Bodrum’da inşaat faaliyet ve gürültüsü, seçim hareketlerine fark atıyor.

Henüz öyle gözle görülür bir seçim çalışması da yok şehirde. Bunun yerine inanılmaz bir yapı gayret ve çabası var. Yangından mal kaçırır gibi herkes seçimden önce birşeyler yapmaya çalışıyor. Kimi boş arsasına ev konduruyor, kimi mevcut evine bir kat çıkıyor, balkonlar eve katılıyor, evler genişletiliyor, siteler büyütülüyor. Böyle bir inşaat gürültü ve hareketi, deprem bölgelerinde bile yoktur sanırım.

Karışan yok, görüşen yok, kentin seçim telaşındaki idarecileri uzun süredir görünmüyor ortalıkta. Neredeyse Bir Bodrum daha ekleniyor mevcut şehire. Hele köyleri bir görmelisiniz. Koca koca siteler yapılıyor köylerde. Alt yapı filan hakgötüre, millet üst yapının peşinde. Vah Bodrum Vahhh. Trafik tam bir rezalet durumda. Cadde ve bulvarlarda beton mikserleri, hafriyat kamyonları, iş makinaları peşpeşe seyrediyorlar. Zaman zaman sağa çekip yol veriyoruz bunlara. Rüzgar gibi gidenini mi ararsınız, kentin trafik düzenini sallamayanları mı, sürekli sol şeritten gidenleri mi? Hangi birini yazayım şaşırdım doğrusu.

El değiştiren beton firmalarından biri, milletin gözü önünde koca bir dağı deviriyor da, kimsenin sesi çıkmıyor. Ortakent’ten Yalıkavak’a çıkarken sağa doğru bir bakın, eridi bitti bitecek koca dağ. Allah korusun yarın orada toprak kayması, tepeden paletli araç devrilmesi filan gibi üzücü olaylar yaşanırsa, yine cezalandıracak sorumlu arayacağız. Bana göre orada dağı deviren yatırımcı değil, buna izin veren göz yuman idareciler suçlu. Ama siz hiç Türkiye’de görevini yapmadığı için cezalandırılan bir memur, bir amir, bir belediye başkanı, bir kaymakam filan duydunuz mu hiç?

Seçim öncesi inşaat faciası sadece Bodrum’da değil, Muğla’nın tüm ilçelerinde, beldelerinde ve köylerinde yaşanıyor. Sadece Muğla mı, ülkenin her yerinden benzer haberler geliyor. Her yerin valisi var, kaymakamı var, belediye başkanları var, polisi var, jandarması var, onlar ilgilenmiyorlar da bize ne oluyor? Neyse biz gazetecilik görevimizi yapalım da, gerisi idareyle görevlendirdiklerimize kalmış bir iş…

Gelelim seçime, çok farklı bir seçim öncesi yaşıyor Bodrum. Aslında çok önemli bir kentten bahsediyoruz. Burayı ele geçirmek için iktidar korkunç gayretler sarfediyor. İyi de bir aday buldu. Eski MHP’li ve İyi partili Mehmet Tosun Bodrum’da sevilen, Konacık beledesini ihya eden tecrübeli biri. AKP’nin oyunu garanti arttırır ama, bu oy seçilmesine yeterli olabilir mi? Burası tartışmalı işte…

Gerçi ana muhalefet partisindeki kargaşa, aday tespit yanlışları, 22 yerel adayın yerine tepeden birinin indirilmesi, hayli tepkilere sebep oldu. Henüz yatışmayan bu tepkilerin bir bölümü Tosun’un işine yarayabilir. Bir de şehirdeki yaşam zorlukları, altyapı eksikleri, susuzluk, uzun süre tarla halinde kalan kazılmış yollar filan, bazılarına “bıktık yahu, bir defalık Tosun’a oy verelim de Ankara’dan gelecek büyük yatırımlarla rahat edelim” dedirtiyor. Bu da Tosun’un puanlarını arttırıcı bir faktör olarak değerlendiriliyor. Ama bir de “Sakın.. AKP buraya girerse bir daha çıkmaz” korkusu taşıyan kemikleşmiş seçmenler de var. Bunları da görmezden gelemeyiz.

CHP’liler hala birbirleriyle didişirken, diğer tüm particikler yeterli oyun kenarından bile geçmeyecek güce sahip değilken, AKP adayı Mehmet Tosun çalışmaya başladı bile. Afişleri duvarlara asılıyor, seçim arabaları mahalleleri ve köyleri dolaşıyor, adamları yoğun propoganda yapıyorlar.

CHP’nin adayı Mandalinci’yi henüz gören yok ortalıkta. Genç bir mimarmış, daha önce belediye Meclis üyesiymiş. Sokakta yürüse pek tanıyanı çıkmaz şimdilik.. Duvarlarda afişleri yok, seçim araçları henüz çıkmadı trafiğe. Ama bütün bunlara rağmen, küskünlük ve kırgınlıkların hakim olduğu CHP’de, süratli bir toparlanma ve yine tek noktaya odaklanma görülebilir. CHP ne yapacaksa (atı alan Üsküdar’ı geçmeden) yapmalıdır. Tembellik ve gecikme pahalıya patlayabilir.

AKP’de demokrasi, Genel Başkanın istediği ölçüde var ama, bu ölçünün disiplini de tartışılmaz. Orada kavga, gürültü, kırgınlık ve küskünlükler pek yok. Saat gibi tıkır tıkır çalışıyor kör ve topal AKP demokrasisi.

CHP’de şimdi AKP’ye özenmiş olmalı ki demokrasiyi iyice hırpaladı ve tanınmaz hale getirdi. Bazı yerlerde laf olsun diye yaptırdığı önseçim sonuçlarını bile tanımadı. Böylece Merkez diktasını tüm teşkilatına kabul ettirdi. Değişimi “demokraside değişim” olarak anladılar herhalde. Öyle şeyler yaptılar ki aynaya bakan demokrasi kendisini tanıyamıyor artık.

Yeni Türkiye filan diyerek ülkemizi ne hale getirdiğimizi görüyoruz. Şimdi yeni CHP’nin durumu da malüm. Yahu biz bu yenilerden çok çekmeye başladık. Yoksa eski Türkiye, eski CHP, eski demokrasi anlayışı daha mı iyiydi. Ne dersiniz?

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.