İç Anadolu Bölgesi’nin en büyüğü olma özelliği taşıyan İslami Değerler Külliyesi'nin açılışı için geri sayım başladı. Gökyüzünden bakıldığında ‘Allah’ lafzının göründüğü bir mimari ile inşa edilen yapı içinde, Sakal-ı Şerif'ler ve kutsal emanetler ile Kâbe örtülerini barındıran müzeler de bulunuyor.
Her şey Türkiye’nin eski Basın Ataşesi Bahattin Akyön’ün Cidde’de görevli olduğu dönemde başladı.
2012 yılında hac vazifesini ifa ederken Arafat’ta dua eden Akyön, insanların İslam’a ve Hz. Muhammed’e yönelik rağbetini anlatacak bir eser yapmaya niyet etti. Sonrasında ise kendi memleketi olan Kırıkkale’de, 2015 yılında ilk temel atıldı.
Tamamı hayırseverlerin katkıları ile yapılan çalışmalar sonucunda ortaya ‘İslami Değerler Külliyesi’ çıktı.
Külliye içinde Hz. Muhammed’e ait Sakal-i Şerif'ler, saçından bir parça, Kâbe örtülerinden parçalar, Mescid-i Nebevi’den örtü ve Ravza-i Mutahhara’dan alınan seccade gibi parçalar bulunuyor.
Ayrıca biri 350 yıllık olmak üzere dünyanın dört bir tarafından toplanmış eski ve yeni Kuranların sergilendiği bir müze de var.
[Külliye çevresine binlerce fidan dikilerek geleceğe dönük ağaçlandırma yapıldı.]
Çift mescitli cami
TRT'de yer alan habere göre, Külliye Vakıf Yönetim Kurulu Başkanı Akyön, İslami Değerler Külliyesi’nin öyküsünü şöyle anlatıyor:
“Tam bir külliye... İçinde eğitim salonları, sergi salonları, konferans salonu, fuaye, kütüphane, üç adet hafızlık kursu, taziye evi, esnaf buluşma salonu ve iki adet de mescidin olduğu Mescidi Rağbet Camii bulunuyor. İki mescitli çünkü genellikle kadınlara caminin arka tarafından ya da üst katta yer ayrılıyordu. Burada cami iki katlı inşa edildi ve biri erkeklere diğeri kadınlara olmak üzere iki ayrı tam mescit yapıldı. Amacımız Peygamber Efendimizi tanıtmak olduğu için sloganımızı ‘Herkes O’u Tasın Diye…’ olarak belirledik. Mekke ve Kâbe tarihi yanında Peygamber Efendimizin hayatının tüm önemli olaylarını maketlerle görsel olarak da anlattık. Ziyaretçiler burada ona ait eşyaları, mübarek saçını, sakalını, yaslandığı ağacı, mübarek kabrinden toprağı, Hz. Hatice ve Hz. Fatıma annelerimize ait eşyalardan parçaları, her yıl hacılar Arafat’ta iken arefe gönünde değiştirilen Kâbe örtülerinden parçaları ve dünyadaki bütün Müslüman ülkelerde basılmış Kuranları görebilecekler. Aynı zamanda lazer işaretleme ile merak ettikleri detayları LED ekranlardan ya da mobil cihazlarından öğrenebilecekler.”
İki müzeye büyük ilgi
Külliye içinde bulunan Siyer-i Nebi ve Mushaf-ı Şerif müzelerine daha açılış yapılmadan büyük ilgi var. Burada mukaddes emanetlerin bulunduğunu duyanlar, izin alarak ziyaret etmek istiyor. Müze, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın verdiği destekle profesyonel olarak düzenlendi. Akyön şöyle devam ediyor:
“Peygamber Efendimiz alemlere rahmet olarak gönderildi ve onun altmış üç yıllık yaşamını burada detaylı anlatmaya çalıştık. Kutsal topraklarda görev yaptığım dönemde Nisa Suresi 58’inci ayetle Kâbe anahtarı kendilerine verilen, sahabe Osman Bin Talha’nın soyundan gelen Eş Şeybe ailesi ve Medine’de de yine ehlibeytten olan basınla ilişkilerden sorumlu Abdülaziz Bali ile tanışma ve dost olma fırsatımız oldu. Külliye projesinden haberdar olduklarında çok yardımcı davrandılar. Sekiz yıllık bir süreçte kutsal emanetleri peyderpey toplama fırsatı bulduk. Eserler ya orijinal ya da ‘tek’ olan ‘Kâbe Anahtarı’, ‘ayak izi’ gibi eşyaların sertifikalı birebir örnekleridir. Bunları vatandaşımızın görebilmesini, Peygamber Efendimizi daha iyi tanıyabilmeni istedik.”
[Külliye içindeki Mescidi Rağbet camii, geceleri gökyüzünden böyle görünüyor.]
Uçaklar ‘Allah’ yazısı görüyor
Külliyenin bulunduğu Kırıkkale, Türkiye içinde kırk üç şehrin yolunun geçtiği bir kavşak. Ancak oldukça yoğun bir havayolu trafiğinin de altında bulunuyor. Külliye ile birlikte gökyüzünden geçenler özellikle geceleri Arapça ‘Allah’ lafzını görecekler.
Külliyenin mimarisi gökyüzünden ve ön cepheden bakıldığında ‘Allah’ kelimesinin görünmesini sağlayacak şekilde yapıldı.
Akyön, “Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından atanan imamımız göreve başladı ve artık mescit kısmında namazlar kılınıyor. Külliye ve müze konusunda Ankara Üniversitesi ve Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültelerinden hocalarımızdan yardım aldık. Onların değerleri fikirlerine başvurduk…” diyor.
[Vakıf Yönetim Kurulu Başkanı Bahattin Akyön.]