28 Temmuz Çarşamba günü başta Akdeniz ve Ege bölgelerimiz olmak üzere ülkemizin birçok yerinde eş zamanlı olarak çıkan ya da çıkartılan orman yangınları, belki de ülkemizin gördüğü en büyük yangın felaketi olarak tanımlanabilir.
Alevler, ağaçları yutarak hızlı bir şekilde ilerlerken, köyleri, ilçeleri yakarken, alevler karşısında çaresiz kalan insanlar kaçarken, evleri, hayvanları yanan insanların isyanları, haykırışları gözyaşlarına karışırken, devleti yönetenlerin duyarsızlığını gördükçe içimiz yandı, boğazımız düğümlendi. Bunun yanında özverili belediye başkanları yerleşim yerlerini kurtarabilmek için çırpınırken, vatandaşlarımızın uykusuz kalarak el birliğiyle yangınları söndürmek için çalışmaları da övgüye değerdi ve gelecek güzel günler için umut ışığıdır.
Bulunduğumuz konum bakımından ülkemizde her an yangın çıkabilme olasılığı bulunmaktadır. Bu orman yangınlarında, gerek çıkmadan önce, gerek çıktıktan sonra alınan önlemlerin çok yetersiz olduğu görülmüştür. Yangın sonrasında siyasi iktidarın yetkilileri her zaman olduğu gibi yine şov yapmış, yetkisiz kalmış ve gerçek olmayan bilgilerle toplumu avuttuklarını sanmışlardır.
Vatandaşların çektikleri görüntülerde iktidarın yetkililerinin, neredeyse yangınların söndürülmemesi için uğraş verdikleri görülmektedir. Vatandaşların kendi olanaklarıyla buldukları hortumlara su verilmediği hatta “bu yangınların söndürülmeyeceği” söylendiği bildirilmektedir. Bunların yanında uçak olmadan bu ölçekteki yangınları söndürmenin çok zor olduğu bilinmektedir. Ancak siyasi iktidarın özellikle THK uçakları hakkında verdikleri bilgiler gerçeği yansıtmamaktadır.
Orman yangınlarıyla ilgili siyasi iktidar tarafından yapılan açıklamalar tutarsızlığını koruduğu gibi, birbirileriyle de çelişmektedir. THK’nin uçağı var mı, yok mu; çalışıyor mu, bozuk mu gibi konularda yapılan açıklamalar bile çelişkilidir. Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli yanına diğer bakanları, önüne kameraları alıp şunu söyledi: “Envanterimizde yangın söndürme uçağımız ve helikopterimiz yok.” Aynı bakan “elimizdeki mevcut envanterde, sürekli çalıştığımız uçak ve helikopter sayımız, şu an yönetim helikopterlerini, uçaklarını saymazsak 48, sayarsak 53-55’i buluyor” demişti. Tarım ve Orman Bakanı’nın emrinde özel bir uçak var, ama bakanlığın yangın söndürme filosu yok.
Evi yananlara TOKİ tarafından ev yapılacağı gerekçesiyle Antalya’nın Gündoğmuş ilçesinin AKP’li belediye başkanı “evleri eski olanlar evimiz yanmadı diye üzülecekler” diyerek, kimlerin yönetici olduğunun düzey ve kalitesini gözler önüne sermiştir.
AKP genel başkanı 31 Temmuz Cumartesi günü Marmaris’te yangınla ilgili nasıl bir inceleme yaptıysa, otobüsle sokaktan geçerken yol kenarındaki vatandaşlara çay paketi atmıştır. Şimdi yaraları sarmak için moda çay paketi atmak olsa gerek, çünkü geçtiğimiz günlerde sel felaketinin olduğu Rize’de de aynı uygulamayı görmüştük.
Radyo ve Televizyon Üst Kurulu, orman yangınlarına ilişkin yapılan yayınlarda “halkı olumsuzluğa yönlendirebilecek içeriklerin ortaya konulduğunu” bildirerek, medya kuruluşlarına uyarıda bulundu. Böylece medya, yangının vahşetini tam anlamıyla gösteremedi ve bu yangınlar iktidarın izin verdiği şekilde sunuldu. Yandaş medya sanki ülkede her şey normalmiş gibi yayınlarına devam etmektedir; aslında ortalık yangın yerine döndü ama ülkemiz tozpembe gösterilmeye çalışılıyor herkese.
AKP genel başkanı Tayyip Erdoğan, 4 Ağustos Çarşamba günü bir televizyonda yangınlarla ilgili konuşarak “yerleşim bölgelerindeki yangın vesairelerin sorumluluğu kimin? O da oradaki büyükşehir belediyelerinin sorumluluğundadır” ifadelerini kullandı. Aynı yayında “5,5 milyar ağacı diken bir iktidar kalkıp da bu yangınlara ‘eyvallah’ der mi? Bundan sonra da aynı kararlılıkla devam edeceğiz ve inşallah yanan bütün yerleri yemyeşil hale getireceğiz.” dedi. İşte diploma sorunu burada da karşımıza çıkmaktadır; yaklaşık 19 yıldır iktidarda olan AKP’nin 5,5 milyar ağaç dikmesi olanaksızdır. Çünkü 19 yıl yaklaşık 6.935 gün eder ki, günde yaklaşık 793.000 ağaç dikilmesi gerekir. Bu da saatte 33.000, dakikada 550, saniyede 10 ağaç dikilmesi demektir.
THK’ye ait yangın söndürme uçakları 4 milyon dolarlık bakımları yapılmadığı için hangarda çürümeye bırakılıp, ormanlarımızın yanması izlenirken, Türkiye’nin Somali’ye 30 milyon dolar hibe vermesini öngören karar, 5 Ağustos 2021 tarihli Resmi Gazete’de yayımlandı. Son beş yıl içinde Somali’ye yapılan yardımlar 500 milyon doları aşmıştır ve ihaleleri AKP’ye yakın şirketler almaktadır.
Askeri birliklerin anında yangınlara müdahale etmesini engelleyen, THK uçaklarına izin vermeyen, ulusal güvenlik sorunu olan orman yangınlarını seyreden AKP iktidarının amacı gözler önüne serilmiştir. Kendi sorumluluğunu belediyelere yükleyen, ülkemizin yanmasını, bölünmesini, Ege adalarımızın işgalini seyreden, yasa dışı olarak ülkemize gelenleri onaylayan, hukuk dışı tutum ve davranışlarda bulunan, her şeyi rant olarak gören AKP iktidarından ülkemize hiç yarar gelmeyeceği zaten bellidir. Böyle bir iktidara “yerli ve milli” diyen aymazların da ihanete ortak oldukları unutulmamalıdır. Ülkemize ve milletimize karşı ihanet içinde olanların hesabının er ya da geç sorulacağı bilinmelidir.
Doğal güzelliklerimizi, insanlarımızı, laik cumhuriyetimizi, hukuk devletimizi, demokrasimizi korumak için, Atatürk ilke ve devrimlerine, tam bağımsızlığımıza sahip çıkmak için yurtseverlerin, vatanseverlerin güç birliği yapmaları gerekmektedir. Ancak böyle bir işbirliği ile yaşanılan ihanete son verilecektir.
9 Ağustos 2021