kitabında ise Ustaosmanoğlu’nun 1950’lerde Demokrat Parti döneminde Başbakan Adnan Menderes’i desteklediği ve cemaatten onun için oy vermesini istediği yazılıyor.
Sosyolog İrfan Özet, cemaatin sağ siyasetle ilişkisini 'meşruiyet alanı' kavramıyla yorumluyor ve ekliyor:
"Saha araştırmam süreci boyunca yaşanan seçimlerde, cemaat bağlılarının sürekli olarak 28 Şubat döneminde basılan Kur'an kursları ve kamu kurumlarında örtünerek eğitim almalarının önüne geçildiği 'travmatik' manzaraları sahne önüne koyduklarını görüyordum.
“Bu motivasyonlar ise, son tahlilde cemaat etkilerine açık kitlenin AK Parti siyaseti ekseninde buluşmasını sağlıyordu."
Mahmud Efendi Hazretleri’nin Hayatı kitabında, Ustaosmanoğlu’nun yıllar içinde birçok cumhurbaşkanı, başbakan ve siyasi parti lideriyle görüştüğü belirtiliyor.
Bazı görüşmelerin fotoğraflarının da yayımlandığı kitapta bahsedilen bu isimler arasında Süleyman Demirel, Turgut Özal, Cevdet Sunay, Necmeddin Erbakan, Alparslan Türkeş, Korkut Özal, Muhsin Yazıcıoğlu, Abdullah Gül, Ahmet Davutoğlu, Recep Tayyip Erdoğan, Ahmet Davutoğlu, Mustafa Destici, Fatih Erbakan, Zekeriya Yapıcıoğlu da bulunuyor.
Bu makalede Twitter içeriği bulunmaktadır. Çerez ve diğer teknolojileri kullanıyor olabilirler, bilgisayarınıza herhangi bir şey yüklenmeden önce sizin rızanızı alırız. İzin vermeden önce çerez politikasını okumak ve gizlilik politikasına göz atmak isteyebilirsiniz. Bu içeriğe ulaşmak için lütfen "kabul et ve devam et" seçeneğine tıklayın.
Kitapta yer alan anlatımlara ve kendisinin başka açıklamalarına bakıldığında, Ustaosmanoğlu’nun Türkiye’ye şeriat düzeninin gelmesini istediği görülüyor.
Kitapta, cemaatin önemli isimlerinden bir kişinin, Ustaosmanoğlu’nun Cumhurbaşkanı iken Turgut Özal’ı Çankaya Köşkü’nde ziyaret ettiği ve ziyaret sırasında ona “Şeriatı ilan et!” dediğini öne sürüyor.
1997’de dönemin Başbakanı Necmeddin Erbakan’ın Çankaya Köşkü’nde tarikat ve cemaat mensuplarına verdiği iftar yemeğinde Ustaosmanoğlu da vardı.
Kitapta, Erbakan’ın o akşam, köşkte ortaya çıkan görüntü karşısında duygulanarak ağladığı, Ustaosmanoğlu’nun ise “Elhamdülillah buraya sarığı sokmuş olduk” dediği öne sürülüyor.
AKP ile ilişkiler
İsmailağa Cemaati’nin ilk yıllarından itibaren Milli Görüş hareketi ile yakın ilişkide olduğu anlaşılıyor.
Gazeteci Ruşen Çakır, 1990’da basılan Ayet ve Slogan adlı kitabında cemaatin, müridlerini, Milli Nizam Partisi-Milli Selamet Partisi-Refah Partisi çizgisine oy atmaya sevk ettiğini ancak bağımsız bir politik çizgi oluşturmaktan kaçındığı tespitini yapıyor.
2000’lerde ise İsmailağa Cemaati ile AKP arasında iyi bir ilişki kurulduğu görülüyor.
Bu ilişkinin hem 'yüksek siyaset' düzeyinde hem de 'tabanda' kurulduğu anlaşılıyor.
15 Temmuz 2016’daki darbe girişimi sırasında, İsmailağa mensupları sokağa çıktı ve özellikle İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nün yer aldığı Vatan Caddesi’nde darbecilere karşı direnişe katıldı.
