BURSA ARENA / Haber Merkezi
Bu yıl #HerŞeyeRağmen sloganıyla sinemaseverleri ağırlamaya başlayan 8. Boğaziçi Film Festivali, açılış filmi “Sun Children”ın gösterimiyle başladı. Festivalin ilk gününde “Nasipse Adayız”ın gösterimi sonrası film ekibinin katıldığı söyleşi gerçekleşti.
Sinemaseverleri 30 Ekim’e dek yılın merakla beklenen filmleriyle sinema salonlarında buluşturacak 8. Boğaziçi Film Festivali, dün gerçekleşen film gösterimleriyle başladı. Festivalin ilk gününün açılış filmi Majid Majidi’nin dünya prömiyerini 77. Venedik Film Festivali Ana Yarışma bölümünde gerçekleştiren ve Rouhollah Zamani'ye Marcello Mastroianni En İyi Genç Oyuncu Ödülü'nü kazandıran filmi Sun Children olurken, Ercan Kesal’ın ilk uzun metraj filmi Nasipse Adayız’ın Beyoğlu Sineması’ndaki gösterimi film ekibinin de katılımıyla gerçekleşti. Festivalin ilk gününde sinemaseverler filmlere yoğun ilgi gösterdi.
Festivalin açılış filmi öncesi Beyoğlu Sineması’nda bir konuşma yapan Boğaziçi Film Festivali Artistik Direktörü Emrah Kılıç, açılışı İran’lı yönetmen Majid Majidi’nin son filmi “Sun Children” ile Kadıköy Sineması’ndaki gösterim ile aynı anda yaptıklarını söyledi. Majid Majidi’yi festivalin beşinci yılında “Beyond the Clouds” filmiyle ağırladıklarını belirten Kılıç, “Sizler için açılış filmi olarak sevdiğimiz bir yönetmenin iyi bir filmini seçtik. İyi seyirler ve iyi festivaller diliyorum” dedi.
Festivalin Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması’nda yer alan Nasipse Adayız filminin gösterimi dün saat 18.00’da Beyoğlu Sineması’nda yoğun bir katılımla gerçekleşti. Ercan Kesal’ın aynı adlı romanından uyarlanan ve İstanbul’da bir belediyenin başkan aday adayı olan Doktor Kemal Güner’in bir günde geçen trajikomik hikayesini konu edinen filmin gösteriminin ardından, filmin yapımcısı Suzan Güverte ve oyuncularından Muttalip Müjdeci seyircilerin karşısına çıktı. Soru cevap bölümünün moderatörlüğünü Burak Göral yaptı.
“Filmin Tüm Mekanları Gerçek”
Filmin gösteriminin ardından seyircilerle buluşan filmin yapımcısı Suzan Güverte söyleşiye projenin kendisine gelmesi ve ilk süreçteki hazırlıktan bahsederek başladı. Filmin görsel olarak kolay bir dili olmadığı için ilk olarak tasarımla başladıklarını belirten Güverte, otantikliği sağlamak için gerçek mekanları seçtiklerini ifade etti ve sözlerine “Tüm mekanlar Ercan Bey’in eskiden bu hikayeyi yaşarken geçen yerler. Yani kendi hikayesindeki gibi her şey gerçek. Tıpkı filmde izlediğiniz gibi olayları bir düğün salonunda yaşamış” şeklinde devam etti.
Suzan Güverte kendisine yöneltilen “Hem senarist hem de başrol karakteri aynı kişi olunca yapımcının işi kolaylaşıyor mu yoksa zorlaşıyor mu?” sorusuna ise Ercan Kesal’ın yaratıcı olmasının yapım sürecinin belirli noktalarını kolaylaştırdığını söylerken filmin neredeyse bütün ağırlığının onun üstüne binmesinin de bazı zorluklar doğurduğunu belirtti. Kesal’ın filmin görüntü yönetmeni olan Barbu Balasoiu ile anlaşması hakkında da bilgi veren Güverte, Ercan Kesal’ın görüntü yönetmeni ile aylar önce buluştuklarını ve fikirlerinin de uyuştuğunda bu filmde beraber çalışmayı kararlaştırdıklarını söyleyerek filmin görüntü yönetmeninin Romen olmasının da Kesal’ın Romen Sineması’na olan hayranlığıyla açıkladı.
