Türkiye koronavirüs salgınında yeni bir dalgayla karşı karşıya mı?

BURSA ARENA / Haber Merkezi

Türkiye'de, 2 Mart tarihinde kontrollü normalleşme sürecinin başlamasının ardından koronavirüs vaka sayılarında artış yaşanıyor.

Sağlık Bakanlığı tarafından 24 Mart'ta açıklanan son Covid-19 tablosunda, vaka sayısı 29 bin 762, hasta sayısı 1142, vefat sayısı ise 146 oldu.

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, 23 Mart'ta yaptığı açıklamada 100 bin nüfusta vaka görünme oranı en çok artan kentlerin Kastamonu, Çankırı, Yalova, İstanbul ve Erzincan olduğunu belirtti.

Avrupa ülkelerinde son haftalarda vakalardaki artış, bazı ülkelerde üçüncü dalgaya girildiği açıklamalarına neden oldu.

Bu kapsamda İtalya'dan Fransa'ya çeşitli ülkeler yeni kısıtlamalara başvurdu.

Türkiye'de de vakalarda son haftalarda görülen artışlar, yeni bir dalga endişesini gündeme getirmiş durumda.

Uzmanlar hangi isimle adlandırılırsa adlandırılsın yeni bir dönemden bahsediyor ve bu yeni dönemin önceki dönemlerden önemli farklılıkları olduğu uyarısında bulunuyor.

Rakamlar ne anlama geliyor?

BBC Türkçe'ye konuşan, geçmişte bir süre Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu üyeliği de yapmış olan, Başkent Üniversitesi Ankara Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Füsun Eyüboğlu, son iki haftadaki verilere dikkat çekiyor:

"Özellikle son iki haftaya bakacak olursak vaka sayılarımız hızla artıyor. Ağır vakalar son iki hafta içinde yüzde 25 oranında arttı. Ölüm oranları yüzde 30 oranında arttı. Son beş gün içindeki vaka sayılarına bakacak olursak hızlı bir şekilde sayılar artmakta."

BBC Türkçe'ye konuşan Ankara Şehir Hastanesi Yoğun Bakım Uzmanı ve Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu üyesi Doç. Dr. Sema Turan ise verileri yorumlarken potansiyel hasta sayısına vurgu yapıyor:

"Kısıtlamaların kaldırılmasıyla beraber sayılarda, özellikle pozitif vakalarda artış olacağını öngörüyorduk. Artış şu an devam ediyor. Burada iki önemli kısım var. Artan hasta sayısı önemli çünkü pozitif vaka sayısı artar ama potansiyel olarak bunların hastalanma ihtimalleri yüksek olduğu için potansiyel olarak hasta sayısı da artar.

"Sayılar 20 binleri geçtikten sonra potansiyel olarak hasta sayıları da artar. Artan hasta sayısı hastaneye olan ihtiyacı arttırır. Bu görüntü daha önce yaşadığımız artan vaka ve hasta sayılarına benzemekte. Bir artış içerisinde olduğumuz, herkes tarafından da görülmekte. Bunu durdurmak da elimizde.

"Normalleşme ve açılmalar için beklenti yüksekti. Evet açılmalar yapıldı, hakikaten yaşam için de gerekliydi ancak hasta sayılarındaki artış da diyor ki 'biz bireysel önlemlere ve kurallara uymakta biraz sıkıntı yaşıyoruz".

'Vaka artışı hastanelere yansımaya başladı, servisler genişletiliyor'

Uzmanlar, vaka sayısındaki artışın hastanelere de yansımaya başladığını söylüyor.

Doç. Dr. Sema Turan, "Şu ana kadarki artışla birlikte hastanelere yansıma yeniden ufak ufak başladı. Artık poliklinik başvurusu, serbest yatış ihtiyacı ve tabii dolayısıyla yoğun bakım yatış ihtiyacı olan hastalar olmakta" diyor.

BBC Türkçe'ye konuşan, Türk Yoğun Bakım Derneği 2. Başkanı ve İzmir Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Yoğun Bakım Ünitesi'nden Prof. Dr. Mehmet Uyar, gözlemlerini aktarırken "Hastanelerin çoğu, yeni yataklı servisler, yeni yoğun bakımlar açma telaşına düştü" diyor ve ekliyor:

"Mesela bizim hastanemizde, ikinci dalganın azaldığı anda bir tane Covid yoğun bakım, bir tane Covid servisi kalmıştı. Genelde hastanelerin çoğu böyleydi. Ama şimdi bunlar yetmiyor. Şu ana kadar ek servis açmayanlar da sanırım önümüzdeki hafta açarlar."