İsmailağa Cemaati, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Suriye’nin kuzeyinde düzenlediği harekatları destekledi.
23 Haziran 2019'da tekrarlanan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerine bir aydan kısa süre kala, Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AKP) adayı Binali Yıldırım, oluşumu ziyaret etti.
Cemaat, 2020’de Ayasofya’nın cami olarak ibadete açılmasına büyük destek verdi ve cemaat mensupları ilk namaza da kitlesel olarak katıldı.
Aynı yıl cemaat, Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çıkması gerektiğini de savundu.
Ustaosmanoğlu’nun 24 Haziran 2022’de Fatih Camii’nde düzenlenen cenaze törenine hükümet kanadından önemli bir katılım olması da dikkat çekti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan burada yaptığı konuşmada, Ustaosmanoğlu için “İlim, irfan ve hikmet sahibi alimimizi son yolcuğuna uğurluyoruz. Fatih İmam Hatip'te öğrenciyken kendisini dinlerdik” dedi.
Erdoğan, 1965-66 yıllarında İsmailağa Camii'nde cuma namazlarına gittiğini, Ustaosmanoğlu'nun sohbetlerine katıldığını söyledi.
Cemaat birçok seçimde AKP'ye destek sundu.
Son olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan, 31 Mart 2024 yerel seçimlerinden hemen önce Cemaat lideri Hasan Kılıç'ı ziyaret etti.
Cemaat üyelerinin, Soma maden faciasından İzmir depremine kadar çeşitli ölümlü afet ya da kazalarda hızlıca olay yerine gittikleri ve çeşitli çalışmalar yürüttükleri de de dikkat çekiyor.
Cemaatle ilgili cinayet haberleri
Geçmişe bakıldığında Cemaat’in dönem dönem çeşitli adli vakalarla gündeme geldiği görülüyor.
Örneğin 1982’de Üsküdar Müftüsü Hasan Ali Ünal’ın öldürülmesiyle ilgili davanın iddianamesinde Ustaosmanoğlu da idamla yargılandı.
Ünal’ın kendi bölgesinde İsmailağa Cemaati’nin faaliyetlerine izin vermediği, Cemaat'in ise onun hakkında öldürülmesi için fetva verdiği, cinayetin de bunun üstüne işlendiği öne sürüldü.
Ustaosmanoğlu davada beraat etti.
Cemaat, bir dönem, mensuplarına yönelik suikast olaylarıyla gündeme geldi.
Ustaosmanoğlu'nun damadı, cemaatin önde gelenlerinden Hızır Ali Muratoğlu, 1998'de Çukurçeşme Camii'nde silahlı saldırı sonucu öldürüldü.
2006'da ise cemaatin önde gelen isimlerinden, emekli imam Bayram Ali Öztürk de İsmailağa Camii'nde uğradığı bıçaklı saldırıda yaşamını yitirdi.
Saldırgan, camidekiler tarafından linç edilerek öldürüldü.
Zaman içinde yaşanan bazı irili ufaklı tartışma ve kavgalarla ilgili "Cemaat içi iktidar mücadelesi" yorumları yapıldı.
Ustaosmanoğlu sonrası Cemaat'in lideri kimdir?
Ustaosmanoğlu’nun 2022'deki ölümünün ardından cemaatin nereye doğru gittiği merak ediliyor.
Cenaze töreninde konuşan Mahmut Ustaosmanoğlu'nun oğlu Ahmet Ustaosmanoğlu, babasının vasiyeti doğrultusunda yeni liderin Hasan Kılıç olduğunu açıkladı.
Kılıç ise 22 Nisan 2024'te hayatını kaybetti.
Kılıç'ın cenaze töreninde ise cemaatin Kılıç'tan sonraki liderinin Ahmet Fikri Doğan olduğu açıklandı.
Henüz Ustaosmanoğlu hayatta iken yayımlanan Dini-Sosyal Teşekküller, Geleneksel Dini-Kültürel Oluşumlar ve Yeni Dini Yönelişler raporunda, “Mahmut Ustaosmanoğlu’nun yaşlı ve hasta olması nedeniyle yapı içerisinde bazı isimler etrafında birbirleriyle çatışan-çekilen müstakil gruplaşmaların olduğu görülmektedir” tespiti yapılıyor.