“Bu Filmle Yıllardır Okmeydanı FM’de Çalışan Nuri Gibi Oldum”
Söyleşide filmin ana karakterlerinden biri olan Muttalip Müjdeci de seyircilerden gelen soruları yanıtladı. Kendisinin ilk olarak filmde mekan sahibi rolünde olduğunu ifade eden Müjdeci, Ercan Kesal’ın kendisine hediye ettiği Nasipse Adayız kitabını kısa sürede okuduğunu ve sonrasında Kesal’ın kendisiyle görüşerek “Sen radyocu Nuri olmalısın” dediğini belirtti. Kesal’ın kendisine çok yardımcı olduğunu ve babacan davrandığını söyleyen Müjdeci, “Bu filmle birlikte ben yıllardır Okmeydanı FM’de çalışan Nuri gibi oldum” dedi.
Söyleşide seyircilerden gelen filmin ve karakterlerin son derece doğal olmasının sırrını da açıklayan Muttalip Müjdeci, yönetmen Ercan Kesal’ın tüm oyunculardan her fırsatta kendilerini oynamalarını istediğini söyledi. “Senaryoyu okuduğum her anda Ercan Kesal bana kendim gibi davranmamı söyledi” diyen Müjdeci, filmde yer alan Bir Numara’nın yanındaki oyuncuların da Kesal’ın o yıllardaki gerçek arkadaşları olduğunu vurguladı.
Festivalde 24 Ekim Cumartesi
8. Boğaziçi Film Festivali’nin ikinci gününde Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması, Uluslararası Uzun Metraj Film Yarışması ve Galalar bölümünde yer alan filmlerin gösterimi yapılacak. Beyoğlu Sineması’nda 13.00 seansında Koku, 15.30 seansında Kumbara ve 18.00 seansında Flaşbellek filmlerinin gösterimi ekip katılımıyla gerçekleşecek. 21.00 seansında ise Galalar bölümünde yer alan There Is No Evil filminin gösterimi yapılacak. Sinemaseverler Kadıköy Sineması’nda ise 13.00 seansında The Island Within, 15.30 seansında Wildland, 18.00 seansında The Courier ve 21.00 seansında Sister filmlerini izleyecekler.
Sinemaseverler filmlere ait seans bilgileri ve fragmanlara festivalin sosyal medya hesaplarından filmlerle ilgili ayrıntılı bilgilere de www.bogazicifilmfestivali.com adresindeki festival kataloğundan ulaşabilir.
Bosphorus Film Lab Etkinlikleri 24 Ekim Cumartesi Günü Başlıyor
Festivalin endüstri bölümü Bosphorus Film Lab, etkinlikleriyle endüstrinin güncel ve dikkate değer konularını profesyoneller eşliğinde katılımcılarıyla çevrimiçinde buluşturacak.
24 Ekim Cumartesi gününün ilk etkinliği festivalin Instagram hesabında gerçekleşecek. 14.00-15.00 saatleri arasındaki canlı yayının konuğu oyuncu Metin Akdülger olacak ve Bosphorus Film Lab direktörü İpek Tugay’ın sorularını yanıtlayacak.
Bosphorus Film Lab etkinliklerinin bir diğeri ise 17.00-18.00 saatleri arasında yapımcı Müge Özen’in moderatörlüğünde; Bir Film ve Başka Sinema Genel Müdürü Ersan Çongar, TRT Ortak ve Dış Yapımlar Müdürü Faruk Güven ve TME Film Finans ve Dağıtım Direktörü Orhan Taşdemir’in katılımıyla Yapımdan Dağıtıma Film paneli olacak ve Zoom üzerinden gerçekleştirilecek.