Asitlerin (ürik asit vs), trigliseritin (kan yağlarının) ve kötü kolesterolün olmadığı temiz kan sağlık demektir, hayat demektir. Ancak kanın temizliği ise büyük oranda korku, endişe, stres üzüntü, negatif düşünceler, yediklerimiz, içtiklerimiz ve muhatap olduğumuz toksinlerle günlük aktivitelerimize bağlıdır.
İlaç adı altında millete avuç avuç hapı yutturarak sindirim sistemimizi bozdular.
Gübre adı altında kullandıkları kimyasallarla toprağımızı öldürdüler.
Pestisitlerle meyvelerimizi, sebzelerimizi zehirlediler.
Katkı maddeleriyle yiyeceklerimizi "toksik" hale getirdiler.
Tüm bunlar yetmez gibi her fırsatta korkuyu pompalayarak insanları strese sokarak antidepresan bağımlısı haline getirdiler.
Kısaca kanımızı kirleterek vücudumuzu hasta etmek için gereken her şeyi çok gösterişli ambalajlar içerisinde önümüze koydular…
Milletin yavaş yavaş öldürüldüğünü görmek için, illa "genetik" ya da "tedavisi yok" diyecekleri bir hastalığa yakalanıp, çaresiz bir şekilde tüm vücudumuzu birilerinin insafına teslim edip, çaresizce ne yapacaklarını beklemek şart mı?
Hastanelerdeki mahşeri kalabalıklara bakmamız yetmez mi?
Bu milletin geleceği için hasta olmamanın, hasta olup iyileşmeye uğraşmaktan çok daha kolay ve ucuz olduğunu öğrenmenin zamanı gelmedi mi?..
Hastalık nedenlerini öğrenmek için “Kanserle Savaşırken Öğrendiklerim” adlı kitabımı, PDF olarak "ücretsiz" indirip, okuyup, yararlanabilirsiniz.
https://umutagaci.com/wp-content/uploads/2020/09/KANSERLE-SAVASIRKEN-BASKI_2.pdf
Yeni hafta sonunun yeni umutlara vesile olması dileğiyle…
.....
Yazarın tüm yazıları için tıklayınız
.....