İç tartışmaların Ustaosmanoğlu'nun ölümü sonrası arttığı anlaşılıyor.
Gazeteci Timur Soykan’ın BirGün gazetesindeki haberiyle gündeme taşınan, Hiranur Vakfı'nın kurucusu Yusuf Ziya Gümüşel'in kızı H.K.G.’yi altı yaşındayken 29 yaşındaki Kadir İstekli ile dini nikâhla evlendirmesi ve H.K.G'nin cinsel istismara maruz kalmasına ilişkin dava da son yıllarda Cemaatle ilgili tartışmaları artırdı.
Mahkeme heyeti, 23 Ekim 2023'te görülen karar duruşmasında Kadir İstekli’ye 30 yıl, Gümüşel’e 20 yıl, anne Fatıma Gümüşel’e ise 16 yıl 8 ay hapis cezası verdi.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 20. Ceza Dairesi ise, sanıklara verilen cezanın arttırılması gerekçesiyle kararı bozdu ve ve yeniden yargılama talep etti.
Bunun üzerine yeniden görülen davada Kadir İstekl 36 yıl, Gümüşel ise 18 yıl 9 ay hapis cezasına çarptırıldı. Firari anne Fatıma Gümüşel için yakalama kararı alındı.
Akademisyen İrfan Özet, "cemaatin Türkiye ve dünyaya doğru genişlemesinin sonucu olarak cemaat halkaları içinde farklı anlayışların önümüzdeki dönemde daha fazla ortaya çıkabileceği" kanısında:
“Anadolu’dan Orta Asya’ya, Balkanlar’dan Afrika’ya uzanan Kur’an kursları, medrese halkaları mevcut. Her bir oluşum, bulunduğu coğrafi-kültürel habitusun ve liderlerinin damgasını vurduğu bir ‘alt farklılaşma alanlarına’ açılmakta."
Özet bu durumun Cemaat içindeki rekabeti de yönlendirdiğini savunuyor.
Bu rekabette Ustaosmanoğlu’nun oğlunun da içinde yer aldığı İsmailağa Camii İlim ve Hizmet Vakfı, Beykoz merkezli Marifet Derneği ve kamuoyunda 'Cübbeli Ahmet Hoca' olarak anılan Ahmet Mahmut Ünlü’ye bağlı Hoca Ahmet Yesevi Derneği'nin (HAYDER) ön plana çıktığını belirtiyor Özet.
Cemaat ise 27 Mart 2024'te yayımladığı bir açıklama ile Ahmet Mahmut Ünlü ile hiçbir bağlantılarının kalmadığını duyurdu.
Ünlü de buna, “Tarikat, Hasan Efendi'nin tarikatı değildir ki beni ihraç etsin" sözleriyle tepki gösterdi.
Bu olay yaşanmadan önce bu haberi hazırlarken, İsmailağa İlim ve Hizmet Vakfı'nın bir basın yetkilisi ile de görüştük ve Cemaat'in önde gelen isimlerinden röportaj talebinde bulunduk ancak talebe olumlu yanıt alamadık.
Bununla birlikte görüştüğümüz bu kişi, bu vakfın internet sitesi ve sosyal medya hesaplarından bahsederek, "camiamızı-cemaatimizi bağlayıcı açıklamalar için sadece resmi vakıf sitemiz ve sosyal medya hesaplarımıza itibar edilmesi gerekiyor" dedi.
Son yıllarda LGBT karşıtı eylemlerden şarkıcı Gülşen’e yönelik tepkiye, Ustaosmanoğlu’nun cenaze töreninden kamuoyunun gündemindeki altı yaşındaki çocuğa cinsel istismar davasına, İstanbul Sözleşmesi'ne yönelik tepkiden seçimlerdeki tavrına kadar birçok olayla gündeme gelen İsmailağa Cemaati, önümüzdeki dönemde de hem yaptıklarıyla hem de iç tartışmalarıyla göz önünde olmaya devam edecek gibi görünüyor.
Kaynak: BBC Türkçe / Mahmut Hamsici