Koronavirüs Hastalığı (COrona Vİrus Disease-COVİD), 2019 Aralık ayında ilk önce Çin’de görülmüş ve hızla bütün dünyaya yayılmaktadır. Şu an Avrupa, hastalığın merkezi konumuna gelmiştir. Hastalığa yakalananların büyük boyutlara ulaşması ve ölümlerin arttığı da düşünülünce, dünya üzerine büyük bir korku çökmüştür.
2020 yılının başından beri hızla yayılan Koronavirüs salgını, 11 Mart günü ülkemizde görülmüş ve şimdilik resmi verilere göre 10 vaka bulunmaktadır. Ama toplumdaki genel düşünce, bu rakamların gerçekliğine kuşkuyla bakmak yönündedir. Çünkü insanların bu hükümete güvenleri kalmamıştır. İlk vaka görülünce hükümet gerekli önlemleri almıştır. Bu önlemlerin bazılarının ilk vaka görülmeden önce alınması gerekirdi. Süreç çok iyi yönetilememekle birlikte, şimdilik ölen olmaması sevindiricidir.
Ancak yakın çevremizdeki komşu ülkelerde hastalığa yakalanan sayısının çok fazla ve ölümlerin de azımsanamayacak boyutta olması, ülkemiz için sevindirici mi, yoksa telaşlandırıcı mı olduğunu gelecek günler gösterecektir. Bir görüşe göre ülkemizde koronavirüs testinin az kişiye uygulanması nedeniyle hasta oranının düşük kaldığı bildirilmektedir. Bu durumda hiç vakit yitirmeden tanı merkezi ve laboratuar sayısının arttırılması gerekir. Ayrıca tedavide kullanılacak ilaçların ve tıbbi malzemelerin yeterli düzeyde bulundurulması da sağlanmalıdır. 26 Ağustos 2011 tarihinde yerli aşılarımızı üreten Refik Saydam Hıfsısıhha Enstitüsü kapatılarak, ithal aşı dönemi başlatılmıştı. Eğer Hıfsısıhha Enstitüsü kapatılmasaydı tifüs aşısı gibi koronavirüs aşısı da üretilebilirdi. Hasta sayısının artması durumunda yapılması gerekenlerin şimdiden planlanması zorunludur.
Bunların dışında toplu taşım araçları ile şehirlerarası ulaşım araçlarının temizliğinin sık sık denetlenmesinde yarar vardır. Önemli bir konu ise 14 gün süreyle evde karantinaya alınanların denetimi nasıl yapılacaktır? Hac ziyaretinden dönen yaklaşık 21 bin kişi, ‘14 gün boyunca evden çıkmamaları ve ziyaretçi kabul etmemeleri konusunda bilgilendirilmiştir’, ama bu durum nasıl denetlenecektir? Üstelik bu gelenler içinde şimdilik bir kişinin koronavirüs hastalığına yakalandığı açıklanmıştır. Bu, ileride büyük tehlikelere yol açabilecektir. “Evden çıkmayın” demenin yaptırımı yoktur; devlet tavsiye etmez, kuralı koyar ve uygular. Devlet, karantina var demeli ve tartışmayı sonlandırmalıdır. Bu konuda gelen tepkiler sonucunda Hac ziyaretinden dönenlerden 10.330 kişinin boşaltılan yurtlara yerleştirildiği bildirilmiştir. Sabaha karşı saat üçte öğrencileri yurtlardan apar topar gönderip, ne zaman ve nasıl dezenfekte edildiği belli olmayan yurtlara bu gelenlerin yerleştirilmesi de gizemini korumaktadır. Devlet, gereken önlemleri planlı olarak ve ciddiyetle yapmak zorundadır.
Tüm kültürel ve sanatsal etkinliklerin ertelenmesi ile okulların geçici olarak kapatılması doğrudur ama camileri ve özellikle Cuma namazlarını serbest bırakmak yanlıştır. Spor karşılaşmalarını seyircisiz oynatarak, insanların sağlıksız kapalı salonlarda şifreli televizyon kanalında karşılaşmaları izlemesi de yanlıştır. Tüm spor karşılaşmalarını ertelemek ve camileri de geçici süreyle ibadete kapatmak gerekir. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, koronavirüs salgınına karşı alınan önlemler kapsamında, toplu ibadetleri geçici olarak yasaklamıştır.
Çelişkili açıklamalarla ve gerçek olmayan uygulamalarla bu krizi yönetmek olanaksızdır. Hükümetin bu konularda gizemli açıklamalar yerine daha sağlıklı ve yaptırım gücü yüksek kararlar alması beklenmektedir. Bu koronavirüs salgını ülkemizde el yıkama alışkanlığının ve temizlik bilincinin yeniden kazanılmasını sağlamıştır; sağlıklı olmanın önemini anımsatmıştır. Ülkemizin içinden geçtiği ekonomik sorunları, siyasal açmazları, terör olaylarını, yabancı topraklardaki şehitlerimizi kısaca gerçek dertlerimizi az da olsa unutturmuştur. Bunun yanında bazı insanların ne kadar yağmacı ve fırsatçı olduğunu bir kez daha görmüş olduk.
Koronavirüs çok abartılmamalı ve fazla panik yapılmamalıdır. Unutmayalım ki ülkemizde her gün yaklaşık 400 insanımız lösemi ve kanser nedeniyle hayatını yitirmektedir. Toplumun devlete, devletin de topluma güvendiği bir ortamda, el ele vererek, akıl ve bilim öncülüğünde gerekli önlemleri alarak, koronavirüs hastalığının zararlarını en aza indireceğimiz unutulmamalıdır.