Faik Öztrak: “Herkese Sorosçu diye saldıran BOP Eşbaşkanı, Soros 8 yıl önce ne dediyse onu yapıyor”

CHP Sözcüsü Öztrak, Erdoğan’ın ilk faiz indirimini yapmasının üzerinden tam iki yıl geçtiğini, ayarı bozulan ekonomide şimdi hem faizin, hem dolar kurunun, hem de enflasyonun aynı anda arttığını belirterek, “Erdoğan’ın faiz macerası, arkasında devasa bir enkaz bıraktı” dedi.

Bu tablonun müsebbibi olan Erdoğan’ın yurtdışına çıkınca enflasyonu “dünyanın sorunu” diye anlattığını kaydeden Öztrak, “Ama Türkiye’nin neden enflasyonun şampiyonlar liginde, dünyada ilk beş ülkeden biri olduğunu anlatmadı. Bizdeki aylık enflasyonun, neden dünyadaki 140 ülkenin yıllık enflasyonundan daha fazla olduğunu, bunun kimin eseri olduğunu da açıklamadı. Dünyada gıda fiyatları düşerken bizde neden sürekli arttığından, gıda enflasyonunda neden dünya dördüncüsü olduğumuzdan, ülkemizde yaşanan çocuk açlığından hiç söz etmedi. Herkes biliyor, bizdeki enflasyon dünyadan falan değil, tamamı Erdoğan’dan. Erdoğan’ın, ev yapımı krizi yüzünden” diye konuştu.

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak'ın, dün Genel Merkez’de MYK gündemine dair yaptığı basın toplantısından önemli başlıklar şöyle:

Sözlerime, Japonya’da ev sahibi takımı yenerek 2024 Paris Olimpiyatları'na katılmaya hak kazanan A Milli Kadın Voleybol Takımımızı kutlayarak başlamak istiyorum. Filenin Sultanlarının olimpiyatlarda da ülke olarak göğsümüzü kabartacaklarına, yeni başarılara imza atacaklarına yürekten inanıyoruz.  

TÜRKİYE VE AZERBAYCAN TEK YÜREKTİR

MYK toplantımızda ayrıca, Karabağ’daki gelişmeleri de dikkatle değerlendirdik. Türkiye ve Azerbaycan aynı anda çarpan tek yürektir. Uluslararası hukuka göre, Karabağ’da Azerbaycan egemenliği meşrudur. Azerbaycan’ın bu süreçte sivillere zarar gelmemesi için gösterdiği özen ve barışı tesis etmeye yönelik söylemleri takdire şayandır. Azerbaycan’ın Karabağ’da düzenlediği terörle mücadele operasyonunun bölge barışına katkı sağlayacağına inanıyoruz. Bu mücadelede şehit olanlara Allah'tan rahmet diliyoruz.

FAİZ SEBEP POLİTİKASIYLA GEÇEN 2 YILIN FATURASI DEVASA BİR ENKAZ

Siyasetçiler, yöneticiler, hep birkaç adım sonrasını düşünmek zorundadır. Vatandaştan yetki alanların, insanların, umutlu, mutlu, huzur içinde yaşadığı bir ülke için en iyisini yapma mecburiyeti vardır. Hiçbir millet umutsuzluk içinde yaşayamaz. Umutsuzluk toplumları çürütür. Yönetenler, günü birlik politikalarla, hamaset dolu sözlerle, yarının sorumluluğundan kaçamazlar. Maalesef ülkemiz, tam da böyle bir anlayışın elinde, yönetilmemektedir, çürümektedir. Erdoğan’ın burnunun dikine giderek, ilk faiz indirimini yapmasının üzerinden tam iki yıl geçti. Mayıs ayındaki seçimlerin ardından çakma ekonomist çark etti. Hem de ne çark! Ekonomiyi daha önce dolandırıcı ilan ettiği bakanla, ABD’den ithal ettiği Merkez Bankası başkanına bıraktı. Onların da ilk işi Erdoğan’ın izlediği politikaları irrasyonel ilan etmek oldu. Seçimden önce yüzde 8,5 olan politika faizini üç ayda dörde katladılar. Erdoğan’ın faiz macerası, arkasında devasa bir enkaz bıraktı.

200 LİRALIK YAKIT İBREYİ OYNATMIYOR

Ekim ayında elektriğe yüzde 30 civarında zam haberleri geliyor. Seçimden önce ülkenin dört yanından petrol fışkırıyordu. Hatta öyle bir petrol bulunuyordu ki, “Çıktığı gibi traktörüne koy, çalıştır” diye hikayeler anlatılıyordu. Şimdi, mazot da benzin de 40 lirayı buldu. 200 liralık yakıt alsan, ibre kırmızıdan yukarı çıkmıyor, ama Erdoğan dışarıda gazetecilere “İstanbul’da Enerji hub’ı kurmaktan” bahsediyor. Biz, “Zamlar zam olmaktan çıktı, zulme döndü” demiştik. Artık en yakınlarındaki ortakları bile, “Bu enflasyon, bu pahalılık azap değil de nedir” diye soruyor.