Bu arada hafta içinde hem İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi hem de İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi'nden (Çapa) yetkililer, artan hastalar karşısında yeniden yatak sayısının artırmaya başladıklarını açıkladı.

'Mutant virüsün etkisi büyük'

Sağlık Bakanlığı'ndan son dönemlerde yaptığı açıklamalara göre mutant virüs Türkiye çapında yayılıyor.

Buna göre ülkede; İngiltere, Güney Afrika, California-New York ve Brezilya mutantları görülüyor.

Sahadan gelen açıklamalara göre bunların arasında İngiltere mutantı önemli yer tutuyor gibi görünüyor.

Uzmanlara göre mutant virüs, salgındaki vaka artış hızını ciddi bir şekilde arttırıyor.

Bilim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Sema Turan, "Mutasyonun etkisi var. Çünkü mutasyon, virüsü, bulaştırıcılığı yüksek bir virüs haline getiriyor. O nedenle de daha fazla sayıda kişiyi enfekte etme gücüne sahip. Biz bu açılmayı yaptıktan sonra ortamdaki mutasyonlu virüs de etkisini bu şekilde gösteriyor" diyor.

Prof. Dr Eyiboğlu ise "Mutant virüs nedeniyle sayılar çok hızlı, katlanarak artıyor" uyarısında bulunuyor.

İstanbul

Fotoğraf: EPA

'Hasta profilinde farklılıklar var'

Hastanelerden, bu dönemde koronavirüse yakalanan hastaların özelliklerine dair de yeni bilgiler geliyor.

Prof. Mehmet Uyar, şu anda içinde olunan dönemde hastaların kinlik durumunun önceki dönemlerden önemli farklılar içerdiğini söylüyor.

Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Yoğun Bakım Ünitesi'nden Prof. Dr. Uyar, hastanedeki hastalarının büyük bölümünün PCR testinin pozitif olduğunu belirtiyor:

"Bizim gördüğümüz virüsün bulaşıcılığı. Yatırdığımız hastalarda eskiye göre daha çok pozitif vakalar olduğunu görüyoruz. Öncesinde PCR testi negatif olup akciğer bulgusu daha çok olan hastalarımız daha çoktu. Covid hastası test yapıyordu, PCR negatif çıkıyordu ama akciğer tomografisi Covid gösteriyordu, yatırıyorduk.

"Şimdi hemen hemen yatırdığımız vakaların hepsi, önceki dalgalardan farklı bir şekilde pozitif. Testleri neden bu kadar pozitif çünkü virüsün bulaşıcılığı arttı. Bunun nedeni mutasyon veya başka sebepler olabilir ama bulaşıcılık arttı, bu kesin."

Uyar hastalar arasında tedavi süresinin arttığını gözlemlediğini de aktarıyor:

"Yaşlılar uzun süredir evde ve aşılandılar. Erişkin orta yaş grubu henüz aşılanmadılar. 65 yaş altındaki bu grup, daha hareketli, çalışan, üreten ve toplum içinde çok daha fazla yer alan bir grup.

Biz bu gruptan artık daha çok hasta yatırmaya başladık. Önceki dalgalarda çoğunluk 65 yaşın üstündeyken şimdi 65 yaşın altına indi.

"Bir de tedavi süreleri uzadı. Öncesinde hastaları yoğun bakımdan iki üç haftada çıkarırdık. Şimdi bu, üç - beş hafta oldu."

Uyar, aşılanmış hastalarla ilgili izlenimlerini ise, "Daha önce birinci ve ikinci dalgalarda aşı yoktu. Şimdi aşılanmış hastalarda da başladı. Çoğunlukla birinci aşıyı olmuş, bir hafta iki hafta sonrasında belirtileri başlamış hastalar var. Çok nadiren iki aşı olduktan sonra yoğun bakıma yatırdığımız hastalar da var" sözleriyle aktarıyor.

Bütün bunları aktardıktan sonra Uyar, "Şu anda önceki dalgalardan farklı bir virüs var" vurgusunu yapıyor.

Yaşanan üçüncü dalga mı?

Peki ortadaki tüm bu bilgiler, Türkiye'nin koronavirüste üçüncü bir dalgada olduğunu mu gösteriyor?

Birçok uzman yeni bir döneme girildiği ya da girilmekte olduğu kanısında.

Kimileri bunu dalga kimileri ise "pik veya zirve" kavramlarıyla açıklıyor.

Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz, geçtiğimiz günlerde, "Durum, üçüncü dalganın İstanbul'da etkisini gösterdiğini, henüz pik noktasına da ulaşmadığımızı gösteriyor" açıklamasını yaptı.

İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Sait Gören ise basına "bugünlerde üçüncü bir zirve olduğunu söyleyebileceklerini" belirtti.

