Bizim oralarda GÜZ bir başkadır,
Yeşiller sararır solar, maviler küser.
Günler, gül kurusunda kaybolur biter de,
Bir deli rüzgara sevdalanır yapraklar.
Sarhoş olur pekmez tadında esen yeller.
Ah o kuşlar, zavallılar, yere göğe dolarlar.
Yıldızlara küserler, bulutlarla birlikte ağlarlar.
“Bir başka bahara geleceğiz” diye el sallarlar da,
Sıra sıra gurbete çıkarlar.
Bizim oralarda KIŞ bir başkadır.
Hiç acımaz soğuklar, laf dinlemez ayaz.
Kar, bir yağdı mı bütün gün, diz boyu yağar.
Köy odalarında hikayeler söylenir.
Derin çay yudumları böler sohbeti.
Kahkahalar siler buğulu camları.
Bir yanda, zangır zangır mırıldanır çeneler,
“Yozgat Sürmelisini” söyler yanık yürekler.
Davul zurna ile halay çeker morarmış eller.
*
Bizim oralarda BAHAR bir başkadır.
Çeşit çeşit çiçekler, nakış nakış gülerler.
Yağmur, yağmaya görsün “alimallah” eksilmez.
Damlalar, gün boyu boncuk boncuk süzülür.
Kuşlar öter, kuzu meler, pınar nazlı nazlı akar,
Sanki hep birlikte şarkı söylerler.
O, sevdalı çobanın yanık türkülerini,
Dağlar, yollar, yolcular dinler.
Gün yetmez, kaval sesinde habersizce biter…
*
Bizim oralarda YAZ bir başkadır.
Sıcaklar yakar da kavurur inan ki,
Gündüzleri gökyüzü mavi boncuk gibidir.
Hele gece, mor dağlar yıldızları sayar bir bir.
Bağda, bahçede tatlı bir telaş, hiç sorma...
Alın teri, yüreğe doğru süzülür gider.
Eldeki nasırlar, yüzdeki çizgilere sevdalıdır.
Çardaklarda oynar allanmış, pullanmış kızlar,
Sözleri cilveli, gözleri edalıdır…
*
İşte böyledir Bozok Yaylası’nda dört mevsim,
Her biri apayrı özelliğindedir.
Bilir misin, hep seni hatırlatırlar bana,
Her şey, senin büyülü güzelliğindedir.
*
Sen şimdi tablolarımda,
En şahane resimsin,
Hayallerimle süslü dünyamda,
İNAN, BİR BEŞİNCİ MEVSİMSİN.