ERDOĞAN’A HER ŞEY LGBT RENKLERİNİ HATIRLATIYOR

Ama Hükümet hiç oralı değil, Erdoğan’ın aklında varsa yoksa LGBT renkleri var. “Ona her şey LGBT renklerini hatırlatıyor…” En son yandaş basına, BM duvarlarında LGBT renklerini gördüğünü anlatıyor. “Buradaki liderlerden bir tanesi LGBT’ci” diye onlarla dedikodu yapıyor. Bunun üzerinden aile, ahlak dersleri anlatıyor. Ya gerçekten kendi de şürekası da dünyadan habersiz, ya da bilerek Birleşmiş Milletlerin “Sürdürülebilir Kalkınma” hedeflerini anlatan boyalı merdivenlerine, salon süslemelerine “LGBT renkleri” diyor. Arkasına da seçim taktiği olarak kullanacağı belli olan, Anayasa değişikliği önerisini ekliyor. Buradan bu arada TÜİK yetkililerini de uyaralım. İnternet sitenizden, Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri sayfasını kaldırmazsanız, sizin de Erdoğan’ın hışmına uğramanız yakındır.

TAHMİN DEĞİL, ATMASYON

Bu çürüyen rejimde, devlet yönetimi ve kurumlar da büyük bir hızla çürüyor. Sayıştay’ın her tarafı budanmış, sansüre uğramış raporlarıyla bile, devlet yönetiminde nasıl bir çürümenin yaşandığı ortada. Kurumlar Sayıştay’a bilgi vermiyor, verende yarım yamalak veriyor. Gelir tahmini yapıyorlar, gerçekleşme tahminden yüzde 25 bin 316 oranında sapıyor. Bu tahmin mahmin değil bu tamamen atma, atmasyon. Millete sabır telkin eden, ama itibardan hiç tasarruf etmeyen Sarayın yıllık harcamaları yapılan revizyonlarla 6 milyar liraya dayanıyor. Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın milyonlarca lira yardım ettiği dernekte antrenör var, sporcu yok. İhaleler bölüne bölüne yasal sınırın altına düşürülüyor, ihaleyle alınması gereken mal ve hizmetler, doğrudan temine dönüştürülüyor. İstisna maddesine uymadığı halde pek çok ihale istisna maddesi kullanılarak yapılıyor.

DÖVİZLE BORÇLANMANIN FATURASI

Hükümete, “Dövizle borçlanmayın, döviz borçlarını Türk Lirası’na çevirin” dedik durduk. Biz bunları söylerken, “Tek kuruş vermiyoruz” dedikleri döviz garantili KÖİ projelerine Sayıştay raporlarına göre milletin bütçesinden milyarlarca lira aktarmışlar. Şehir hastanelerine ödenen garantilerin hesabı ise belli değil. Hazine Garantili borçlar, tek bir yılda kur farkından dolayı tam 123 milyar lira artmış. Yetmez, Hazine’nin borç yükü seçimden bu yana 1 trilyon 287 milyar lira artarken, bu artışın 963 milyar lirası, yani yüzde 75’i, dörtte üçü döviz cinsi borçların TL karşılığındaki artıştan gelmiş.

ERDOĞAN, SOROS 8 YIL ÖNCE NE DEDİYSE ONU YAPIYOR

Buradan tekrarlayalım. Erdoğan’ın sözleri de misyonu da gayet açıktır. Herkese Sorosçu diye saldıran BOP Eşbaşkanı, Soros bundan 8 yıl önce bu sığınmacılarla ilgili olarak ne dediyse onu aynen tatbik etmektedir. Soros, sığınmacılarının Türkiye’de durmasının “Daha ucuz ve daha verimli” olduğunu söylemiştir. “Avrupa ve Türkiye arasında yapılacak bir anlaşmanın temel hedefinin bu olması gerektiğini” de yazmıştır, anlatmıştır. Sarayda oturan Büyük Ortadoğu Projesinin eş başkanı da, AB ile Geri Kabul Anlaşmasını tereddütsüz imzalamıştır. Üç para beş kuruş karşılığında, Türkiye’yi AB üyesi yapmaktan vazgeçmiştir.

