Gizleyebilmek için mi,
Bu gayret,
Bu uçarı haller,
Savrukluğun,
Deli dolu tükettiğin bu hayat?
Ama,
Ağlamamak için dişlerinle kopardığın,
Dudakların,
Düğüm düğüm biriktirdiğin çığlıkların yüzünden
Boğazın,
Davacı senden.
Hala savaşıyorsun,
Dik dursun diye,
Ağırlığını taşıyamadığı için
İsyan eden, yorgun başınla.
Gözlerini sahte bir neşenin pırıltılarıyla,
Bezesen de,
Derininde sel gibi yüreğine akmakta,
Dışarıya bırakamadığın ne varsa.
Bu nehirle beslediğin yüreğin,
Istırap içinde.
Sende biliyorsun,
Can çok yanar…
Tuz yarayla buluştuğunda.
Korkuyorsun evet,
Acını haykırmaktan,
Anlatmaktan
Dilin suskun,
Yaran her gün kanıyor.
Bırakmıyorsun ki,
Sağaltsınlar yaranı,
Kendi kendine iyileşmiyor anlasana.
Özgürlükten,
Mutluluktan,
Dem vuracağına
Bir defa,
Bir defa çıkarıp maskeni
Aslında tutsaklığını anlatsana
Canını yakan ne varsa haykırsana…
Şair SERAP SAYLAM ŞEN yazdı: "Anlatsana.."
23 Mayıs 2024 Perşembe 10:19
O boğazımızdaki düğümler, kuşandığımız güçlü insan zırhları, kalbimize ağladığımız zamanlar ve incinmekten korkumuza şifa olacak insanlara da kapatmamız kapılarımızı. Ne güzel ifade etmiş şair sıkıştığımız bu buhranlı ruh hallerini. Kaleminizden daha çok eser okumak dileğiyle...