BBC Türkçe'ye konuşan Prof. Dr. Uyar üçüncü bir dalgaya girildiğini düşündüğünü aktarıyor.

Prof. Dr. Eyüboğlu ise yaşananı birinci dalganın üçüncü piki olarak tanımlamayı tercih ettiğini belirtiyor ve nedenini şöyle açıklıyor: "

"Biz hiçbir zaman birinci dalgayı sonlandıramadığımız için birinci dalganın içindeki üçüncü pik diyeceğim. Oraya doğru gidiyoruz. Bu, bir hafta içinde iyice aşikâr hale gelecek diye düşünüyorum."

Eyüboğlu, "Ve sanki bu pik, mutant virüsü nedeniyle de en yüklü olanı olacak gibi gözüküyor" diye de ekliyor.

İstanbul

Fotoğraf: REUTERS

Artan vakalara karşı ne yapılmalı?

Vakaların artmasıyla birlikte hem uyarılar hem de bazı kısıtlamaların yeniden hayata geçirilip geçirilmeyeceğine dair tartışmalar artıyor.

"Artan vaka sayılarını ortadan kaldırmanın, azaltmanın en önemli araçlarından bir tanesi kısıtlamalar ama kısıtlamaların da toplum üzerinde hem ekonomik hem sosyal açıdan yarattığı diğer etkileri göz önüne aldığınızda bu ikisini dengede götürmek zorundasınız.

Bir kısım halkımız kısıtlama istiyor ama 'Yok, biz ekonomik açıdan çöktük diyen' bir grup da var" diyen Doç. Dr. Sema Turan, neler yapılması gerektiğine dair şu görüşleri paylaşıyor:

"Madem evde kalmaktan, kısıtlanmaktan yorulduk o zaman dışarıya çıkışlarımızı mümkün olduğu kadar en aza indirelim, çıktığımız zamanlarda kalabalık mekanlarda olmamaya çalışalım.

"Bu zamana kadar pandemi boyunca bizim için en fazla faydalı olan şeyin maske mesafe ve hijyen olduğunu gördük. Pek çok insan neden hep aynı şey söyleniyor diye eleştiride diye ama doğru olan şey söyleniyor. O yüzden bu açılma döneminde topluma bireysel katkımızı sunalım.

"Yine idareciler tarafından alınması gereken önlemler var. Denetlemeyi çok iyi tutturmak lazım."Prof. Dr. Eyüboğlu, başta iller arası seyahati kısıtlamak olmak üzere çeşitli önlemler alınması gerektiğini savunuyor:

"Şu anda Türkiye haritası kıpkırmızı. Bu halde burada yapılması gereken en temel şey iller arası giriş çıkışların engellenmesi. Aynı şekilde yurtdışından gelişlerde ciddi kısıtlayıcı kriterlere koymamız önemli.

"Yine hastalığı çok iyi belirlememiz, yani çok fazla test yapmamız lazım. Hiçbir bulgusu olmayan pozitif vakaları hızlı bir şekilde saptayıp onları sağlıklılardan ayırmamız lazım. Hasta olanların izolasyonu ve bu izolasyon kurallarına uymaları önemli. Yine temaslıların karantina sürecine uymaları son derece önemli. Bugün hepimiz biliyoruz ki yaşamın gerektirdiği ekonomik kaygılar nedeniyle pek çok kişi bu durumu birazcık da örtmeye çalışıyor. Bunu engellemek lazım yani kişileri başka türlü ekonomik olarak destekleyerek bu karantina ve izolasyon sürelerini güvenle elde geçirmelerini sağlamak lazım.

"Burada mutant virüs çok önemli ve bu mutant virüsleri aralıklı olarak taramalarımızın sayısını lazım. Okulları açtık. Öğrencilerin eğitiminin aksamamasını istiyorsak, okullarda sık taramalar yapmamız lazım. Tabii aşılamada hızımız biraz yavaşladı. Hızlı bir şekilde toplumun aşılanması lazım."

Prof. Dr. Mehmet Uyar ise pandeminin en başından bu yana çözülemeyen ve çözüm bulunması gereken en önemlik konunun ise ev dışında çalışmak zorunda olan insanların durumu olduğunu savunuyor:

"Biz insanlara tedbir alın diyoruz ama bunun ekonomik boyutları da çok fazla. Ekonomik durumu çok iyi olan ve işlerini evinden yürütebilen bir kişiyle evinden çıkıp, toplu taşımayla, fabrikaya gidip, kalabalık ortamlara girip para kazanmak durumunda kalan bir kişinin riski aynı değil. Tabii ki çalışan kesimde hastalık riski fazla. Bunları ekonomik olarak desteklemek lazım. Ama bu da işin en zor yani."

BBC Türkçe

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.