BENLİĞİNİ BİLMEYEN, BAŞKA MİLLETLERE YEM OLUR

Şimdi Saray ve şürekası bir taraftan, “Milletin çeşitliliği” laflarını ortaya atmaktadır. Diğer taraftan da yandaş gazetecilere, sığınmacıları bağrımıza nasıl basmamız gerektiğini anlatan videolar çektirmektedir. Bu izan fukaraları da, “Sığınmacılarla tek milletiz” demeye kadar işi götürmektedirler. Büyük devlet adamı önderimiz Atatürk’ün ifadesiyle, "Millî benliğini bilmeyen milletler, başka milletlere yem olurlar.” Kendi aklınca ithal bir millet yaratmak isteyenler, kürekleri tarihimizin akışının tersine çekmeye çalışan, emperyalizmin projelerinin maşaları, dün olduğu gibi bugün de hezimete uğrayacak, bu girişimleri tarihin tozlu rafları arasında yerlerini alacaktır. Biz, canımız ve kanımız pahasına aldığımız,  Anadolu ve Rumeli topraklarının, kirli hibrit savaş oyunlarıyla, emperyal heveslere peşkeş çekilmesine dün izin vermedik, bugün de izin vermeyeceğiz.

MAFYA, VARLIK BARIŞIYLA PARAYI TÜRKİYE’YE NASIL GETİRDİĞİNİ ANLATIYOR

Bu çürüyen rejimde, kurumların, kavramların, düşüncelerin yanında, belki de en çok, devletin temel direği olan adalet çürüyor. Ülke vahşi batıya döndü… Her gün ülkenin bir köşesinden çatışma haberleri geliyor. Hatay’ın seçilmiş milletvekili, gerçekleri yazan gazeteciler içeride, yasadışı bahis baronlarının, mahkemelerce serbest bırakılması için, oyun üstüne oyun oynanıyor. Azerbaycan’ın mafyasını Antalya’da vuruyorlar, yeğenine İstanbul’da ateş açıyorlar. Arabalarda tam otomatik suikast silahları bulunuyor. Gürcü mafyası Trabzon’da, İsveç mafyası İstanbul’da çatışıyor. İsveç basınının yaptığı, “Kara Mamba lakaplı mafya şefinin parayla Türkiye Cumhuriyeti pasaportu aldığı” haberleri, yazılıp çiziliyor. Bu kara düzenin sahipleri kara paralarını da yanlarında getiriyor. Esenboğa’da yakalanıp yerlere yatırılan mafya, yurt dışından getirdiği paraları, Varlık Barışı’yla ülkeye nasıl sorgusuz sualsiz soktuğunu ifadesinde tek tek anlatıyor. Hep söyledik, Türkiye’nin kaynağı belli, güvenli, anlık değil sürekli yeni iş imkanları, aş sağlayan temiz finansmana ihtiyacı var. Ama yönetenlere güven kalmayınca sermaye kaçıyor. Bu defa cin fikirler devreye giriyor. Aflarla kirli parayı yıkama merkezine dönen ülkemiz, mafyalara cennet, vatandaşa cehennem oluyor.

MÜJDELEDİKLERİ PARA, ANKAPARK’IN ALTINA GÖMDÜKLERİ KADAR

En son Hazine ve Maliye Bakanı, Dünya Bankası’ndan 800-900 milyon Avro borç bulduklarını sosyal medya hesabından duyuruyor. Oysa bulduk diye bayram ettikleri bu para, üç aşağı beş yukarı bunların müstafi Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlarının, yıllar önce Ankapark’a gömdüğü para kadar. Soruyoruz, yatırımı, ihracatı bırakmışlar her yerden borç dilenen, sonra da “895 milyon Avro borç bulduk” diye sevinen, sosyal medyada duyurular yapan dünyada başka kaç tane hükümet vardır.

SARAYIN ÜMİDİ MUHALEFETİ DAĞITMAK

Bu Hükümet bu ülkenin, bu milletin hiçbir derdine derman olamaz. Seçimden sonra yaptığı ve yapmadıklarıyla bunu ispatladı. Şimdi Erdoğan, Partisinin yüzde 30’un da altına inen oyuyla seçim kazanmak için her yolu deniyor. Bütün ümidi, muhalefeti ne yapıp edip dağıtmak. Yüzde otuzla ülkenin yüzde yüzüne el koymak. Havuz gazetelerinde kendi belediyelerinin rezilliklerinin üstünü örtüyor, bizim belediyelerimize ise kara çalmaya devam ediyor. Hükümet belediyelerimizin hizmetlerini önlemeye çalışırken, iktidarın çoğunlukta oldukları belediye meclisleri de hemşerileri için çalışan CHP’li başkanları engelliyorlar. Ankara'da atık su arıtma tesisi için bulunan dış kaynaklı krediyi Erdoğan onaylıyor ama cumhur ittifakının çoğunlukta olduğu Belediye Meclisi buna taş koyuyor. İstanbul’da Belediyemizin, otizmli ve down sendromlu çocukların kullandığı merkez haline getirdiği spor tesisini kendi ilçe belediyelerine devrediyorlar. Özel ihtiyacı olan çocuklarımıza verilen hizmeti engellemeye çalışıyorlar. Ama ne yaparlarsa yapsınlar. CHP’li başkanların yönettiği belediyelerde, vatandaşlarımız rahat bir nefes alıyor. Daha önce almadıkları hizmeti alıyorlar.

bursaarena.com.tr

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.